Birkaç gün önce peş peşe basına yansıdığı kadarı ile iki kadın cinayeti gerçekleşti. İlki 28 Eylül ‘de İstanbul Esenyurt’ta oldu.
Bir koca, öğretmen eşini oturdukları evin balkonundan, 11. Kattan aşağıya atı. Adı konusunda bilgimizin olmadığı katil koca tartıştığı karısını komşularının gözü önünde balkondan atarak öldürdü. Basında B. G. Olarak kodlanan katil kocanın Esenyurt emniyetine götürüldüğü, orada da suçunu itiraf ettiği söyleniyor. Görgü tanıkları ise polise anlatırken, tartışma sesleri duyup balkona çıktıklarını, kadının koca tarafından balkona getirilmiş olduğunu ve adamın kadına bağırıp çağırarak onu aşağıya atmaya çalıştığını gördüklerini ifade etmişler. Tanıklar adama ‘yapma’ diye de bağırdıklarını ancak adamın kendilerini dinlemediğini ve kadının düşmemek için parmaklıklara tutunmasına rağmen kurtulamadığını da eklemişler. Diğer olay ise 30 Eylül günü gerçekleşti. Manisa Salihli’de yabancı uyruklu bir kadın Yaşar Umar adlı bir erkek tarafından bir bina girişinde 3 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Öncesinde bir tartışma olduğu ve adamın bu tartışma sonrası kadını öldürdüğü söyleniyor. Katil erkeğin emniyetteki sorgusu sürüyormuş edinilen bilgiye göre.
İki gün ara ile iki kadın cinayeti… Bu ülkede bitmek tükenmek bilmeyen ve gittikçe de artan şey kadın cinayeti. Peki iktidar, devlet, bizi yönetenler neden buna bir çözüm üretmiyor? Kadın cinayetlerine ya da erkek şiddetine dair çözüm üretmek yerine neden kadınların feministlerin kazanımlarını budamayı ve feministlere parmak sallamayı tercih ediyor? Çünkü ülkenin, dünyanın yarısı olan kadınlar hür olurlarsa, kendi hayatlarının belirleyicisi olurlarsa, erkek egemenliği, yani iktidar, yani hükümetler ve devletler sarsılacaktır. Yer yerinden oynayacaktır. Yöneticilerden attıkları her adımın hesabı sorulacaktır. Bir insanın tüm haklı talepleri kadınlar tarafından dile getirilecek ve o taleplerin yerine getirilmesi için hareket gerçekleşecek yani eyleme geçilecektir. Hatta doğa için, gezegen için ilk adımlar kadınlar tarafından atılacak, doğayı korumak için her türlü direniş kadınlar tarafından örgütlenecektir. Çünkü kurda, kuşa, domuza, arıya, ayıya, ağaca, akarsuya, dağa, tepeye, ormana en önce kadınlar sahip çıkacak, hatta bunun için canlarını ortaya koyacaklardır.
Kadınlar hür olduğunda daha çok sanat üretilecek, daha çok güzel ses şarkılar söyleyecek, daha çok tiyatro sahnesi ya da film setinde birbirinden güzel eserler oynanacak, özetle dünya daha güzel bir yer olacaktır. Barış olacak, katliam olmayacak, içinde yaşadığımız bu dünyaya bahar gelecektir. İşte bundandır erkek egemenliğinin ve iktidarın kadın katliamları olurken böyle yapması.