Mor Çerçeve
25 Kasım’da kadın hareketi erkek devlet şiddetine karşı sokaklara döküldü. AKP iktidarı İstanbul’da erkek şiddetine karşı kadın dayanışmasını örgütleyen kadınların karşısına polis şiddetiyle çıktı. Taksim Tünel’deki binlerce kadın bu erkek devlet şiddeti karşısında örgütlülüğünü, haklarını, kazanımlarını ve hayatlarını savunmak için direnişe geçti, polis barikatını zorladı. Erkek şiddetinin geldiği nokta kadınların hayatlarını savunmak için bir politik mücadele yöntemi olarak kimi şiddet eylemlerine yönelmelerini zorunlu hale getirdi. Nevin’in Çilem’in Yasemin’in direnişleri de hayatlarını savunmanın bir yöntemiydi. Tam da böyle bir 25 Kasım sonrasında kadınların örgütlü olarak hayatlarını savunma/ özsavunma deneyimlerini hatırlamak gerekiyor. Hindistan’daki Gulabi Gang (Pembe Çete) böyle bir örgütlenme. Pembe sareleri ve uzun bambu çubuklarıyla tanınan çete amacını adaleti yerine getirmek olarak tanımlıyor. 2006’da polisin şiddete uğrayan kadınlara ilgisiz kalması nedeniyle kurulan Gulabi Gang esas olarak aile içindeki erkek şiddetini engellemek için babaları, erkek kardeşleri ve kocaları cezalandırmayı hedef olarak belirliyor. Yoksulluğun Hindistan’da en yoğun yaşandığı bölgelerde kast sisteminin ayrımlarını tanımadan kadın dayanışmasını örgütlüyor. Çocuk evliliklerine fiilen engel olmak gibi eylemelerin yanı sıra elektrik dağıtım merkezini basarak yoksul bölgesinde yapılan elektrik kesintisini durdurmak gibi eylemeleri da var. Doğrudan kolluk güçleri ile de karşı karşıya geliyorlar: Polisin müdahale etmediği bir tecavüzcüyü cezalandırıyorlar, üst kasttan bir başka tecavüzcüyü gözaltına almadığı için protesto yapan alt kasttan köylüleri gözaltına alan polis merkezini basarak köylüleri serbest bırakıyorlar.
Kadınların ücretlerinin belirlenmesi
ILO’nun son yayımladığı küresel ücretler raporuna göre dünya genelinde kadınlar erkeklere oranla yüzde 20 daha az kazanıyor. Raporda özellikle çocuk bakımı başta olmak üzere ev işi yükünün kadınların daha düşük ücret almasında belirleyici olduğu belirtiliyor. Anneliğin kadınların meslek seçiminde belirleyici olduğunu vurgulayan raporda anne olan kadınların daha düşük ücretli meslekleri tercih etmek zorunda kalmalarının yanı sıra kadınlarca daha çok tercih edilen mesleklerin ve işlerin zaman içinde ücret seviyesinin de düştüğü vurgulanıyor. Rapora göre, yüksek gelirli ülkelerde, yüksek ücretli çalışanlar arasında cinsiyete dayalı ücret farkı daha fazlayken, düşük ve orta gelirli ülkelerde düşük ücretli çalışanlar arasında cinsiyete dayalı ücret farkı daha fazla.
Bunun Türkiye açısından anlamı ise cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğinin ve cinsiyete dayalı iş ayrımının Türkiye’deki kadınlar açısından dünya ortalamasının üzerinde seyrettiğidir. Bütün bunların yanı sıra feminist bir kadın emeği analizi ile baktığımızda gerek Türkiye’de gerekse dünyada kadınların “çalıştığı” her saat için ortalama ücretin gerçek anlamda hesaplanması için ev içinde “çalıştıkları” saatlerin de hesaba katılması gerekiyor. Yani bir erkeğin günde sekiz saat karşılığı elde ettiği gelirle bir kadının günde en az on iki saat karşılığında elde ettiği gelirin oranlanması gerekiyor. Çünkü ev içi emeği görünür kılmayan herhangi bir analizin cinsiyet eşitsizliği karşısında gerçek bir çözüm üretmesi mümkün değil.
Böyle başkanlar da var!
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hemen 25 Kasım öncesinde yine kadınlarla erkekler arasında bir eşitliğin mümkün olamayacağını söyledi. Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales ise 26 Kasım’da sosyal medyadan yaptığı açıklamada, kadın ve çocuklara karşı şiddetle mücadelenin yanı sıra kadınları güçlendirmeyi hedefleyen özel bir kadın savunma kabinesi kurulacağını duyurdu. Morales yedi bakanlığın birlikte çalışacağı kabineye Bolivya’daki tüm kadın örgütlerinin doğrudan katılımlarının sağlanacağını ve koordinasyonu bizzat kendisinin üstleneceğini söyledi. Irkçılığa ve her türlü ayrımcılığa karşı yasanın, kadınları şiddetten koruma yasasının ve kadınları politik şiddetten koruma yasası gibi üç ayrı yasanın varlığına rağmen uygulamada herhangi bir sonuç göremediğini söyleyen Morales, kadınları ve çocukları şiddetten korumanın devletin sorumluluğu olduğunu da belirtti. Başkan yardımcısı ise kadınları şiddetten korumanın devletin görevi olmakla beraber aile kurumunun da kadınları şiddetten koruyacak biçimde var olması gerektiğini ancak aileyi dönüştürmenin herhangi bir devrimden binlerce kez daha zor olduğunu söyledi.
Kaynak: gulabigang.in-telesurenglish.net