Kuzey Suriye’de Demokratik Suriye Güçleri çatısı altında IŞİD’e karşı mücadele eden kadınların mücadelesini “Jiyan’ın Hikayesi” filmi ile beyaz perdeye taşıyan yönetmen Ahmet Haluk Ünal, kadın mücadelesine dair tanıklıklarını “kadın devrimi” olarak nitelendirdi. Çekimler esnasında önce kendi önyargılarının altüst olduğunu ifade eden Ünal, “Erkekler tek cephede savaşıyor. Kadınlar iki cephede” dedi. MA’dan Hamdullah Kesen’in sorularını yanıtlayan yönetmen Ünal, film çekimi esnasında kadınların mücadelelerine ilişkin gözlemlerini şu sözlerle anlattı:
“Bundan on yıl sonra Rojava için tarihçiler ne yazacak emin olamam. Emin olduğum tek konu kadınların erkek egemenliğinin belini kırmış olduğudur. Kadınlar bir yandan kapitalizme karşı omuz omuza savaştıkları erkeklerin egemenliğine karşı mücadele veriyor, öbür yandan emperyal güçlerin devrime yönelttiği çok yönlü kumpas ve şiddetle mücadele ediyor. Düşünsenize devrim saflarında erkek egemenliği Truva Atı değil de nedir? Buna rağmen kadınlar çok zarifler erkek yoldaşlarına, ama tavizsizler. Bugün erkek tavrına karşı tartıştığın yoldaşın, yarın yanı başında ölüyor bir taraftan da. Bu iklimi dokunmadan anlamak imkansız. Savunma Bakanı, ‘Savaş herkesi vahşileştirir, eğer YPJ olmasa askeriyemiz savaşta vahşileşebilirdi’ cümlesini kurabiliyor.
‘Rojava Devrimi’ hedeflerinin birçoğu inşa halinde ama kadınlar komutayı ele almış, bu çok net görünüyor. Her alanda son sözü söylüyorlar desek yanlış olmaz.” Film çekimi için 7 ay boyunca Kuzey Suriye kentlerinde kalan Ünal, Kuzey Suriye’de inşa edilen sistemle ilgili gözlemlerine ilişkin ise, şunları söyledi: “Sayın Öcalan’ın kendisi hapiste, fikirleri iktidarda. Sosyalizm tarihinde bu da bir ilk sanırım. Sürdürülen inşanın perspektifi “demokratik modernite”. Adem-i merkeziyetçi, çoğulcu, ekolojist, cinsiyet özgürlükçü ilkeler her uygulamaya karakterini kazandırıyor. Ben oradayken yerel komünler ve meclisler yeni kuruluyordu. Geçtiğimiz yıl Kuzey Federasyonu seçimler yaptı ve 6 bin küsur köy ve mahalle meclisi seçimle göreve başladı. Kendi kendine yeten bir ekonomi kurmayı kısmen başardılar. Erkeklerin binlerce yıllık hak saydığı bir sürü geleneğe karşı çok net yasal engeller getirdiler. Kadın Bakanlığı, sistematik olarak erkeklere cinsiyetçilikle ilgili seminerler veriyor. Asayiş genel yönetiminde kadınlar çok etkin ve zihinleri çok açık. Ben ilk defa halkın dost olarak baktığı bir güvenlik gördüm.”
KÜLTÜR SERVİSİ