2018 yılının geride kalmasına bir ay kaldı. Önümüzde önemli ve bir o kadar da kadın kazanımlarını birçok yönüyle geri almak için büyük bir mücadele süreci var. Evet, yerel seçimlere aylar kaldı. Erkek egemen zihniyetçi AKP birçok yerin adaylarını belirledi. Hem de TEK ADAMIN kararı ile. 60 aday isim içinde bir kadın olan ilk listeyi açıkladı.
Faşist ve soykırımcı rejim, Türkiye toplumu ve Kürtlere yönelik her türlü iradesizleştrme politikasını büyük bir özenle uygulamaktadır. Kadın aday olmamasının bir nedeni de iradesiz toplum yaratma politikasıyla bağlantılıdır. Bilindiği gibi en fazla ve kapsamlı yöneldiği kadın ve kadın mücadelesi olmaktadır. Bu anlamda AKP, seçimleri bu politika ve konseptine uygun geliştirmeye çalışacaktır. Kadın ve kadın mücadelesi, AKP’nin erkek egemen zihniyetine zarar ve yok etme anlamına gelmektedir. Faşizmin ilk yöneldiği ve kırıma uğrattığı özgürlükçü düşünceler kadar, kadın özgürlüğü ve iradesidir. Kadınlar belki de yüzyılın seçimini yapacaktır. Dolayısıyla sadece soykırım, iradesizleştirme politikalarıyla değil aynı zamanda erkek egemen zihniyetle yaklaşılan bu seçimlerde AKP kesin bir başarı elde etmek için her yöntemi uygulayacaktır. Bu yönüyle hem tüm imkanlarıyla seferber olacak, hem de gerektiğinde her türlü ahlak ve etikten yoksun anlayışını devreye koyacaktır. Bu anlamda yerel seçim, aynı zamanda egemen erkek ve özgürlük mücadelesi veren kadınlar arasında geçecektir.
Kadının seçimde güçlü ve çok yer alması, erkek egemen zihniyet ve politikaların zayıflaması, eş başkanlık sistemiyle yerle bir olması anlamını içermektedir. Rantın, adamcılığın, yolsuzluğun karşısında durduğu gibi anlayış ve yönetim zihniyetinde kadın özgürlükçü ölçüleri geliştirmesi ve erkeği buna zorlaması, erkek egemen zihniyetin en korktuğu hususlardır. 60 aday içinde tek kadın olması buna somut bir örnektir. Elbette erkek karikatürü kadını yaratma, kadına her gün uygulanan kıyımı meşrulaştırma girişim ve çabaları da bununla bağlantılıdır.
Ancak faşizm ve erkek egemen zihniyete karşı kadınlar her zaman direnmiş ve mücadele etmişlerdir. Bin yıllardır erkek egemen zihniyet ve saldırılara karşı direnen kadınların geleneğinden, izinden yürüyen kadınların örgütlü ve birlikte seçimlerde kazanması çok da zor olmayacaktır. Biz Kadınlar direnişçi mirasımıza güvenerek her çalışma ve politikamızı, seçimin her ayrıntısını buna göre ele almalı ve örmeliyiz. Bu anlamda biz kadınlar açısından da bu seçimler stratejiktir ve direniş kapsamında ele alınması gereken bir süreçtir. Bu seçimler faşizan sürece karşı direniş ve mücadele seçimleridir. Öldürülen, tutuklanan, şiddet gören, işten atılan, ihraç edilen, köle gibi çalıştırılan her bir kadın için direnişi yükselterek faşizmi yıkmalıyız. Her bir kadının aday adayı olması, seçim çalışmalarına aktif katılması ve çalışması kadın özgürlük mücadelesine sahiplenme kadar, erkek egemen zihniyet ve faşizme karşı tutum sahibi olması ve direnmesi anlamına gelmektedir.
AKP-MHP iktidarının kadın ve toplum kırımını, kadın, çocuk cinayetlerini, tecavüz, taciz, yoksulluk, dini istismar eden anlayış ve politikalarını her an hatırlamak, unutmamak ve buna karşı örgütlenmek önemlidir. Kadın katliamları, tutuklama, dil, ekoloji, tarih, kadın yaratımlarına saldırıları, mezarından çıkarılan kemikleri, zindanlardaki yüzlerce kadını, Leyla Güven’i hatırlamak gerekiyor.
İşte tüm bunları hatırlamak, unutmamak, erkek egemen ve faşizan zihniyete karşı mücadeleyi ve direnişi yükseltmek, her kadının tarihsel sorumluluğudur. Seçimlerde kadınların aday olması ve kazanması için tüm kadınların ‘Direnerek mutlaka kazanacağız’ anlayışı faşizmin yıkılmasını getirecektir.
Evet faşizm ve erkek egemen zihniyet kadınlardan korkmalıdır. Çünkü toplumsal anlayışa dönüşen kadın özgürlük ideolojisi ne kıyımlarla, ne tutuklamalarla, ne tecavüz ve şiddetle ne de saldırılarla yok edilmeyecek kadar güçlüdür.
Tüm kadınlar olarak hangi ırk, sınıf, meslekten olursak olalım, DİRENEREK MUTLAKA KAZANACAĞIZ!!