Dimilkî lehçesine çeviri yapan Agon, anadilin korunmasında en önemli rolü kadınların üstlendiğini belirterek, ‘Günümüzde de dil bilinci kadınlar tarafından daha çok önemsenen ve sahip çıkılan bir konu’ dedi
Müzisyen ve dinleyicilere yeni bir ifade alanı açmak amacıyla yola çıkan Kürtçe müzik dergisi Ziryab, 2018 yılının Kasım ayında yayın hayatına başladı. 4 aylık periyotlarla çıkan derginin yayın kurulunda müzisyenler Harun Elkî, Ozan Irmak ile Siya Şevê grubundan Gökçe Selim ve Serhat Temel yer alıyor. Derginin editörlüğünü ise Mevlit Oğuz üstleniyor. Derginin bir diğer kuruluş amacı ise, Kürt müziği ve müzisyenlerin sorunlarını her yerde ve her düzeyde, yapıcı bir dil ve geniş bir perspektifle tartışmaya açmak. Kürtçe müzik dergisi Ziryab’da Dimilkî lehçesine çeviri yapan Şadê Agon, anadilin korunmasında en önemli rolü kadınların üstlendiğini belirterek, “İnkar edilemez bir gerçek var ki diller, yüzyıllar boyunca anne-çocuk ilişkisiyle günümüze aktarıldı. Dili aktarmak, öğrenmek ve bir yerde de öğretmek bu şartlar altında herkesin sorumluluğunda” dedi. Dergide, Kurdînin Dimilkî lehçesine çeviri yapan Şadê Agon, anadilin önemi ve anadilde kadının rolüne ilişkin Jınnews’e değerlendirmelerde bulundu.
Yok olmakta olan bir dil
Genç yaşlarda yazmaya başlayan Agon, yaklaşık 8 yıldır Dimilkî lehçesinde çeviri yaptığını söyledi. Agon, “Öncelikle söyleyecek bir şeylerim olduğu için yazıyorum. Çeviri ile daha geç ilgilenmeye başladım. Aslında Kürt edebiyatında bu anlamda büyük bir eksikliğin olduğunun da geç farkına vardım. Dillerin birbiri ile iletişimde olması elzem bir gerçek artık. Çünkü bu aynı zamanda kültür alışverişini sağlıyor” dedi. Edebiyat ve kültürle ilgilendiğini kaydeden Agon, derginin ikinci sayısının yeni çıktığını kaydederek, şöyle devam etti: “Birinci sayıda Mikaîl Aslan’ın vengê royi albümü için bir tanıtım yazısı yazmıştım. İkinci sayıda da müzisyen Erdoğan Emir ile yapılan bir röportajı Dimîlkiye çevirdim.
Umarım ileriki sayılar için çok daha verimli şeyler ortaya koyabilirim. Anadilin tabiri caizse insanlar için bir vatan olduğunu düşünüyorum. Yani kendinizi en rahat ve güven içinde hissettiğiniz yer. Zaman zaman organ olarak da tanımlayabilirsiniz ya da bir gelenek olarak da. Ama bu tanımların hiçbiri anadilin ne kadar önemli olduğunu yadsımaz. Maalesef Dimilkî hala kaybolma tehlikesi altında. Bu bence başka bir şekliyle kendinizi en iyi ifade ettiğiniz biçimin, geleneğinizin ya da vatanınızın da kaybolması demek.”
Dil, anne-çocuk ilişkisi
Anadilin daha çok kadınlar tarafından önemsenip sahiplenildiğini ifade eden Agon, “Dimilkiyî tek düze kullanmaya başladığınızda ya da artık unutmaya başladığınızda mecazen ‘ziwanê mi bîyo nêrî’ denilir. ‘Dilim çok erilleşti’ anlamına geliyor. Yani kullandığınız dilin zenginliğini yitirdiği anlamına gelir bu. Aynı şekilde ‘ziwanê mi bîyo makî’ de dilinizin zenginleştiğini anlatır. İnkar edilemez bir gerçek var ki diller, yüzyıllar boyunca anne-çocuk ilişkisiyle günümüze aktarıldı. Günümüzde de bence dil bilinci kadınlar tarafından daha çok önemsenen ve sahip çıkılan bir konu” diye belirtti.
‘Dil herkesin sorumluluğu’
Anadilin geleceğe aktarılmasında herkesin sorumluluğunun olduğunu dile getiren Agon, “Kendi dilimi baz alarak söylersem öncelikle dilimizin kaybolmaya ya da unutulmaya başlandığı gerçeğiyle yüzleşilmeli. Bu konu sadece otoritelere ya da başka herhangi bir kuruma ya da kişiye bırakılmayacak kadar da önemli ve toplumsal bir konu. Baskı hep vardı ve olacak da. Herkesin üstüne düşeni yapması lazım. Dili aktarmak, öğrenmek ve bir yerde de öğretmek bu şartlar altında herkesin sorumluluğunda tabiki de. Diğer bir önemli konu ise maalesef bir dilin önemi piyasa değeri ile eşit artık. Bu anlamda dilin piyasasının oluşturulması, varsa da genişletilmesi lazım” ifadelerini kullandı.
İSTANBUL