Bursa’nın İnegöl ilçesine bağlı Eymir Köyü’nde açılmak istenen altın madenine karşı kadınların kararlılığı ile mücadele başlatıldı. Kadınlar, ‘Sağlımız ve geleceğimiz için sonuna kadar direneceğiz’ diyor
Bursa Ovası gibi çok değerli tarım arazileri sanayiye kurban edilen, suları çalınan, temiz havaya hasret olan İnegöl’de altın madeni girişimi bölgeyi yaşanamaz bir yer haline getirme tehdidini ortaya çıkarıyor. Buna karşı Eymir’de kadınların öncülüğünde direniş başlatıldı. Eymirli kadınlar düzenlediği ‘Şalvar Şenliği’ ile bölgede altın madenine ve siyanüre karşı mücadeleye kadınlar önderlik ediyor. Altın, ziynet eşyalarını takmadan şenliğe gelen 300 kadın, ellerindeki pankartlarla eylem yaparak yöresel halk oyunları oynayarak eylem gerçekleştirdi.
300 kadın şalvarlarıyla eylemde
İnegöl’ün kırsal Eymir Mahallesi’nde her yıl geleneksel olarak gerçekleştirilen ‘Dede Pilavı’, bu yıl kadınların isteği üzerine ‘Şalvar Şenliği’ olarak düzenlendi. Tek tip şalvar giyen kadınlar şenlikte, Eymir ve Sülüklügöl Köylerinin dağlık alanlarında ve ormanda özel bir şirket tarafından altın madeni açılarak siyanürle ayrıştırma yapılacak olmasına isyan etti. Eymir İlkokulu bahçesinde toplanan 300 kadın, ellerindeki pankartlarla, altın madenine ve siyanür kullanılacak olmasına tepki gösterdi. Kadınlar, daha önce ‘Dede Pilavı’ olarak kutlanan etkinlikte taktıkları ziynet eşyalarını da tepki olarak takmadı.
‘Bu zulme dur diyeceğiz’
Yapılan eylem ve etkinliğin organizasyon sorumlusu olan Ayşe Döğer yaptığı konuşmada, “Bu sene etkinliğimizi bir eyleme dönüştürdük. Köyümüzün talan olup, gitmesini istemiyoruz. Hepimiz altın ziynet eşyası takıyoruz. Ama altın olmadan da hayat yaşanabiliyor. Bu etkinlikte olan kadınlarımızın hiçbiri altın takılarını takmadı. Ağaçlar, tarım arazileri, su olmadan hayatın hiçbir anlamı olmaz. Toprağımızın ziyan olmaması için bu zulme dur diyeceğiz. Hayatta hiçbir şey, sağlığımızdan önemli değildir. Sağlığımız ve geleceğimiz için sonuna kadar direneceğiz. Eğer birlik olursak, her şeyi başarabiliriz” dedi. Kadınlar, açıklamanın ardından ellerindeki pankartlarla yürüyüş yaptı.
‘Kadın varsa zafer vardır’
Direnişe destek veren Bursa DOĞADER Başkanı Murat Demir açıklamalarda bulundu. Demir, madenlerden çıkarılan altınların çok azının amacına hizmet ettiğini ifade ederek, “Kadın varsa zafer vardır. Altın madenine, siyanüre hayır” dedi. Demir, 29 Haziran Cumartesi günü saat 13.00’te Bursa, İnegöl ve çevre köylerin de katılımıyla büyük bir protesto gösterisi yapacaklarını ifade ederek, “Niçin siyanüre ve altına hayır dediğimizi kamuoyu ile paylaşacağız” diye konuştu.
‘Yürüyüşse yürüyüş’
Yıllardır Eymir’de yaşadığını ve köylerinin yok olmasını istemediğini söyleyen 70 yaşındaki Ayşe Güleç, “Biz bu Dede Pilavı’nı her yıl yapıyorduk. Şimdi gençlerle Şalvar Şenliği’ne çevirdik. Köyümüzün yok olmasını istemiyoruz, siyanürü istemiyoruz, yaşam yok olmasın diyoruz. Başka bir yere gitmek istemiyoruz” dedi. Maden arama faaliyetlerine tepki gösteren kadınların yanlarında olduklarını ve her türlü desteği sağlayacaklarını söyleyen Eymir Mahallesi Muhtarı Nazmi Özen de, “Bu civardaki tüm köyler etkilenecek. Hiç kimse burada altın çıkarılmasını istemiyor. Eymir Mahallesi kadınları çok kararlı. ’Yürüyüşse yürüyüş’ diyorlar” dedi.
123 altın madeni için ÇED başladı
Polen Ekoloji Enstitüsü, “Altın Madenleri Kapatılsın. Siyanürle Ölümün Ekolojisi” kampanyasına hazırlanırken, Aynı başlıkla bir rapor yayımladı. Enstitü, madenlerin yarattığı ekolojik yıkımların yanı sıra mülksüzleştirme, insan hakları ihlalleri, şirketlerin kazançları ve kadınlara etkilerine değindi. Hazırlanan rapora göre, mevcut 22 altın madeni işletilirken, 1 Ocak 2020 ile 1 Mayıs 2024 tarihleri arasında 123 altın madeni için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci başlatıldı. Bu ÇED süreçlerinin grafiklerinin de çıkarıldığı rapora göre, 54 proje ile en çok altın madeni projesinin olduğu bölge Karadeniz Bölgesi olurken, en fazla projenin olduğu kentler ise 23 projeyle Gümüşhane, 11 projeyle Giresun ve 10 projeyle Balıkesir oldu.
22 bölge bir araya gelmeli
10 yeni madenin açılması planlanan Balıkesir’de 3,23 madenin planlandığı Gümüşhane’de ise 2 altın madeni hali hazırda işletiliyor. Yine 123 ÇED sürecinin 36’sı için “ÇED gerekli değil” kararı verilirken, 8 kararla öne çıkan kent Gümüşhane oluyor. Raporda dikkat çeken bir diğer detay da, 123 projenin 49’u Koza Altın İşletmelerine ait olurken, şirketin 14 projesi için “ÇED gerekli değil” kararı verilmiş durumda. Altın madenlerinin kapatılması ve yeni projelerin durdurulması için kampanya hazırlıklarının olduğunu MA’dan Tolga Güney’e aktaran Polen Ekoloji Enstitüsü’nden Levent Büyükbozkırlı altın madeni işletmelerinin devam ettiği 22 bölgenin bir araya gelmesi gerektiğini belirtti.
‘Uluslararası dayanışma önemli’
Uzun soluklu bir kampanya örgütlenmesi gerektiğinin altını çizen Büyükbozkırlı, “Daha sonra açılması düşünülen 123 projenin olacağı yerele ulaşmayı, onlarla bu mücadeleyi güçlendirmeyi amaçlıyoruz. Meselenin sosyal ve ekonomik boyutları olduğu için madenlerle ilgili şirketlerin söylemlerinin boşa çıkarılması gerekiyor. Ekonomistlerin bunlara karşı söylem üretmesi gerekiyor. Aynı şekilde yaşanan ve yaşanacak halk sağlığı sorunlarına ilişkin halk sağlığı uzmanlarının çalışması lazım. Emek mücadelesi boyutu da çok önemli bir boyut. Kaybolan kültürel mirasın vurgulanması gerekiyor. Altın madenciliği sadece Türkiye değil çoğu güney ülkesinde yapılıyor. Bu nedenle uluslararası dayanışma, ortak işler yapmak, oralardaki doğal felaketlerden, erken ölümlerden bahsetmek önemli” diye belirtti.
EKOLOJİ SERVİSİ