AKP ve KDP’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik gerçekleştirdiği ortak saldırılara tepki gösteren Diyarbakırlı kadınlar, ‘Barzani, kendi toprağına, geçmişine ve halkına ihanet ediyor. AKP gidici ona çok güvenmesin’ dedi
Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik saldırılar bir yıldır sürerken 14 Nisan’da hava saldırıları, 17 Nisan’da SİHA’lar, uçaklar, Helikopterler, KDP destekli “Pençe-Kilit” adı verilen konsept devreye konulmuştu. Federe Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başbakanı Mesrur Barzani’nin 15 Nisan 2022 günü Türkiye’ye gelerek, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin hemen ardından ise Federe Kürdistan Bölgesi’nde bulunan Zap, Metina, Avaşin’in yanı sıra Şengal, Mexmûr ile Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan birçok kente yönelik saldırılar başlatıldı.
Siyasiler ses çıkarmalı
Başlatılan saldırılar kapsamında Federe Kürdistan Bölgesi’nde TSK’nin sarı kimyasal gazı kullandığına dair iddialar ortaya atılırken, bölgenin savaş uçakları tarafından defalarca kez bombalandığı ve doğanın talan edildiği kaydedildi. Diyarbakırlı kadınlar, saldırıların bir an önce son bulmasını siyasi partiler ve halkın ses çıkarması gerektiğini ifade etti.
Delal Aktaş: Savaştan dolayı evde duramıyoruz
Evinin askeri üsse yakın olduğunu söyleyen ev emekçisi Delal Aktaş, sabahtan akşama kadar uçakların bölgeyi bombalamak için Diyarbakır’dan kalktığını kaydetti. Uçak hareketliliğinden kaynaklı evde duramadıklarını belirten Delal Aktaş, “O uçaklar hem Başûr’u hem Bakûr’u hem de Rojava’yı bombalıyor. Barzani yaşanan bu sürecin ortağıdır. Katliamın ortağıdır. Barzani, kendi toprağına, geçmişine ve halkına ihanet ediyor. Başûr’dan binlerce kişi o dağlarda mücadele veriyor. Uçaklarla doğa talan ediliyor, insanlar katlediliyor. Her şeyden önce Barzani’ye çağrım: Aklını başına alsın! Barzani nasıl olur da Ankara’ya gelir, babasının ve annesinin düşmanı olanlarla görüşür” dedi.
Bölge halkının saldırılara ses çıkarması gerektiğini ifade eden Delal Aktaş, “Geçtiğimiz yıllarda ne yapıyorsak şu an da aynısını yapmak zorundayız. Bu sessizlik çok kötü ve saldırıların artmasına neden oluyor. Eskiden sokaklara çıkıyorduk, bizi dövüyorlardı. Ama vazgeçmiyorduk. O zaman da ölüm vardı, tutuklamalar vardı. Devlet hala eski devlet ancak biz değiştik. Herkes sokağa çıkmak istiyor ama yapmıyor. Bu durum sona ermelidir. Bakûr halkı saldırılara karşı ses çıkarmalıdır. Orada kimyasal silah kullanılıyor. Herkes her şeyin farkında ama ses yok” diye konuştu.
Ayşe Demir: Bütçe savaşa gidiyor
Yaşanan savaştan memnun olmadıklarını belirten ev emekçisi Ayşe Demir ise şu sözlere yer verdi: “Ekonomi belimizi bükmüş durumda. Bununla beraber halka ayrılması gereken bütçe savaşa gidiyor. Biz anneler olarak her zaman barışı haykırdık. Bizim bütçemizi savaşa harcayanlara hakkımızı helal etmiyoruz. Her yerde canımıza ve malımıza çok büyük zararlar veriliyor. Tek isteğim Kürtlerin birlik olmasıdır. Eğer bir olursak tüm sorunların üstesinden geliriz.”
Muhsine Gümüş: Zulüm karşısında birlik olmayız
Ev emekçisi Muhsine Gümüş, ekonomik krizden kaynaklı var olan savaş durumunu unuttuklarını kaydederek, halkın yoksullukla boğuştuğunu söyledi. Muhsine Gümüş, “Var olan yoksulluktan kaynaklı çevremizde olan bitenden haberimiz yok. Halk bu ülkeyi savaşa sürükleyenlere bir daha oy vermemelidir. Saraylarda iftar yemekleri veriliyor ama halk burada açlıktan ölüyor. Kürtler zulüm karşısında bir olmalıdır. Herkesi bombaladı, ona oy verenler ondan hesap sorsunlar” dedi.
Fatma Ateş: Kardeş savaşına dönüştürmeye çalışıyorlar
Savaşın bir an önce son bulması gerektiğinin altını çizen ev emekçisi Fatma Ateş, “Savaşı kardeş savaşına dönüştürmeye çalışıyorlar. Ancak bizler kadınlar olarak savaşın bir an önce son bulmasını istiyoruz. Umuyoruz ki Ramazan ayının kutsallığı ve bereketi ile bu günleri atlatırız. Bu savaşın İslamiyet’te de bir karşılığı yoktur. Bugün bizi birbirimize kırdırmaya çalışıyorlar. Yarın biz yok oluruz, onlar var olur. Bundan kaynaklı hepimizin duyarlı olması gerekiyor. Biliyoruz ki bu iktidar gidicidir” diye ekledi.
Semra Deren: Savaşa karşıyız
Ev emekçisi Semra Deren, kimsenin savaş istemediğini, ancak ülkenin savaşa sürüklendiğini belirterek, “Savaştan kaynaklı yüreğimiz yanıyor. Biz anneler olarak savaşın olmasını istemiyoruz. Herkesin bu duruma tepki göstermesi gerekiyor” dedi.
Derya Ren/Medya Üren-Diyarbakır-JINNEWS