Her görüşmesinde kadınlara dair değerlendirmelerde bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan, ‘Kadın özgürleşmedikçe, toplum özgürleşmez’ teziyle, özgürlüğün yol haritasını ortaya koydu
“Kadın Özgürlükçü, Ekolojik, Demokratik Toplum Paradigması” ile özgürlük yürüyüşünde kadınların mücadelesine ışık tutan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın, “diyalog süreci” olarak adlandırılan 2013 ile 2015 yılları arasında İmralı Heyeti ile yaptığı görüşmelerde de temel gündemlerinden biri kadın özgürlüğü oldu. Öcalan, İmralı Heyeti’yle 23 Şubat 2013’te yaptığı görüşmede, kadını özgür olmayan bir halkın özgür olma şansının olmadığını belirterek, “Kadın özgürlük hareketini yaşıyoruz. Sakine (Sakine Cansız) örnektir. Sakine’nin hayatı örnektir. Kadının özgürleşmesi, Sakine’nin mücadelesidir. Büyük kadın kahramanlar var. Yaşamın kutsallığı önemlidir. Kölelikten vazgeçilmelidir. Kadını özgür olmayan bir halk özgür olamaz. Kadının tam özgürleşmiş hali tanrısallıktır” dedi. Kadının özgürleşmesi gerektiğini vurgulayan Öcalan, 18 Mart 2013 tarihli görüşmede, “Ortadoğu’da kadın yükselmek zorundadır. Kendinizi özgürleştirmelisiniz. Kadın evin içinde olunca köleleşiyor. Bazı erkeklerde karılaşma var. Kadın özgürlükçüsü olmak lazım. Kadına biçim vermeyi ahlaksızlık sayıyorum. Kadının ‘xweda’sı gerekir. ‘Xweda’ kendi kendini doğurmadır. Özgür kadın bir güneş gibi doğar. Kadınlar kudretli, özgür ve karar sahibi olmalı. Kadın değerli bir varlık. Öz kararları olan kadınlar yetiştirin. Kadınların özgür yaşam evleri, binaları olmalı. Çalışmalarınızın temeline özgür kadın arayışını alın” önerisinde bulundu.
Bizim devrimimiz kadın devrimidir
Eşitlik ve özgürlüğün kadın sorunuyla çözülebileceğinin altını çizen Öcalan, 7 Haziran 2013 tarihli görüşmede, “Bizim devrimimiz, aynı zamanda kadın devrimidir. Kadının köleliğini aştıracağız. Bu bir sınıf devrimi değil. Kadın devrimi öncü devrimdir. Kadınların durumu korkunçtur. İşsizdirler. Kadınlar işsizlik yüzünden başka yerlere gidiyorlar. Kendinizi yeniden yaratacaksınız. Kadın özgür ve cesur olmalı. Kadın yaşam dışı bırakılmış. Kadını ezersen, kuluçka makinasıymış gibi ezersen, egemen olursun tabii. Kadını bu duruma getiren erkek aşağılıktır” ifadelerini kullandı.
Kadınlar zincirle bağlanmıştır
Kadın sorununun Kürt sorunu ve tüm toplumsal sorunların kökeni olduğunu vurgulayan Öcalan, “Her gün kadın cinayetlerini vahşet boyutunda yaşıyoruz. Kadın bu kadar alçakça öldürülmez, bu ülkenin vatandaşı bunu kabul edemez. Ama kadının dört tarafı zincirle bağlanmıştır adeta. Bir evlilik için bir hareketi yok edebilirler. Bir evladı için her şeyi yok edebilirler. Kürt erkeğinde de bu vardır. Bir erkeğin gücü, bir kadın karşısında gösterdiği duyarlılığın etik ve estetik çözümlemesi ile ilgilidir. Sen bir kadınla yaşamayı bilmezsen, devrim yapamazsın, belediyecilik bile yapamazsın” değerlendirmesinde bulundu.
PKK Lideri, 15 Ağustos 2014 tarihli görüşmede, kapitalist sistemde her erkeğin, her kocanın tecavüzcü olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadın sosyolojisini dünyada benden daha iyi yapacak kimse yoktur. Kadını güçlendirmek lazım. Kadın kocasının eşi, babasının kızı değil, kendisinin olacak. Bir kadını alma, kızını verme vb. terminolojisini asla kabul edemeyiz. Kadın etiği dediğim şey işte kadının karar verme gücüdür. Son olarak 21. yüzyılın ideolojisi kadın özgürlüğüdür. Kendini bıçaklamak, yere atmak, bunlar rezalet! Tek kurtuluş özgürlüktür. Ben çocukken bile anamın savaş tarzını mahkûm ettim. Urfa’da köy savaşçılığını, namus savaşçılığını çocukluğumda yırtıp attım. O dönem birbirimizi öldürmemiz gereken ailenin çocuklarıyla ilişki kurdum. Elif adında bir yaşıtım vardı, düşmanımızdı, görüşmememiz gerekirdi. Ama ben Elif’le de diğerleriyle de bağımı koparmadım. O geleneğe göre benim 15 yaşında ölmem gerekiyordu. Ben ise yaşamak ve ideallerimi gerçekleştirmek istiyordum.”
Böyle bir devlete üye olmam
Öcalan, evliliği “Toplumsal yutum merkezi” olarak nitelendirdiği 29 Kasım 2014 tarihli görüşmede, “Geldiğimiz aşamada Kürt aşkı, teorik olarak kazanılmıştır. Platonik aşk kazanıldı. Bu Platon’un adından geliyor. Bu sosyal bir aşk, toplumsal bir aşktır. Öyle tutkulu aşk, cinsel aşk anlamında söylemiyorum. Bizim ki kadın özgürlüğüdür. Şimdi bütün dünya da görmeye başladı. İşte, bu özgürlük tutkusu, buradan doğdu. Bunları söylemekle bekarlığı da övmüyorum. Bunlar doğru anlaşılmalı. Erdoğan da benim söylediğimin tersini söylüyor. 3 çocuk, erken evlilik diyor. O da bilinçli olarak söylüyor, ben de bilinçli olarak söylüyorum. İki anlayış çatışıyor. Bakalım o mu kazanır, biz mi kazanırız göreceğiz. Benim buradaki Demokratik Çözüm başlıklarımda da kadın özgürlüğü birinci maddedir. Devlet heyeti ile de konuştum. Onlar anlamıyorlar. ‘Bunun demokratik çözümle ne alakası var’ diyorlar. Ben net konuşuyorum. Demokratik çözüm ile ilişkisi nettir. Demin de söyledim, bu kadar kadının öldürüldüğü bir ülkede, ben bu devlete üye olmam. Çözüm; kadının eşitlik, özgürlük hukukuyla beraber olur” dedi.
Kaynak: Özgür Paksoy / Diyarbakır-MA