Hukuk Fakültesi üçüncü sınıftaydık. Rahmetli hocamız Feyzi Feyzioğlu, sanırım bazı işlemlerde kocasının iznini almak zorunda olan kadından söz edilince, kadına verdiği önemi bir şiiriyle anlatmak istedi. Hiç unutmadığım iki mısra şöyleydi:
“Kadın anadır, kadın bacıdır, Kadın başımızın tacıdır.”
Kadını baş tacı yapan bir söylem de bir Diyarbakırlı düğününde eski bir bakanımızın söylediği sözdür. O da, “kadınlar başımızın tacıdır” demişti. Her ikisi de çok alkış almışlardı. Her ne kadar eskiden beri kadın erkek eşiliğine yürekten inanmış bir sosyalist olsam da bu “baş tacı” benzetmelerine, bir iş yemeğinde önemli bir Arap iş adamının “Kadınlar başımızın tacıdır” sözlerine, eşimin “ne münasebet, biz eşya mıyız, siz başımızın tacı olun!” şeklindeki isyanına kadar pek aldırış etmemiştim.
Evet, kapitalist düzende kadın özen gösterilmesi gereken kıymetli eşyadır, bir “taç”tır. İhtiyatlı tüccarın darda kalırsa satmak üzere parmağında taşıdığı değerli yüzük gibi, kapitalist erkek, zorda kalırsa tacını da satabilir.
Cumhur İttifakı iktidarının kadına bakışı kendi İslam anlayışlarına uygun tarzdadır. Bir yandan “cennet anaların ayakları altındadır” derler, diğer yandan kadının nasıl dövüleceğine, dörde kadar kadınla nasıl evlenileceğine ilişkin fetvalar çıkarırlar. Başörtüsüz, açık kadının yerinin cennette bulunmadığını, kadını okutmanın (anlı şanlı profesörlerine göre erkeklerin de) doğru olmadığını, kadının yerinin evi olduğunu söylerler.
Sadaka kültürünü yücelterek kendi belediye başkan adaylarının “kuşlara yem atar gibi” diyerek farkında olmadan karşı çıktığı biçimde, ön safta en çok kadınların bulunduğu kalabalığın üzerine çay paketi ve marketlerdeki yirmi beş kuruşluk poşetten kurtarmak için bez torba atmanın kadınları ve toplumu ne denli hor gördükleri gözler önünde.
TAYAD (Tutuklu Aileleri Dayanışma Derneği) tarafından düzenlenen, tamamen yasal bir eylemde, genç bir kadını gözaltına alırken bir polisin yaptığı iğrenç cinsel saldırının basına ve sosyal medyaya düşmesi üzerine gösterilen tepkilere, AKP Grup Başkanvekili ve üstelik başörtülü “hanım” milletvekili polisi savunmuş, iktidarın Ankara Emniyet Müdürü de “babası FETÖ’cü” diyerek polisi mazur göstermeye çalışmıştır.
Tıpkı toz konduramadıkları IŞİD’lilerin “Kürtlerin, Alevilerin, Ezidilerin kadınları helaldir” demeleri gibi. Peki kadın nedir? Kadın insandır.
Tarihin her döneminde şairler, edebiyatçılar şiirlerini, güzellemelerini, aşklarını kadınlara adamışlardır. Baba Tahire Uryan’dan Ömer Hayyam’a, Nedim’den Abdülhak Hamid’e, Karacaoğlan’dan günümüze tüm şairler kadını konu edinmişler; tüm romancılar kadın üzerine cilt cilt kitaplar yazmışlar, kadınları aşkların, savaşların, kavgaların merkezine koymuşlar.
Eski Yunan şair ve yazarları kadınları konu almışlar, kadınları tanrıça yapmışlardır ama yine de baş tanrı Zeus/Jupiter’dir. Erkek egemen dünyada başkası düşünülemezdi.
Bir Alevi dedesi bir gün “eğer tanrı insansa veya cinsiyeti varsa mutlaka kadındır” demiş, “çünkü yaratıcı olan kadındır” diye eklemişti. Rahmetli Neşet Ertaş, “kadın insandır, erkek insanoğludur” demişti.
Erkekleri eğitmek istiyorsak önce kadınları eğitmeliyiz, çünkü erkekleri de eğitip büyüten anneleridir.