Taliban yönetiminde olan Afganistan’da kadın hakları ve yaşamı tehlike altında ve Afgan Mor Cumartesi Hareketi aktivistlerinden Aisha, ‘Afgan kadınlarının hayatları pamuk ipliğine bağlı. Sessizliği bozmamız ve bu acil insani krizi ele almak için gereken destek ve kaynakları sağlamamız zorunlu’ vurgusu yaptı
Afganistan’da 2021 yılında yönetimin Taliban’ın eline girmesiyle tüm hak ve özgürlükler askıya alındı. Kadınların birçok alanda çalışması yasaklandı. kadınların birçok hakkı gasp edilirken, kadınların tek başına sokağa çıkması, okula gitmesi de yasaklandı. Taliban yönetimi, “Kadın Bakanlığını” kapatarak, yerine “Fazileti Teşvik ve Ahlaksızlığı Önleme Bakanlığı” kurdu.
Baskılar ve yaşam hakkı ihlaline varana kadar kadınlar üzerinde tahakküm kurmaya çalışan Taliban’a karşı Afganistanlı kadınlar ise örgütlenmeye devam ediyor.
Afganistan’da mücadele yürüten ve aynı zamanda Mor Cumartesi Hareketi üyesi Aisha (güvenlik nedeniyle soyadı verilmedi), Taliban yönetiminde geçen üç yılı Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Berivan Kutlu‘ya değerlendirdi.
Ülke 20 yıl geriye gitti
Taliban’ın ülkedeki gelişmeleri en az 20 yıl gerilettiğini belirten Aisha, Taliban tarafından yeniden kurulan “Fazileti Teşvik ve Ahlaksızlığı Önleme Bakanlığı” nın baskıcı önlemler uygulayarak, kadınları büyük ölçüde eve hapsettiğini ifade etti.
Çocuk yaşta evlilikler arttı
Kadınların toplumsal hayata katılmalarının kısıtlanmasıyla birlikte çocuk yaşta evliliklerin arttığına dikkat çeken Aisha, “Ekonomik zorluklar ve toplumsal baskılarla boğuşan birçok aile, evliliği kızlarının geleceğini güvence altına almak veya borçlarını kapatmak için bir araç olarak görüyor. Bu evlilikler genellikle çocukların rızası olmadan gerçekleşiyor ve onların istismara maruz bırakılmasına neden oluyor” değerlendirmesinde bulundu.
Aile içi şiddet arttı
Genç yaşta anne olan çocukların birçok sağlık sorunu ile karşı karşıya olduğunu belirten Aisha, “Afgan kadınların içinde bulunduğu kötü durum zorla evlendirilmekle bitmiyor. Birçoğu evlerinde kocalarının ve kayınpederlerinin şiddet ve kötü muamelesine maruz kalmaya devam ediyor. Aile içi şiddet ihbarları genellikle görmezden geliniyor veya reddedilmekte, bu da cezasızlık kültürünü sürdürmekte ve kadınların boyun eğdirilmesini pekiştiriyor” şeklinde konuştu.
Kadınlara stadyumda işkence
Geçtiğimiz günlerde Taliban’ın kadınları Sar-e Pol Stadyumu’nda halka açık bir şekilde kırbaçladığını açıklayan Aisha, “Stadyumda işkence gören kadınların ilk tepkisi dehşet ve çaresizlik oldu. Seyircilerin önünde aşağılandıkları ve fiziksel olarak zarar gördükleri için travmaları arttı. Bu olay ülke kadınlar arasında korku duygusunu arttırdı ve içinde yaşadıkları tehlikeli ortamı pekiştirdi. Burada amaç kadınları daha fazla sindirmek” ifadelerini kullandı.
Azınlıklar da hedef alınıyor
Taliban’ın sadece kadınları değil, azınlıkları da hedef aldığını belirten Aisha, “Şii azınlığa hizmet veren Tamadon TV zorla kapatıldı. Afganistan’daki Şii toplumu uzun süredir zulümle karşı karşıya. Taliban bu kanalı kapatarak sadece basın özgürlüğünü kısıtlamakla kalmıyor, aynı zamanda belirli bir etnik azınlığı hedef alıyor, mezhepsel bölünmeleri şiddetlendiriyor ve bölünme ve kontrol gündemlerini ilerletiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Kadın ‘intiharları’ arttı
Afganistan’da son 3 yılda “intihar” adı altında kadın ölümlerinin arttığına dikkat çeken Aisha, şu değerlendirmeyi yaptı: “Zorluk ve umutsuzluk döngüsü içinde sıkışıp kalan pek çok kadın, acı ve aşağılanma dolu bir hayattan tek kaçış yolu olarak intiharı görüyor. Yaşanan trajediye rağmen aileler, intihar tartışmalarına eşlik eden yargılama ve sosyal dışlanmadan korkarak genellikle olayın kamuoyuna açıklanmasına karşı çıkmaktadır.”
Kadınlar direnmeye devam edecek
Taliban’ın bütün baskılarına rağmen binden fazla Mor Cumartesi Hareketi aktivistinin bulunduğunu söyleyen Aisha, “Binden fazla aktivistimizle elimizden geldiğince kadınlara ulaşmaya çalışıyoruz. Taliban, Afgan kadınların sesini kesemeyecek, kadınlar direnmeye devam edecek” dedi.
3 milyon çocuk risk altında
Ülkede, sağlık tesislerindeki kritik eksiklikler, yetersiz beslenme desteği ve kadınlar için uygun danışmanlık ve bakım eksikliği nedeniyle yaklaşık 3 milyon çocuğun risk altında olduğunu belirten Aisha, Afganistan’da gıda kıtlığının da yaşandığını söyledi.
Doğa saldırı altında
Taliban’ın politikalarının ve kar hırsının doğayı da olumsuz etkilediğini söyleyen Aisha, “Taliban gelir elde etmek için maden çıkarmaya odaklandı. Madencilik faaliyetlerinde çevrenin gözardı edilmesiyle birlikte ormansızlaşma hızla artıyor, çevre yönetimi geri planda kalmış, bu da kirliliğin artmasına ve doğal kaynakların bozulmasına yol açıyor” şeklinde konuştu.
Kadınların hayatları pamuk ipliğine bağlı
Afganistan’ın başta “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW)” olmak üzere kadın ve çocukları koruyan pek çok uluslararası anlaşmaya taraf olduğuna dikkat çeken Aisha, sözleşmelerin ise sadece kağıt üzerinde kaldığı ifade etti. Taliban’ın uygulamalarının sözleşmelerle çelişmesine rağmen uluslararası bir tepki veya yaptırımın olmadığını vurgulayan Aisha, “Siyasi söylemlerin ötesinde, Afgan kadınlarının hayatları pamuk ipliğine bağlı; yoksulluk, ayrımcılık ve umutsuzluk onların acılarını daha da artırıyor. Sessizliği bozmamız ve bu acil insani krizi ele almak için gereken destek ve kaynakları sağlamamız zorunlu” diye konuştu.
Taliban’ı tanımayacağız deyip tanıdılar
Taliban’ın yönetimi tekrar ele geçirdiğinde birçok ülkenin “Taliban’ı tanımayacakları” yönünde açıklamalar yaptığını hatırlatan Aisha, “Zamanla öyle olmadı. Ülkeler Taliban’ı tanıdılar, birçok uluslararası etkinliğe de davet ettiler. Uluslararası toplumun Afganistan’daki Taliban rejimiyle etkileşime girmesi sadece baskıcı bir hükümetin desteklenmesi anlamına gelmiyor, aynı zamanda Afgan kadınlarına yönelik ciddi bir kötülük ve küresel güvenliğe yönelik bir tehdit oluşturuyor” diye konuştu.
Taliban’a destek baskıyı arttırır
Devletlerin Taliban’ı tanımasının ülke içinde baskıyı artmasına neden olduğunu söyleyen Aisha, “Uluslararası toplum, Afganistan’da terörizmin yeniden canlanmasının dünya çapında daha sık ve şiddetli saldırılara yol açabileceğini kabul etmeli. Taliban’ın faaliyetleri diğer aşırılık yanlısı grupları cesaretlendirecek ve terörle mücadeleye yönelik küresel çabaları baltalayacaktır. Bu durum güvenlik dengesinde tehlikeli bir kaymaya yol açarak uluslararası barış ve istikrar açısından geniş kapsamlı sonuçlar doğurabilir” uyarısında bulundu.
Birleşik mücadele cephesi örülmeli
Afganistan’ın Taliban yönetimi altında kalıcı bir terör merkezi haline gelmeye başladığını vurgulayan Aisha, “Taliban baskıcı yönetimini ve terörist faaliyetlerini besleyen kaynaklardan mahrum bırakmak için hedefe yönelik yaptırımlar uygulanmalı. Afganistan kaynaklı terörizmin yayılmasına karşı koymak için çok taraflı işbirliği ve koordinasyonu güçlendirilmeli” diyerek birleşik mücadele cephesi çağrısı yaptı.
HABER MERKEZİ