Ortadoğu’da kadınların savaş sorumluluğunu üstlenmesiyle algıların değiştiğini belirten gazeteci Hediye Levent, ‘Kadınlar çok ağır bedeller ödedi ama kazanımları da oldu’ dedi
İstanbul’da 13-14 Nisan tarihlerinde düzenlenen 2. Ortadoğu Barış Konferansı’na katılan, 10 yıldır Beyrut’ta görev yapan gazeteci Hediye Levent, bölgedeki gelişmelere ilişkin Jinnews’e değerlendirmelerde bulundu. “Arap Baharı” sürecinin birçok yeni akım ve hareketin bakış açısını tetiklediğini, bununla birlikte bölgede uzun yıllardır yaşanan birçok sorunu da gün yüzüne çıkardığını söyleyen Hediye Levent, bu süreçte hakları kısıtlanan azınlıkların biraz daha görünür hale geldiğini dile getirdi. Levent, “Ortadoğu’da yaşayan azınlıklar, kadınlar ya da Suriye’deki Kürtler gibi genel olarak hak ve hürriyetlerinin daha çok yönetime veya dönemin şartlarına bağlı olarak kısıtlanan kesimler, Arap ayaklanması ile birlikte biraz daha görünür hale geldi. Ama Arap ayaklanması da henüz sona ermedi. Sadece silahlı çatışma dönemi ağırlıklı olarak büyük ölçüde sona erdi. Ancak arkasından ne getirecek hiç kimse kestiremiyor. Bölgede Suriye başta olmak üzere ülkeler arasında çok ciddi bir vekalet savaşı da var. Bu durum illaki bahsettiğimiz azınlık kesimlerin de pozisyonunu belirleyecek” dedi.
‘Travmatik bir süreçti’
Suriye’de istikrar tartışmalarına da değinen Levent, şöyle devam etti: “İstikrar göreceli bir kavram. Rusya’ya göre Suriye’de istikrar nedir? Çatışmaların sona ermesi demektir. İkincisi Şam’da Rusya’nın çıkarlarını koruyacak birlikte maksimum verimle çalışacakları bir yönetimin olması demektir. Aynı zamanda mümkünse tekrar ülkenin çok ciddi büyük bir savaşa yuvarlanmadan yaşamını kurması demektir. İran için biraz daha farklı. Türkiye için daha farklı. İran ve Türkiye orada kalıcı olmaya çalışıyor. Yine ABD orada kalıcı olmaya çalışıyor. Kürtler şu an itibariyle tam olarak bir model belirlememiş olsalar da haklarını ya da kazanımlarını güvence altına almaya çalışıyor. Ama yanı sıra Rusya ve Şam arasında sıkışmış durumdalar. Bundan nasıl çıkacakları çok belirsiz. Yine sıradan bir insan için konuşacak olursak mümkünse işine gücüne dönmesi, kayıplarını en aza indirmesi anlamına geliyor. Ama bunun sağlanması çok kolay değil. Çünkü ekonomik olarak şartlar çok zor. Toplum çok ağır travmatik süreçler yaşadı. Yine vekalet savaşının devam ediyor olması ülkeyi birçok riske açık hale getiriyor. Bu da insanları endişelendiren faktörler arasında yer alıyor.”
Kadınların kazanımları
Bu süreçte en çok kadınların ağır bedeller ödediğinin altını çizen Levent, “Sadece doğrudan saldırıya maruz kalmak değil. Tacize, tecavüze maruz kalındı. IŞİD’in köleleştirdiği köle pazarlarında sattığı kadınlar var” diye konuştu. Arap ayaklanması sebebiyle bir takım olumlu gelişmelerin de söz konusu olduğunu ve bütün savaşlarda olduğu gibi bu dönemde erkek sayısında ve erkek iş gücünde azalmalar olduğunu kaydeden Levent, bunun aynı zamanda bir dayanışma ruhunu da ortaya çıkardığını vurguladı. “Savaş döneminde eşler arasındaki karıkoca ilişkisi dayanışma ilişkisine dönüşebiliyor” diyerek konuşmasını sürdüren Levent, şöyle dedi: “Kadının daha fazla toplumsal hayata ya da ekonomiye katıldığını söyleyebiliriz. Mesela Şam’dan örnek vermek gerekirse, oldukça basit ama 2011 senesinde çok fazla genç kadını kafelerde garsonluk yaparken göremezdiniz. Çok nadirdi. Ama şimdi öyle değil. Şimdi her yerde çalışıyorlar. İnsanlar yadırgamıyor bunu. Aile içinde yine daha görünür hale geldiler. Kız çocuklarının okutulması sorunu vardı daha önce. Ya da çocuk yaşta evlendirilmesi söz konusuydu. Ama toplum en kötüsü ile yüzleştiği, karşılaştığı için bu nispeten esnemeye başladı. Kadınlar ağır bedeller öderken, kazandığı bir takım şeyler de oldu.”
‘Toplum değişiyor’
Suriye’de kadınların savaş sorumluğunu üstlenmesinin ardından ilk başta tepkiyle karşılansa da toplumun bakış açısının değiştiğini dile getiren Levent, Demokratik Suriye Güçleri’nden (DSG) kadın savaşçıların muhafazakar bölgelerde koruma görevi ya da savaş sorumluluğu üstendikleri zaman ilk başta tepki ile karşılaşabildiğini fakat daha sonra insanların bakış açılarının nispeten değiştiğini aktardı. Bütün bu gelişmelere rağmen hala bazı bölgelerde kadının çalışmasının namus, namussuzluk kavramları üzerinden tanımlandığını ifade eden Levent, son olarak şuna dikkat çekti: “Kadın savaşçıların bulunduğu bölgelerde olumlu etkileri var ve topyekun savaşın yarattığı etki kadını biraz daha görünür kılıyor.”
İSTANBUL