Sabah kalktığımda Kim Jong-un bir kez daha ölmüştü. Normal bir gündü yani. Haftada ortalama 2 kez ölüyor Kuzey Kore devlet başkanı. Sonra bir kahve koydum, o arada ölmediğini açıkladı Kuzey Kore. Hemen bir şey açılışında nasıl halkı selamladığı gösterildi. Kademeli bir şekilde kolunu kaldırıp, yapıyordu bunu. Zor olmalı çok sık ölmek. Doğum günü kutlamaları mesela her ölüm ve geri dönüş için yeniden kutlanıyor olsa, düşünün siz kesilmiş mumlu pastaları artık ve belki de bu yüzden Kim Jong-un’un, kasabın kedisi halini.
İnsan ne yerse ona benziyor sanırım bir de…
Devletlerin bu öldürme seviciliği de çok abartılı değil mi sizce? Bazen Kim Jong-un gibi doğrudan öldüremediklerini, gazetede, radyoda, televizyonda filan, hemen öldürebiliyor. İçinden telaşlı bir sevinç geçen resmi açıklamalar düşüyor ajanslara. ‘Etkisiz hale’ getirilen kişi, ortaya çıkınca kimsenin bir daha haber yaptığı yok. Kimsenin sorduğu yok nasıl olsa. Aldım verdim ben seni yendim ile ilerliyor ‘politika’ denilen şey görünümde. Futbol takımı etkisi bu. Sizin oy verdiğiniz-tuttuğunuz parti kazanınca, kazanmış oluyorsunuz, Almanya yenilmişse yenilmiş sayıldığınız gibi.
Kazandığınızda çok bir şey değişmiyor hayatınızda aslında. Genellikle. İktidar partisi taraftarı iseniz, belki talanın kıyısından, bir şeyler düşüyor size, amcamın oğlunun arkadaşı, beyfendinin korumasının komşusu olduğu için, taşeron şirketin, iki aylık sözleşmeli, asgari ücretli işine girme şansınız doğuyor, belki, ama esas bu değil iktidar partisine oy verme nedeniniz. Bu hayat dediğiniz şeyde, her şeyde, gerçekte kaybettiğinizden, bir de kazanan gibi hissetmek tadı bunu yaptıran.
‘Yok yok öldü’ diyor ABD ajansları ve devletin memur kadrosu dolu ajansları da ölenler arasında kimler kimleri ‘etkisizleştirildi’ğini söylüyor. Bu da yeni bir katkı TDK’ya zaten. ‘Sözde’ gibi bir kelime, ‘etkisizleştirme’.
-‘Geçen ay üç kere daha etkisizleşmemiş miydi’ diyorum yanımda ki arkadaşa.
-‘Aynen’ diyor, ‘sıkıntı yok abi’ diye ekliyor.
İsme bile bakmıyor. İnstagramda ödünç ‘like’ları iade etmekle meşgul. Düğün törenlerinde takılmış çeyrek altın tadında, eğer o takmazsa, başkası da ona takmaz. Kendisini ‘like’lamayan üç kişiyi ‘etkisizleştiriyor’. Söndürüyor onları ‘sözde’ ve sonra eski sevgilisinin ne paylaştığına bakıyor, kendi hesabından değil ama ona bakmak için başka hesap açmış. Ayıp olmasın diye;
-‘Ne olacak bu dünyanın hali’ diyor bana.
‘Sıkıntı yok’ diyorum. Yeni kahve koyuyorum kendime. ‘Gerçek ve yalan ölümler arasında, gerçek olmayan bir hayat yaşıyoruz zaten’ diyorum.
-‘Aynen’ diyor…