Kabul edin artık;
Kürt halkının dilini, kültürünü, kimliğini yasaklayarak bütün iç ve dış politikanızı Kürt düşmanlığı üzerine inşa edip dağa taşa “Ne mutlu Türküm diyene” yazdınız. Faili meçhul cinayetlere maruz bırakıp cesetlerini asit kuyularına attınız. TOKİ’ler diktiniz cesetlerin üzerine. Bazen kargoyla bazen de bir torba içinde kemiklerini ailelerine verdiniz. Nazi Almanyası’ndan kalma propaganda sözlerini tekrar edip durdunuz. Çöktürme Planı ile Kürtleri ruhsal, duygusal anlamda da çökertmeyi hedefleyip her fırsatta “Asla başaramazsınız!” dediniz ama başaramayan siz oldunuz.
Kabul edin artık;
Ülkenin en temel sorununun çözümünde baş muhatap olmasına rağmen uluslararası bir komplo ile Sayın Abdullah Öcalan’ı derdest edip dünyada eşi benzeri olmayan şartlar altında tecrit etmenize rağmen onun kişiliğini yok edemediniz, teslim alamadınız, kim olduğunu unutturamadınız. 24 yıldır İmralı ada hapishanesinde ağır tecrit ve izolasyon politikalarına karşı insanlık tarihine geçecek bir yaşam mücadelesi veriyor. Uygulamış olduğunuz politikalar bugüne kadar sonuç vermedi, vermiyor.
Kabul edin artık;
Kullanmış olduğunuz tüm yasaklı silahlara rağmen Kürt gençleri direniyor ve asla direniş çizgisinden taviz vermiyorlar. Açlığı, susuzluğu ve ölümü kabul ediyorlar ama teslimiyeti asla! Ölmeyi kabul ediyorlar ama asla onursuz bir biçimde boyun eğmeyi kabul etmiyorlar.
Kabul edin artık;
Kuzey ve Doğu Suriye halkları Kürtlerin öncülüğünde bugüne kadar hiçbir saldırıya boyun eğmedi, eğmiyorlar ve eğmeyecekler. Köylerini, mahallelerini ve kasabalarını bırakıp gitmiyorlar. Rojava mevcut haliyle bir kılçık gibi boğazınıza takılmış durumda. Çünkü Kuzey ve Doğu Suriye halkları zulmünüz karşısında direndi, direniyor.
Kabul edin artık;
Partilerini hukuksuz bir şekilde kapattınız, yenisini açtılar, yine kapattınız, bu defa yedeği ile açtılar. Siyasi soykırım operasyonları yapıp binlerce yönetici ve üyelerini tutukladınız. Yetmedi terörist ilan ettiniz. Partilerine Gladyo artığı bir partinin isteğiyle kapatma davası açtınız. Milletvekilliklerini düşürüp belediyelerine kayyum atadınız. Hazine yardımlarına el koydunuz. Tüm bunlara rağmen baş eğmediler, eğmiyorlar. Ne yaparsanız yapın tarihin çöp sepetindeki yerinizi almaktan kurtulamayacaksınız.
Kabul edin artık;
NATO’nun Rusya’nın, İran-Irak-Suriye’nin tüm desteğine rağmen yenemediniz Kürtleri. Artık bu gerçeği kabul edin. Uzun lafın kısası yürütmüş olduğunuz imha ve inkâr politikanız işe yaramadı.
Kabul edin artık;
Kadın düşmanı olduğunuzu tüm dünya biliyor. Kürt halkına öncülük eden kadınlar her bir ölümde Jin Jiyan Azadî sloganlarını daha güçlü bir biçimde haykırıyorlar ve eril zihniyetinize karşı boyun eğmiyorlar, itaat etmiyorlar, susmuyorlar!
Kabul edin artık;
Doğa düşmanısınız. Sadece Kürt’ten değil onun ağacından, suyundan, toprağından, kuşundan, sincabından da nefret ediyorsunuz. “Terör” bahanesiyle talancı rantçı politikalarla ormanları katledip Kürdistan’ın ekolojik yapısını altüst ettiniz. Tarihe, geleceğe ve yaşamın her türlü çeşitliliğine onulmaz zararlar verdiniz.
Kabul edin artık;
Faşizan politikalarınızla içeride ve dışarıda sıfırı tüketmiş durumdasınız. Seçim öncesi bir zafere ihtiyacınızın olduğunu herkes çok iyi biliyor. Hatta Cumhuriyetin 100. yılında Kürtlerin direnişini bitirmek istiyorsunuz. Boşuna heveslenmeyin, biten sizsiniz.
Kabul edin artık;
Bağnaz düşünceleriniz kaybetti. Sizin bu evrene katacağınız iyi, güzel ve doğru bir şey yok! Dünyanın neresinde olursa olsun Kürtlerin statü kazanmaması için yürüttüğünüz politika iflas etti. Emin olun ki, öyle ya da böyle, bugün ya da yarın Kürtler mutlaka statü kazanacaktır. Yürüttüğünüz imha ve inkâr politikalarıyla bu gerçeği geciktirebilirsiniz ama asla engelleyemezsiniz! Tıpkı Pablo Neruda’nın dediği gibi “Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz.”
Kabul edin artık; KAYBETTİNİZ!