Ali Sinemilli
Görülüyor ki, iktidarın HDP’yi boğma stratejisine karşı HDP yönetiminin halkla birlikte attığı adım, var olan kuşatmayı büyük oranda boşa çıkarmış, partinin daha da güçlenerek siyaset sahnesinde yer edinmesini sağlamıştır. HDP, çürümüş iktidar bloku ve karşısında duran statükocu partilerin çözüm üretmeyen siyasetine alternatif olarak yeni yaşamın adresi olduğunu göstermiştir
Türkiye’nin gündemini HDP belirliyor denilse yeridir. AKP’lisi, CHP’lisi, diğer irili ufaklı tüm partilerin önde gelen temsilcilerinin temel gündemi HDP olmuş durumda. KONDA araştırmanın Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ın ‘HDP doğal seçmeniyle yüzde 15 oy alır’ değerlendirmesine paralel olarak, AKP grup başkanvekilinin ‘HDP kimi isterse Millet İttifakı’nın adayı o olacaktır’ açıklaması, geniş çevrelerde ‘Cumhurbaşkanını HDP belirleyecek’ biçiminde okundu ve böyle yorumlandı. Bu tartışma devam ediyor.
Bilindiği üzere, HDP’ye dönük AKP-MHP iktidarının talimatıyla başlayan bir kapatma davası söz konusu. Anlaşılan o ki, iktidar cephesi bu dava ile HDP’yi susturmak, kendi köşesine çekilmesini sağlamak istedi fakat bu konuda başarılı olamadı. HDP, ülkenin her yanında gerçekleştirdiği halk buluşmalarıyla bu saldırıya önemli bir cevap verdi ve partinin ayarlanmış mahkeme kararlarıyla durdurulamayacağını gösterdi.
Doğrusu! Bu kadar baskı ve zor ortamında HDP’nin halka gitmesi, bu saldırıyı halkla tartışmaya çalışması ciddi bir cesaret işiydi. Fakat HDP bu kararı verdi ve gidilen her yerde halklar geleceklerini HDP’de gördüklerini, bu saldırılara karşı partinin etrafında yek vücud olduklarını beyan ettiler. Bursa’da gerçekleşen son halk buluşması bu anlamda oldukça önemliydi. HDP’nin her yandan sınırlandırılmak, izole edilmek istendiği bu ortamda, bir zamanlar AKP’nin kalesi olarak görülen Bursa’da toplumun partisine sahip çıkması birçok çevreye önemli mesajlar verdi, daha da verecek gibi görünüyor.
Şüphesiz, HDP’nin attığı bu adıma halkın verdiği cevap önümüzdeki dönem Türkiye siyasetini de şekillendireceğe benziyor. Bundandır ki, sağdan soldan hemen herkes HDP’yi konuşuyor, HDP üzerine yazıyor, HDP’siz yeni bir Türkiye’nin olmayacağına vurgu yapıyor. Ki, gerçeklik de böyle oluyor.
Türkiye ve Kuzey Kürdistan halkının mevcut iktidardan bir beklentisi kalmamış durumda. Yapılan kamuoyu araştırmaları bunu tasdikler rol oynasa da, halkın asıl eğilimini zaten sokaktan almak mümkün. Kiminle konuşulsa, kime mikrofon uzatılsa dert yanan bir pozisyonda. Mevcut yönetime karşı biriken öfke taşma emareleri gösteriyor. Toplum her biçimde bir sıkışmışlık görüntüsü veriyor. Doğal olarak bu durum insanları arayışa sevk ediyor ve bu arayış da iktidar karşıtı cepheyi güçlendiriyor.
Elbette faşist iktidar karşısında en sert muhalefeti yapan HDP toplumun yaşadığı bu buhrandan çıkış için temel adres oluyor. Kuzey Kürdistan’da halkın ezici kesiminin HDP’ye oyunu vereceği, HDP dışındaki partilerin neredeyse oy almayacağı değerlendiriliyor. Genel olarak Türkiye’deki dar gelirli insanlarda ve kadınlarda HDP’ye dönük sempatinin arttığı, bu kesimlerin yönünü HDP’ye verdiği dile geliyor. Kuşkusuz bu durum HDP için hem önemli bir güç oluyor hem de ciddi sorumluluklar yüklüyor.
Görülüyor ki, iktidarın HDP’yi boğma stratejisine karşı HDP yönetiminin halkla birlikte attığı adım, var olan kuşatmayı büyük oranda boşa çıkarmış, partinin daha da güçlenerek siyaset sahnesinde yer edinmesini sağlamıştır. HDP, çürümüş iktidar bloku ve karşısında duran statükocu partilerin çözüm üretmeyen siyasetine alternatif olarak yeni yaşamın adresi olduğunu göstermiştir. Cumhur ve Millet ittifakının adeta ortak bir akılla, HDP’yi Kürt mahallesinde tutma siyaseti, atılan yaratıcı ve cesaretli adımlar ile önemli oranda devre dışı bırakılmış, parti Türkiye’nin temel muhalefet gücü olduğunu kanıtlamıştır. HDP’yi daraltmak, belli bir coğrafya ile sınırlamak isteyen anlayışın kendisi daralmış, halkın içine çıkamaz hale gelmiştir. Buna mukabil, doğudan batıya hemen her yerde kabuğunu kırarak halkla buluşan, dert dinleyip çare üreten HDP olmuştur.
Elbette, bu durum yenidir ve HDP’ye yönelik yaklaşımın da buna göre biçim kazanması zaruridir. HDP ne herhangi bir muhalefet partisidir, ne de lanse edildiği gibi sadece Kürt partisidir.
HDP, Türkiye ve Kuzey Kürdistan halklarının umut olarak gördüğü esas muhalefet odağıdır ve kendisine dönük gelişen tüm baskılara rağmen her geçen gün daha da büyüyerek yoluna devam etmektedir. Bu nedenle ne HDP’yi birilerine yedekleyen yaklaşım ne de etkisiz-pasif gören yaklaşım doğrudur. HDP, 3. Yol siyasetinin sözcülüğünü yaptığını kamuoyuna duyurmuş, bu konuda önemli bir mesafe de kat etmiştir. Bu aşamada gerekli olan bu fikriyatın ülkeyi yönetecek düzeyde örgütlendirilmesi, inşa faaliyetine hız verilmesidir. Şüphesiz engeller vardır, partiye yönelik saldırılar sürmektedir ama halkın gücü tüm bu engelleri aşacak kudrettedir ve gidişat geçmişte hiç olmadığı kadar umut yüklüdür.