Dile duyulan inançla Kürtçenin daha fazla geliştirilebileceğine ve daha iyi çalışmaların yapılabileceğini belirten Rênas Jiyan, toplumları dil ve kültürlerin var ettiğini söyledi
Bölgede konuşulan dillerin korunması ve yok olmaması amacıyla farklı görüşlerden sanatçı, yazar, araştırmacı ve aydınların bir araya geldiği Dil ve Kültürler Ağı’nda yer alan isimlerden biri olan Yazar ve Şair Rênas Jiyan, yürütülen çalışmalara ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan Fahrettin Kılıç’a değerlendirmelerde bulundu.
‘Toplumlar dil ve kültürleri var ediyor’
Dil ve Kültürler Ağı’nın toplumda dil ve kültürler noktasında yaşanan eksikliklerden dolayı kurulduğunu söyleyen Jiyan, toplumları dil ve kültürlerin var ettiğini vurguladı. Toplumların bu konuda inançlı olması gerektiğinin altını çizen Jiyan, “Egemenlerin sorularıyla değil, kendi sorularımızı yaratmalı, aynı zamanda cevap olmalıyız. Edebiyatına güvenmeyenler, diline de güvenmez. Aslında bu Kürtlerin yarattığı bir sorun değil, egemenlerin yarattığı ve Kürtlerde var olan bir sorun. Nobel ödüllü Rus yazar Boris Pasternak’un ‘Doktor Jivago’ romanı ile bir örnek verilebilir. Romana bir edebiyatçı veya yazar olarak baktığımızda, çok estetik bir değer ve büyük bir sanat göremiyorum. Helim Yusuf’un ‘Gava Ku Masî Tî Dibin’ romanı daha iyi bir çalışma. Şuna dikkat çekmek istiyorum; bizlere fark kılınan birçok şeyi, kendi irademiz ve kanaatimizle sunabiliriz” dedi.
‘Sahip çıkmaz ve güvenmezsek, gelişimini sağlayamayız’
Dile duyulan inançla Kürtçenin daha fazla geliştirilebileceğine ve daha iyi çalışmaların yapılabileceğini söyleyen Jiyan, “Eğer inanç ve güven olmazsa, söylemlerimize, kendi dilimizin sözcüklerine, kültürümüze, folklorumuza, şarkılarımıza sahip çıkmaz ve güvenmezsek, gelişimini sağlayamayız. Öncelikle kaybedeceğimizi bilmemiz gerekiyor. Ancak inançlı olursak, koruyabiliriz. Aksine koruyamayız. Her şeyden önce yüreğimizde dilimize sevgimiz olmalı” diye konuştu.
Dayanışma çağrısı
Jiyan, insan ve dil arasındaki iletişimin matematik görsellik düzeyinde olmaması gerektiği üzerinde de durdu. “Bilimsel olabilir ama daha önemlisi matematiksel bir görsel değil, psikolojiktir. Psikolojik olarak Kürtçeye yaklaşım gösterirsek, o zaman dilimizi geliştirebiliriz” diyen Jiyan, bununla bağlantılı olarak bütün kurumlar, siyasi partiler olarak dil ile dayanışma içerisinde olunması gerektiğini kaydetti. Jiyan, şöyle devam etti: “Dil; bir şahsa, bir kategoriye, bir kuruma ait değil, bir halkın dili. Ekonomi, siyasi, kültürel kurumlar, bütün şahsiyetler, aydın, yazar, sanatçılar, dile sahip çıkarsa gelişimini sağlayabiliriz. Bir şahsa veya bir kuruma havale edersek, gelişimini bekleyemeyiz. Dil baştan sona bütün insanları ilgilendiriyor. Herkes düşüncelerini söylemeli ve bir bütünen sahiplenmeliyiz.”
‘Çözüm yaratılmalı’
Kürt dili üzerindeki asimilasyon politikalarına ve oto asimilasyona da dikkat çeken Jiyan, kültürel şifrelerin karartılmaması gerektiğini dile getirdi. Jiyan, bu duruma dair “Biz de egemenler kadar tarihimizi, dilimizi, kültürel şifreleri hiçleştiriyoruz. Bu konuda da en önemli nokta psikoloji oluyor. Bu ezilen psikolojisi için çözüm yaratılmalı. Kendimizi normal insan, dilimizi normal bir dil olarak görmeliyiz. Öyle bir noktaya gelindi ki; dilimizi egemenlerden daha çok zorluyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Kürt dili standardında başka bir dil bulmak mümkün değil’
Yine toplumun bir kesiminin Kürtçeye dair yürütülen çalışmaları manipüle ettiğini söyleyen Jiyan, “Egemenlerin, bu konuda niyeti olmayanlar ve kültür düşmanları, Kürt dili ile bir yere varılmayacağını söylüyorlar. Yada Kürtçenin standart olmadığını ileri sürüyorlar. Asıl standart olan bizim dilimizdir. Kürt dili standardında başka bir dil bulmak mümkün değil. Bu sorunlar her zaman oldu. Ben Kürtçeyi standart görüyorum. Yaşamın her alanında Kürtçe konuşuyorum. Fikir ve düşüncelerimi Kürtçe dile getiriyorum. Okurlarıma da Kürtçe ulaşıyorum ve anlaşılıyorum” dedi.