Amed ve Êlih’te yapılam eylemlerde bu hafta Selim, Hasan ve Cezayir Örhan ile İsmail Ağaya’nın akıbeti soruldu. Eylemde konuşan İHD Amed Şube Başkanı Abdullah Zeytun Ankara JİTEM davası için, ‘Yarınki seçimlere yansıyan milliyetçi yargı kararıdır’ dedi
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed ve Êlih’te (Batman) Şubeleri ve kayıp yakınları bu haftaki eylemlerinde 24 Mayıs 1994 yılında Amed’in Pasur (Kulp) ilçesi Çağlayan köyünde kaybettirilen Selim, Hasan ve Cezayir Örhan ile 29 Mayıs 1994’te kaybettirilen Özgür Ülke gazetesi dağıtımcısı İsmail Ağaya’nın akıbeti soruldu.
Sandıkların başında olacağız
Amed’de yapılan eylemin 746’ncı haftasında, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Eylemde ilk olarak söz alan İHD Amed Şube Başkanı Abdullah Zeytun, “Baskıcı tümüyle devlet şiddetini aklayan haktan hukuktan sistemin değiştirilmesi için hak savunucuları olarak sandıkların başında olacağız” dedi.
JİTEM davası kararı politik bir karar
Ankara JİTEM davasında faillerin beraat edilmesine de değinen Zeytun, “Sayısız delile rapora rağmen dönemin sanıkları hakkında beraat kararı verildi. Bu tümüyle dönemin şiddetini savunmak ve sürdürmek ve bugüne verilen mesajdır. Yarınki seçimlere yansıyan milliyetçi yargı kararıdır. Sanığın dahi bütün bağlantıları deşifre ettiği karar bu olmamalı, bu politik verilmiş bir karardır” diye konuştu.
Karanlık güçler katletti
Ardından konuşan kayıp yakını Adnan Örhan ise, baba, amca ve kuzeninin kaybettirilme hikayesini anlatarak, tüm arayış girişimlerinin sonuçsuz kaldığını söyledi. Baba ve amcasının kemiklerinin yıllar sonra toplu bir mezarda bulunduğunu aktaran Örhan, “Bölgede çok kişi kaybedildiği için birçok insanın arayışları sürdü. Bir parça kemik de olsa almak istedik. Karanlık güçler bu insanları alıp katlettiler” diye tepki gösterdi.
Ardından kaybettirilen Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın hikayesini İHD Bölge Temsilcisi Tahir Saçaklı okudu.
Evler ataşe verildi
Bolu Komando Tugayı’na bağlı askeri birliklerin, 6 Mayıs 1994 tarihinde Pasur ilçesi Deveboyu Mezrası’na baskın yaptığını hatırlatan Saçaklı, hikayeyi şöyle paylaştı: “İmama ‘minareden köylülerin cami önünde toplanması’ için anons yaptırırlar. Askerler tarafından cami önünde toplanan köylülere evlerinin yakılacağı ama öncesinde eşyalarını toplamaları için izin verildiği söylenir. Ancak köylülerin eşyalarını taşıması tamamlanamadan evler ateşe verilir. 24 Mayıs 1994 tarihinde askerler tekrar köye gelir. O sırada köyde bulunan 46 yaşındaki Selim, 40 yaşındaki Hasan ve 17 yaşındaki Cezayir Örhan’ı götürürler. ‘Onları nereye götürüyorsunuz?’ diye soran ailelerine askerler ‘Yolda bize rehberlik edecekler, sonra bırakacağız, merak etmeyin’ cevabını verirler.
Gözaltına alıp bilgimiz yok dediler
Salih Örhan, ertesi gün Zeyrek Jandarma Komutanlığına giderek kardeşlerini sorar. Zeyrek Jandarma Komutanı Ahmet Potaş, söz konusu kişilerin Kulp’a götürüldüklerini söyler. Örhan bu sefer Kulp Jandarma Komutanı Ali Ergülmez ile görüşür ancak Ali Ergülmez konuya ilişkin bilgisi olmadığını söyler. Bölgedeki karakollardan cevap alamayan Salih Örhan, Kulp Cumhuriyet Başsavcılığına, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığına, OHAL Valiliğine, Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığı’na, Adalet ve İçişleri Bakanlıklarına resmi başvurular da bulunur. Selim Örhan Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde görevli savcı Mustafa Atagün’e ifade verir. Selim Örhan’ın anlattıkları karşısında çok sinirlenen savcı ‘Devletin insanların kaybolmalarına neden olduğunu nasıl iddia edebilirsin?’ diyerek onu azarlar.
İşkencehaneye götürüldüler
Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın önce Serik Karakolu’na ardından Lice Jandarma Karakolu’na son olarak da bir kısmı işkencehaneye çevrilen Lice Yatılı Okulu’na götürüldüğüne dair tanıklık edenler olur. Ancak Kulp Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 8 Haziran 1994 tarihinde başlattığı soruşturmada, gözaltı kayıtlarında Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın adlarının yer almadığı gerekçesiyle soruşturmaya yer olmadığı kararı verilir. ”
Saçaklı sonrasında yapılan tüm başvuruların sonuçsuz kaldığını ifade etti.
Siyah giyimli 3 kişi tarafından kaçırıldı
Êlih’te ise eylemlerin 582’inci i haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde toplandı. İHD Şube Yöneticisi Abdurezak Katmaz, kayıpların akıbetini sonuç alınıncaya dek sormaya devam edeceklerini belirterek Ağaya’nın hikayesini okudu. Katmaz Ağaya’nın hikayesini şu şekilde aktardı: “20 yaşındaki İsmail Ağaya ailesi ile Batman’da yaşıyordu. Ağaya 90’lı yıllarda yaşanan ağır hak ihlallerini kamuoyuna taşıyan Özgür Ülke gazetesinin dağıtımını yapıyor, ayrıca inşaat işçisi olarak da çalışıyordu. 29 Mayıs 1994 akşamı bir akrabasına uğramak üzere evden ayrıldı. Ancak ne akrabasının evine gitti ne de kendi evine geri döndü. Oğlunu arayan anne Müfide Ağaya, civarda yaşayan kadınlardan bir gencin sivil giyimli ve silahlı 3 kişi tarafından zorla otomobile bindirilerek kaçırıldığını öğrendi.
Kadınlar, hava karardığı için yüzünü net olarak göremeseler de kaçırılan kişinin kot pantolon ve kot ceket giyen biri olduğunu belirttiler. İsmail evden çıktığında üzerinde kot pantolon ve ceket olduğu için annesi telaşlandı. Ailesi ve arkadaşları Merkez Polis Karakolu’na başvurdu. İsmail’i kaçıranların tespit edilmesini ve onun can güvenliğinin sağlanmasını talep etti. Ancak ailenin ilgili kurumlara yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. İsmail’den bir daha haber alınamadı.”
Açıklama oturma eylemi ile son buldu.
AMED/ÊLIH