Gazetemize konuşan Rojhilatlı Kürt gazeteci Kakshar Oremar, Jîna Amini’nin mezar taşına şu sözlerin yazıldığını belirtti: ‘Jîna tu nemir î, Jîna tu sembol î*’
Hüseyin Kalkan
Jîna Mahsa Amini’nin üniversiteye kabul edilmesi sadece kendisini değil bütün aileyi sevince boğmuştu. Hep birlikte (Annesi, babası, kardeşi ve kendisi) formaliteleri tamamlamak için Tahran’a gittiler. Ancak sevinçleri kursaklarında kaldı. Yolları kesildi ve Jîna Amini bir işkence merkezine götürüldü. Doğu Kürdistanlı (Rojhilat) Gazeteci Kakshar Oremar, sürecin nasıl geliştiğini şöyle anlatıyor: “Jîna Amini, Sakızlı, 22 yaşında. Büyük bir ailenin kızı. Urmiye Üniversitesi’ne kabul edilmiş. Annesi, babası ve kardeşi ile Tahran’a gitmişti ki bürokratik formaliteleri yapsın. Kardeşi ile Tahran’da bir caddede yürürken gözaltına alındı. Orada bir Pasdaran sorumlusu bununla konuşurken bütün gücü ile başına bir darbe vuruyor. Orada beyin ölümü gerçekleşiyor. Ama kalbi hala çalışıyormuş. Hastaneye götürüyorlar. Rejim yetkilileri Jîna Amini’nin çocuklukta kalp hastalığı olduğunu söylediler. Çok istediler ki cenazesini gece kaldırsınlar. Sessizce ve halk katılmadan toprağa versinler. Ama Sakız halkı ve Senendec halkı buna izin vermedi. Uzun bir cenaze töreni yapıldı. Mezar taşında ‘Jîna tu nemir î, Jîna tu sembol î’ (Jîna sen ölmedin, Jîna sen sembolsün!) diye yazdılar. Jîna’nın öldürülmesi çok etki yarattı. Yeni bir dönemin kapısını açtı. İran’da, Doğu Kürdistan’da ve Büyük Kürdistan’da, dört parçada büyük etki yarattı.”
Kürtlerin rolü
Kakshar Oremar, Kürtlerin rolüne dikkat çekerek, “Özellikle de Avrupa’daki Kürtler kendi rollerini bugünlerde oynaması gerekir. Çok önemli vazifeler var önümüzde. PJAK, İran konsolosluğunun önünde Brüksel’de bir miting yapacak, yine Almanya’nın Düsseldorf kentinde bir miting var. Avrupa’nın diğer ülkelerinde gösteriler devam ediyor” diyor. Kakshar Oremar, gelişmeleri sürekli takip ediyor. Bütün Kürt kentlerinden ve İran kentlerinden bilgi akıyor kendisine, videolar geliyor. Oremar, söyleşi yaptığımız iki gün öncesine göre şu bilgileri veriyor: “Son durumu anlatayım. Dîwandere’de 3 kişi yaşamını yitirdi. 15 kişi yaralandı. Sakız’da 2 kişi yaşamını yitirdi, 17 kişi yaralandı. Mahabad’da 13, Vulkan’da 17 kişi yaralandı. Kürve’de 4 yaralı, Bane’de 4 yaralı. Toplam 7 kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi yaralandı. Bu sayılar artabilir. Çünkü bazı kentlerde hastaneler bilgi vermekten kaçınıyor. Konuştuğum kaynaklar bu bilgileri doğruluyorlar. Her yerde devlet güçleri ile halk arasında çatışmalar meydana geliyor. Halka karşı gözyaşartıcı gaz kullanılıyor. Halka müdahale eden devlet güçleri arasında özel kadın timleri de bulunuyor.”
Kadınlar başrolde
Sadece Kürtler değil bütün İran ayakta. Kadınların yoğun olarak gösterilere katılması daha ilk andan itibaren dikkat çekiyor. Kakshar Oremar, kadınların gösterilerdeki rolünü şöyle anlatıyor: “Gösterilere kadınlar yoğun biçimde katılıyorlar. Jîna Amini’nin öldürülmesini protesto etmek için rejimin zorunlu tuttuğu başörtülerini çıkardılar ve yaktılar. Gösteriler sırasında ‘Diktatöre ölüm!, ‘Jin, Jiyan, Azadî!’, ‘İslam Cumhuriyeti’ne ölüm’, ‘Kürt kardeşimi öldürene ölüm!’ gibi sloganlar atıldı. İslam Cumhuriyeti’nin meşruiyeti kalmadı. Meşruiyeti 43 yılın en alt düzeyine geldi.”
Rejimin gelecek endişesi
Rejime karşı şimdiye kadar Kürtlerin yalnız başına direndiğini belirten Kakshar Oremar, ilk kez İran halkının da Kürtleri desteklediğini belirtiyor. Oremar, şunları söylüyor: “Kürt partilerinin etki alanı Kürdistan’dır. Kürt partileri protesto veya genel grev çağrısı yaparken neden bütün İran halkına seslenmedi’ diye soruyorlar. Nedeni budur. İkincisi Kürdistan halkının başına her bela geldi. Protesto ettiler. Devlet saldırınca tek başlarına kaldılar. Liderleri Dr. Abdurrahman Qasimlo Viyana’da, Dr. Sadık Şerefkendi Berlin’de öldürüldü. Sadece Kürdistan halkı protesto etti. Özellikle Mahabad ve Urmiye’de. Shirin Alam Holi, Farzad Kemanger, Farhad Vakili, Ali Heidarian ve Mehdi Islamian idam edildiler. Diğer bölgelerde protestolara kimse katılmadı. Ama bu defa farklı. Bütün İran ayakta. Meşhed, orada çok yoğun Horasan Kürtleri var. Reşt (Özellikle Reşt’te insanlar Jin Jiya Azadî sloganı ile yürüdüler) Tahran’ın merkezinde özellikle üniversite önünde büyük protestolar oldu. İsfahan gibi İran’ın ikinci büyük kentinde büyük kitleler yürüdü. ‘Kürt kardeşimizin intikamını alacağız! İran’ı bırakın cehennemin dibine gidin!’ gibi sloganlar atıldı. Azerilerin yaşadığı kentlerde gösterler başladı. Bu gelişmeler üzerine İran rejimi geleceğinden endişeye düştü. Rejimin, Kürtlere bu kadar düşman olmalarının nedeni Kürdistan’ın muhalefetin merkezi olmasıdır. Geçtiğimiz seneler bunu ispat etti. İran’da başka partiler de var. Ama hiçbiri Kürt partilerinin Kürdistan’da güçlü olduğu kadar güçlü değil. Rojava ve Kobanê direnişi Kürtlerin prestijini dünyada güçlendirdi. Ama kadınların bu kadar sokaklarda olmasına ilk kez tanık oluyoruz. Bütün Kürt partilerinin ve Kürtlerin dünya çapında meydana gelen gösterilere katılması gerekir. Sadece Kürt halkının değil, İran’daki tüm halkların molla rejimi yıkılana kadar protestolarını ve gösterilerini sürdürmesi gerek.”
Kitleler ayağa kalktığında…
Kitleler ayağa kalktı mı mutlak bir şeyler değişir. Belki bir kerede devrim yapmak mümkün olmaz. Ama tekrar eski duruma dönmek mümkün olmaz. Kakshar Oremar, sesinde, kullandığı sözcüklerde İran’da bir şeylerin geri gelmemek tarih sahnesinden çekildiğini, bazı şeylerin köklü olarak değişmeye başladığını gösteriyor: “Gerçekte yeni bir döneme girdik, yeni bir devrim yaşanıyor. Şimdiye kadar böyle sahneleri, böyle gösterileri İran’da görmedik. 43 senedir böyle bir şeye tanık olmamıştık. Birkaç gün önceye kadar dünya basınında iki haber vardı. Biri İngiliz Kraliçesi’nin cenaze töreni, diğeri Ukrayna-Rusya savaşı. Ama Doğu Kürdistan’da serhildanların başlaması ile birlikte bu haber dünya basınında üst sıraya tırmandı. Bundan her parçadaki Kürt mücadelesi fayda görecektir. Kürt sorunu yeni bir perspektif edinecektir. Kürt sorunu yeni bir düzeye gelecektir. Jîna Mahsa Amini toprağa verildikten sonra hükümet temsilcisinin konuşmasına izin verilmedi. Bender Abbas Tıp Merkezi Başkanı bir mektubu ve fotoğraf yayınlandı. Mektupta Jîna Amini’nin kulağındaki kanama ve gözaltındaki morluklar kalp krizi ile uyumlu değil dedi. Bu çok önemli. Bu habere erişim engeli getirdiler. Hastanenin Twitter’ından silindi. Her yerden bilgiler geliyor. Özellikle Kürdistan’da her yerde videolar geliyor. Kürdistan derken Kürdistan’da 5 eyalet var. Urmiye, Hemedan (Senendem), İlam, Kirmanşah ve Loristan. İran’ın bir ucundan diğerine halk ayakta. Halk suçluların cezalandırılmasını istiyor.”
‘Rojhilat’ı yalnız bırakmayın!’
Kakshar Oremar, Kürtler arası birliğin artık acil hale geldiğini, Kürt ulusal kongresinin toplanması gerektiğini söylüyor ve şunları ekliyor: “Jîna Amini ölümünden sonra ne olacak? Bu soru çok önemli. Jîna Amini’nin öldürülmesinden sonra Doğu Kürdistan’da ve Ortadoğu’da yeni bir sayfa açıldı. Kürtler bu yeni sayfada ne kadar aktif olacak, ne kadar yararlanacaklar, stratejilerini değiştirecekler mi değiştirmeyecekler mi bu çok çok önemli. Kürtler büyük bir güç bundan sonra. Ve bu güç bundan sonra birleşse sesimiz daha da yükselir. Biz IŞİD’in prestijini kırdık. Bütün dünya biliyor bunu. Bundan sonra Kürdistan Ulusal Kongresi’nin toplanması çok çok önemli. Özellikle KNK’nin bu doğrultuda çağrı yapması gerekir. Bundan sonra Kürtlerin kendi stratejilerini ulus gibi belirlemeleri gerek. Çok alanda Kürt halkı bizden daha önde. Dünyada ne var ne yok daha çok haberi var. Bunun için durumu analiz edebiliyor. Halk kendi stratejisini gösterdi. Ne yapılması gerektiğini belli etti. Şimdi sıra partilerimizin ne yapacağında. İran’da yüzde 17 Kürt nüfusu var. 6 vilayette yaşıyorlar. Tarihi isyanlarla dolu. Bundan sonra Kürdistan’ı daha çok militarize edebilirler. Özellikle şu çağrıyı da yapmak istiyorum. Doğu Kürdistan’ı tek başına bırakmayın.”
*Jîna sen ölmedin, Jîna sen sembolsün!