Paris Katliamlarının amacını ‘direnişi susturmak’ olarak değerlendiren Fransa Jineolojî Akademisi üyesi Mélanie Ory, bunun başarıya ulaşamadığını söyledi. Ory, ‘Jin jiyan azadî’ felsefesinin için de ‘Kürdistan dağlarından uçup sokaklarımıza indi’ ifadeleriyle açıkladı
Fransa’nın başkenti Paris’te 9 Ocak 2013 tarihinde katledilen PKK kurucularından Sakine Cansız (Sara), Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbîn) ve Kürt Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez’in (Ronahî) katledilmelerinin üzerinden 11 yıl geçti. Aradan geçen bu süreçte katliamın asıl failleri ortaya çıkarılmazken, Kürt kadınlarına yönelik katliamlar son bulmamış, Nagihan Akarsel Güney Kudistan’ın Silêmanî kentinde ve Evin Goyî de Paris’te geçtiğimiz yıl katledilmişti. Tüm bu katliamların hangi yapı ve sistemden beslendiği ortadayken bir tetikçiye yıkılan katliamlara karşı kadınlar gerçekliğin farkında sisteme ve yıpratmalara karşı örgütlülüğü sürdürüyor. Kürt Kadın Hareketi etrafında birleşip sınırları ortadan kaldıran kadınlar her alanda bir araya geliyor.
Fransa’da 6 aydır her hafta bir araya gelen Jineloji Akademisi üyeleri, Kürt kadınlar ve birçok halktan kadınlar, Sakine, Leyla ve Fidan’ın portrelerinin üzerinde olduğu nakışları işliyor. Bu atölyeyi gerçekleştiren kadınlar, hep birlikte kadın mücadelesini işlerken Marsilya’da bunları sergiliyor. Katliamlara karşı 6 Ocak’ta yapılan yürüyüşte de kadınlar mücadele nakışlarını sokakta taşımış ve direnişi sunmuştu.
Bu kadınlardan biri olan Fransa Jineloji Akademisi üyesi Mélanie Ory, aydınlatılmak istenilmeyen katliamlara ilişkin JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu.
Amaç kadınları susturmaktı
Kürt kadınları ilk olarak filmlerde tanıdığını söyleyen Ory, bu filmlerin Kürt kadınları fazla estetize ettiğini ve bunun dışında kim olduklarını öğrenmek için araştırmaya başladığını belirtti. Paris’ta üç Kürt kadının katledilmesinin bu mücadeleye karşı bir saldırı olduğunu dile getiren Ory, “Bu suikastların amacı da mücadele yolunu seçen bu kadınları sonsuza kadar susturmaktı. Kapitalist ve ataerkil devletlere yönelik bir tehdidi temsil ediyorlardı. Benim için temsil ettikleri tehdit, mücadelelerini daha da meşrulaştırıyor” sözlerini kullandı.
Sessizliğe karşı tiksinti
Katliamlara karşı Fransa’nın sessizliğini “çıkar birliği” olarak tanımlayan Ory, “Bu devletlerden ne bekleyebiliriz ki? İlk olarak Paris’teki yoldaşlarımızın suikastından iki ay önce Süleymaniye’de Nagihan Akarsel suikastı yaşandı. Jineoloji’den yoldaşımızdı. Bu kayıp beni etkiledi. Kendi kendime dedim ki: Ama biz yanlış bir şey yapmıyoruz. Evin Goyî suikasta uğradığında derin bir tiksinti duydum, çaresiz hissettim, Kürt yoldaşlarıma üzüldüm. Sonra kendi kendime ‘Şehid Namirin’ dedim. Fransız hükümetinin bu olayı ne kadar çabuk halledip üstünü kapatma yolunu seçtiğini görmek beni çok kızdırdı” diye belirtti.
Kürt kadınlardan korkuyorlar
Ory, devletlerin kadının değişim, dönüşüm ve dönüştürme gücünden korktuğunu belirterek, “Çünkü onların dönüştürücü gücünü biliyorlar, değişime ve dönüşüme hazır değiller. Kürt kadınları büyük bir direniş kapasitesi gösteriyor ve onlar için bu korkutucu” dedi.
Kürdistan dağlarından uçup sokaklarımıza indi
Jîna Emînî’nin ardından “Jin jiyan azadî” etrafında tüm dünya kadınlarının bir araya geldiğini vurgulayan Ory, “Bu üç kelime Kürdistan dağlarından uçup sokaklarımıza indi. Bu durum bana dünya çapında kadınların mücadele ettiğini ve birlik olduğunu gösteriyor. Daha önce bu duyguyu hiç hissetmemiştim” ifadelerini kullandı.
ANKARA