KHK’li Jeofizik Mühendisi Doç. Dr. Savaş Karabulut, Silivri merkezli deprem büyüklüğünün beklenenden düşük olduğunu kaydederek, 7 büyüklüğünde bir veya birden fazla depremin yaşanabileceği uyarısında bulundu.
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile İstanbul Üniversitesi’nden ihraç edilen Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Savaş Karabulut, Marmara Denizi’nin Silivri açıklarında 5.8 şiddetinde meydana gelen depremi değerlendirdi. 1999 Gölcük depreminden sonra bütün gerilimin Marmara doğusuna kaydığını ifade eden Karabulut, deprem üzerine çalışan uzmanların 20 yıldan beridir burada deprem olacağı bilgisini vermeye çalıştığını söyledi.
7 büyüklüğünde deprem
20 yıldan fazladır Marmara üzerinden çalışmaların yapıldığını dile getiren Karabulut, “Marmara’nın içindeki fayları, gerilim birikimlerini, kırılmalarını, hangi fayın çalışıp hangi fayın çalışmadığını üzerinde çalışıyorlar. Biz deprem bilimciler olarak 20 yıldan beri şunu söylüyoruz: Deprem olacak. 7 büyüklüğünde bir veya birden fazla deprem bekliyoruz. Hatta son yapılan çalışmalarda bunun tam göstergesi. Özellikle Silivri açıklarında bu günlerde yeni bir depremin olacağı belliydi. Doğanın bir kanunu var. Bizim anlayabildiğimiz daha önceki tarihsel depremlerde veya geçmiş depremlerde olan hareketleri yorumlayarak bir şey söyleyebiliyoruz. Ya da işte işin fiziğine göre bir şey söyleyebiliyoruz” diye belirtti.
Sağ yönlü bir depremdi
Önceki gün yaşanan depremden sonra artçıların devamını ve fay mekanizmasının çözümüne baktıklarını ifade eden Karabulut, depremin hangi karakterde olduğunu bulmaya çalıştıklarını söyledi. Yaşanan depremi fay hattının bileşeni olan sağ yönlü bir sallanma olduğunu dile getiren Karabulut, “Kuzey kutbu dediğimiz açıkta yaklaşık 174 derecede güneydoğuya doğru gerilimin arttığını gösteriyor. Güneyde ne var peki? Güneyde Kumburgaz baseni var. Bu sene iki farklı araştırmacının yaptığı çalışmamalarda bu Kumburgaz baseni dediğimiz basenin 7 büyüklüğünde bir deprem yaratabileceğini bunun dışında Çınarcık çukurunun kuzeyinde doğu Marmara’nın fayında 7.4 büyüklüğünde bir deprem yaratabileceği belirtildi. Önceki gün yaşanan deprem sonrası bazı araştırmacılar, bazı bilimciler ‘Deprem gazların göçüyle mi oldu?’ diye sordular. Marmara’da doğalgaz rezervleri var. Bunlar gaz göçüyle olmadı. Çünkü Kumburgaz baseninde 3 kilometreye kadar gaz göçü var fakat 3 kilometrenin altında gaz göçü yok” ifadelerini kullandı.
Düşük bir depremdi
Önceki gün yaşanan depremin daha sonra yaşanan 5.8’lik depremin habercisi olduğunu söyleyen Karabulut, “Bu yaşanan deprem bizim beklediğimizden daha düşük bir depremdi. Şu anki mevcut depremler sadece Kumburgaz baseni olarak isimlendirdiğimiz bugüne kadar kisti olan enerji düşüklüğü devam eden fayların üzerine daha çok yük bindiriyor. Daha büyük deprem olur mu? Bu soru işareti. Bunun hakkında bir şey söyleyemem ama bu olan depremler güneydoğuya kayarak ve ivmeyi arttırarak 7 büyüklüğündeki depremi öne alabilir. Kimse bu depremin ne zaman olacağını size söyleyemez. Biz Kumburgaz baseninin ve doğu Marmara çukurunun kırılmasını bekliyoruz. Bir veya iki tane 7 büyüklüğünde deprem meydana gelecek bunu söylüyoruz” dedi.
‘Doğa tatbikat yaptırıyor’
Depremlerin kent merkezlerine yakın olduğu için büyük hasarlar yarattığını dile getiren Karabulut, şöyle devam etti: “Yaşanan depremi göz önünde alırsak bunun gibi 40 tane daha deprem yaşanırsa ancak bizim beklediğimiz 7 büyüklüğündeki depreme karşılık gelir. O yüzden yapılması gereken şudur: Acilen ve ivedilikle binaların hızlı bir şekilde kontrol edilmesi ve özellikle çatlak varsa yetkililere bildirilmesi gerekir. Yetkililerin de bu konuda önlemlerini alması gerekiyor. Bugüne kadar hem iktidarın hem de yerel yönetimlerin yapmadığı bina kontrollerine çözüm üretmeleri gerekiyor. Yaşanan depremlerde şunu gördüm: Doğa insanlara resmen tatbikat yaptırıyor. Bakın insanlar sokaklarda toplanma alanlarına gidemiyor. Yaşanan 5.8 büyüklükteki depremden sonra 5 büyüklüğüne kadar artçı depremin olması beklenilen bir durum.”
‘Binaların yüzde 30’u hasar alacak’
İnsanların yaşanan depremlerde evlerine güvenmediği için panik yaptığını ifade eden Karabulut, kamu kurumlarının insanların evlerini güvenceli hale getirmesi gerektiğini vurguladı. Depremde öncelikli koşulun her insanın kendi evinin depreme karşı dayanıklı olduğuna inandırılması gerektiğini belirten Karabulut, “2007 hatta 2003 yılı sonrası yapılan binaların çoğuna ‘güvenilmez’ sonucu çıktı. Hatta inşaat mühendisleri odasının yaptığı bir çalışma var. 2000 yılından sonra yapılan binaların herhangi bir şeyde ortalama yüzde 17’sinin ağır hasar alacağı söz konusu. Yapılan bilimsel çalışmaların çoğunun 3 bin 600 binanın orta ve ağır hasar alacağı söyleniyor. 2000 öncesi binaları da göz önüne alırsak İstanbul’da binaların yüzde 30’unun hasar alacağını düşünüyoruz. Bunun için insanlar binalarını kontrol edecekler, kamu otoritelerine baskı yapacaklar ve bunlarda gidecek bu binaları kontrol edecek. Eğer binalar güvenceliyse deprem olduğunda binalarda kesinlikle çıkmayacaklar. Deprem durduğu an evlerinden çıkıp apartman aralarına değil de buldukları toplanma alanı varsa toplanma alanlarına ya da binaların, elektrik direklerinin bulunmadığı büyük alanlara veya yıkılmayan alanlara toplanması gerekiyor” şeklide konuştu.