Kentte Kürtlerin 31 Mart’ta seçimlerin kaderini belirleyeceği değerlendiriliyor. Bu nedenle gerek iktidar cephesi gerekse CHP, Kürtlerin oyunu alabilmek için var güçleriyle çalışma yürütüyor
Seyithan Akyüz
31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere üç haftadan az bir süre kalırken siyasi partiler sahaya inerek çalışmalarına tempo kazandırmaya başladı. Bir öncekilere oranla heyecanın düşük olduğu gözlenmesine rağmen 31 Mart yerel seçimlerinde hangi partinin nasıl bir sonuç elde edeceği ise merak konusu. Gerek iktidar cephesinin gerekse muhalefetin büyük önem atfettiği İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyesi seçimleri ülke gündeminin birinci sırasında yer alırken sonuçları merakla beklenen başka seçim bölgeleri de bulunmaktadır. Bu seçim bölgelerinin başında ise İzmir Büyükşehir ve ilçe belediye seçimleri gelmektedir. Peki, İzmir’de nüfus ve seçmen sayısı ne kadardır? Mevcut durum nedir? Büyükşehir Belediyesi için kaç aday yarışacak? Nasıl bir sonuç bekleniyor, halkın nabzı nasıldır?
İzmir’de nüfus ve seçmen sayısı
YSK’nın açıkladığı verilere göre nufüsü 4 milyon 479 bin 525 olan İzmir’de toplam 3 milyon 459 bin 970 seçmen oy kullanma hakkına sahip. Kentte 31 Mart’taki seçimlerde 22’si cezaevi sandığı olmak üzere toplam 10 bin 721 sandıkta oy kullanılacak. 3’ü bağımsız olmak üzere toplamda 27 aday İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı için yarışacak.
CHP’nin kalesi İzmir
30 ilçesi bulunan İzmir’de, Büyükşehir ve 24 ilçede CHP, 4 ilçede AKP, 1’er ilçede ise İYİ Parti ve MHP yönetimi elinde bulunduruyor. Merkez ilçelerin hepsinde yönetimleri CHP elinde bulundururken Kınık, Kiraz, Bayındır ve Bergama ilçelerini AKP, Aliağa MHP ve Tire’de İYİ Parti yönetmektedir. 2019 yerel seçimlerinde mevcut İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mustafa Tunç Soyer geçerli oyların % 58.1’ini alarak birinci olurken AKP adayı Nihat Zeybekçi ise % 38.7’lik oy oranıyla ikinci oldu. 1999 yılında Anavatan Partili Burhan Özfatura’dan devralınan İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni CHP 25 yıldır kesintisiz yönetmektedir.
İktidar cephesi bu sefer kazanacağını düşünüyor
Bu sonuçlardan dolayı İzmir, CHP’nin kalesi olarak değerlendiriliyor. Buna rağmen iktidar cephesi, (iktidar derken AKP-MHP kastediliyor. Oysa şehir merkezinde MHP’ye ait hiçbir amblem bulunmuyor. Yanı sıra herhangi bir çalışmaları da gözlenmiyor. Sadece aday gösterdikleri 5 ilçede varlık gösteriliyor) İzmir seçimleri için ilk defa yüksek derecede kazanma umudu taşıyor. Buna neden olarak CHP içindeki hizipler arası çelişkilerin yoğunluğu, İzmirlilerin gösterilen CHP’li adaylardan memnuniyetsizliği, 2019’daki gibi ittifakların olmamasını ve en önemlisi İzmirlilerin artık değişim gerekli düşüncesinde olduğuna dair aldıkları güçlü mesajlar olarak gösteriyor. Bu motivasyon ile propaganda çalışmalarına erkenden başlayan AKP İzmir belediye başkan adayları, iktidarın gücünü de arkasına alarak yoğun bir mesai harcıyor. Seçim çalışma stratejisinde izlenen Erdoğan ve AKP’siz görseller, hayat tarzına karışılmayacak yönlü davranış ve söylemler, kimi adayların Mustafa Kemal resmini afişlerine fon yapma vb. ile seçimlerde üstün geleceklerini düşünüyor. Hizmet odaklı seçim propagandasıyla İzmirlileri cezbetmeyi hesaplıyor. Özellikle kentin varoşlarında yaşayanları ekonomik vaatlerle iktidar cephesine yönlendirmeye çalışılıyor. Bu politikanın başarılı olup olmayacağı ise 31 Mart’ta belli olacak.
Kentte CHP ilk defa bir tedirginliği yaşıyor
CHP kanadında ise işler sanıldığı kadar kolay görülmemektedir. CHP aday ve yetkilileri halk arasında telaşsız oldukları izlenimini verseler de 31 Mart seçimlerinin “çantada keklik” olmadığının farkında oldukları görülüyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in kentteki bir programında İzmirlilerin en çekindiği yaşam tarzına yönelik vurgularda bulunması, bu farkındalığın genel merkeze kadar sirayet ettiğini gösteriyor. Özellikle ilk başlarda yaşanan rahatlık, yerini yoğun bir çalışma programına terk etmiş durumda. Buna rağmen halkın yaşadığı sorunlar yerine iç çatışma ve rant kavgalarına yoğun enerji harcanması, İzmirlilerin CHP’ye yönelik tepkisinin dozunu arttırıyor. Yanı sıra gösterilen adayların genel merkezin dayatmaları sonucu olduğu ve İzmirlilerin yeterince ikna olmadıkları görülüyor. Bu nedenle 31 Mart yerel seçimlerinin birçok ilçede kıyasıya bir yarışa sahne olacağı öngörülüyor. Birçok CHP’li seçmen, “Birbirlerinden farkları yok” diyerek oy kullanmayabileceğini belirtiyor. CHP’li yetkililer ise her şeye rağmen bu seçimlerde de ipi göğüsleyeceklerini düşünüyor.
İzmir’de Kürtler seçimin sonucunu belirleyecek
Kentte 1,5 milyonu aşkın nüfusu ve 1 milyon civarındaki seçmeniyle Kürtlerin 31 Mart’ta seçimlerin kaderini belirleyeceği değerlendiriliyor. Bu nedenle gerek iktidar cephesi gerekse CHP, Kürtlerin oyunu alabilmek için var güçleriyle çalışma yürütüyor. Ama CHP’nin tüm fedakarlıklarına rağmen Kürtlerle ilgili tatmin edici bir tutuma sahip olmaması ve iktidar cephesinin izlediği Kürt politikası nedeniyle bunun zor olacağı anlaşılıyor. Birçok Kürt seçmenin şayet DEM Parti aday göstermez ise “Oy kullanmayacağız” tavrını ortaya koyması bu realitenin teyidi oluyor. DEM Parti’nin Kiraz ve Beydağı ilçeleri dışında Büyükşehir dahil tüm seçim bölgelerinde aday göstermesi, seçim yarışını daha da kızıştıracağı düşünülüyor.
DEM Parti: En az Amed kadar iddialıyız
Tüm kara propagandalara karşın DEM Parti, İzmir’in hemen hemen tüm seçim bölgelerinde adaylarını göstererek seçimlerde iddialı olduğunu dile getiriyor. İzmirlilerin AKP ve CHP’ye mahkûm olmadığını belirten DEM Partili yetkililer, kenti demokratik bir anlayışla yöneteceklerini dile getiriyor. İzmir’de formaliteden aday göstermediklerini ve en az Amed kadar iddialı olduklarını söyleyen DEM Parti, İzmir’in gerçek demokratik değişimi kendileriyle yaşayacaklarını vurguluyor. Kıt imkanlarla seçim çalışmalarını yürüten DEM Parti, Kürtlerin yanı sıra kentin sosyal demokrat çevrelerinin de ilgi odağı oluyor. Saha çalışmalarında birçok insanın dikkatli bir şekilde dinlediği ve “Bu sefer oyumuz size” demeleri, DEM Partililerin “İddialıyız” sözlerinin temelsiz olmadığını gösteriyor.
Sonuç olarak 31 Mart yerel seçimlerinde üç iddialı blokunun olduğunu belirtmek mümkün. Birincisi 25 yıldır İzmir’i kesintisiz yöneten ama İzmirlileri yeterince memnun etmeyen CHP, ikincisi bugün İzmir dahil tüm ülke insanının yaşadığı sorunların müsebbibi olan AKP-MHP yani iktidar cephesi, üçüncüsü bu birbirinden farkları olmayan iki bloka İzmirlilerin mahkûm olmadığını ve kenti demokratik bir anlayışla yöneteceğini dile getiren DEM Parti. Başka bir ifadeyle 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimler bu üç blok arasında geçecek gibi görünüyor.