Bayraklı Şehir Hastanesi’nin açılmasıyla birlikte İzmir’deki 5 hastanenin kapatılması veya kapasitesinin azaltılmasına yönelik tartışmalar sürüyor. SES Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Çoban, bu durumun sağlık sisteminde kaosa neden olacağını söyledi
İzmir’de temeli 2013 yılında atılan, inşaat çalışmaları ise 2016’da başlayan Bayraklı Şehir Hastanesi, 27 Eylül’de açılması bekleniyor. Yapımı Türkerler ve Gama Holding tarafından üstlenilen şehir hastanesinin kente soluk aldıracağı beklenirken, birçok tartışmayı beraberinde getirdi.
Bayraklı ilçesi Refik Şevket İnce Mahallesi’nde yapılan Bayraklı Şehir Hastanesi Ege Bölgesi’nin en büyük, Türkiye’nin ise 4’ncü büyük hastanesi olma özelliğini taşıyor. Toplamda 622 bin 530 metrekarelik bir alana sahip olan hastane, toplam 573.546 metrekarelik inşaat alanını kapsıyor. Hastanede 2 bin 60 tescili yatak, bin 300 hekim, 2 bin 800 hemşire, 300 ebe ve bin de diğer sağlık çalışanı olmak üzere toplamda 5 binin üzerinde sağlık personelin çalışması bekleniyor. Hastane bulunduğu bölge itibari ile acil hastaların ulaşmasının zor olacağı yönünde eleştiriliyor.
5 hastane kapatılacak
Şehir hastanesinin açılmasıyla kentte uzun yıllardır sağlık hizmeti veren Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları Hastanesi, Behçet Uz Çocuk Hastanesi, Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Alsancak Devlet Hastanesi’nin kapatılması ya da kapasitelerinin azaltılması gündeme geldi.
Kamu – özel sektör ortaklığıyla yapılan şehir hastanelerinde şirketlere yüzde 70 doluluk ve uzun yıllar kira garantisi veriliyor. Durum böyle iken şehir hastanelerindeki doluluk oranın yakalanabilmesi için şehir içinde bulunan hastanelerin kapatılması ya da kapasitelerinin azaltılmasına başvuruluyor. Bu da sağlık sisteminde büyük sorunlara yol açıyor.
Özel hastanelere teşvik ediliyor
4 milyon 486 bin 845 nüfusu olan İzmir’de, 25 özel, 23 devlet hastanesi olmak üzere toplamda 48 hastane bulunuyor. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Yönetim Kurulu üyesi Hüseyin Çoban, kentteki hastanelerin durumu ve sağlık sisteminde yaşanan sorunlara dikkat çekti.
Şehir hastanelerinin “reform” adı altında sağlık sistemini metalaştırmaya yönelik bir çalışma olduğunu söyleyen Çoban, “Şehir hastaneleri daha önce de İngiltere ve Amerika gibi ülkelerde denendi, ancak hüsranla sonuçlandı. Türkiye bu deneyimlerden yola çıkarak, sermaye sahiplerine finansman aktarmanın yolu olarak bu sistemi kullanıyor. Bu sistemle yol, hava yolları, köprüleri gibi müşteri garantisi veriliyor. Burada sağlık sorunun çözümünden ziyade ‘birilerine nasıl pay verilir’ hesabı yapıldığını düşünüyoruz” dedi.
Kaos çıkacak
Hastanesi’nin açılması ile birlikte kentte bulunan 5 devlet hastanesinin kapatılması ya da kapasitelerinin azaltılmasının da gündemde olduğuna dikkati çeken Çoban, “Kapatılmak istenilen hastanelerin bulunduğu yerler ve deneyimlerine bakmak lazım. Alsancak Devlet Hastanesi, halkın başvurduğu hastane olmasına rağmen bu kaliteli sağlık hizmetinden vazgeçilecek. İzmir’in merkez konumunda olan bir ilçesinde sağlık sorunlarının ne kadar ciddi boyutlarına varacağını görmek için müneccim olmaya gerek yok. En eski hastanelerden biri olan Tepecik Eğitim Araştırma Hastanesi’dir. İzmir nüfusunun en az yüzde 20’sine hizmet veriyor. Eski bir yer olduğu için insanların gidip-gelme alışkanlıkları var. Hastanelerin kapatılması kaosa neden olacak” diye uyardı.
Çoban, her şeyin merkezileştiği devasa yapıların çözüm olmadığını belirterek, “Talebimiz net ve bellidir; Nitelikli, ücretsiz, anadilde ulaşılabilir bir sağlık sistemidir” diye konuştu.
Haber: MA / Delal Akyüz