Hüseyin Aykol
İzmir-Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan Bêhrûz Şûcayî, Rojhilatlı bir mahpus. Ama içeride Türkçeyi öğrendi. Valla benden iyi yazıyor Türkçeyi:) Ancak ailesine Farsça mektuplar yazıyor, onlar Farsçadan başka dil bilmedikleri için. Ailesi de ona mektup yazdığında doğal olarak Farsça yazıyor. Eskiden bu mektupları idare, Farsça bilen birilerine tercüme ettirdikten sonra okurumuza veriyormuş. Bu tercüme işi ayları buluyormuş. Ancak şimdi bu tercüme işi tamamen bitmiş. İzmir’de (birçok özel vakıf üniversitesinin yanı sıra ya da esasen) Ege ve 9 Eylül olmak üzere tam teşekküllü iki devlet üniversitesi var. Farsça tercüme için cezaevi bu üniversitelerden yardım alıyormuş. Artık Farsça bilen öğretim üyesi mi kalmadı, yoksa yapmak mı istemiyorlar ama tercüme yok, aileden mektup yok. Bu durum, fiili bir iletişim cezasına dönüşmüş durumda. Acaba İzmir’de Farsçadan çeviri yapabilecek bir gönüllü bulmamız mümkün mü?
Bu arada, Şakran Cezaevi kampüsünün tutuklular için ayrıldığına dair bir duyum olduğu söyleniyor. Nitekim son dönemde 200 civarındaki hükümlünün başka cezaevlerine sevki çıktığı söyleniyor. Bêhrûz Şûcayî de ailesine daha yakın olabilmek amacıyla Van’a sevkini istemiş; ancak sevk isteği Van’daki cezaevleri dolu diye, reddedilmiş. Okurumuzun kolayca çözülebilecek olan sevk ve tercüme isteği bir an önce çözüme kavuşur diye diliyoruz.
* * *
İzmir-Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan kadim mahpuslardan Orhan Çaçan ise şöyle diyor: “Şu an zindandaki en önemli gündem, tahliyesi gelen ama bırakılmayan arkadaşlardır. İnsan ne diyeceğini bilemiyor. Normalde yasa geriye işlemez ama hukuk mevtalaştırıldığı için milattan önceye kadar bile işletebilirler. Zaten TMK bizim cezalarımızı iki katına kadar artırmış, infazımız ise altıda bir oranında işletiliyor. Şimdi de cezamız bitmesine rağmen bırakmıyorlar. Bu haksızlığı ortadan kaldırmak için kıyameti koparmamız gerek. Ailelerimiz örgütlenip Adalet Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi önüne gidip, demokratik tepkilerini gösterebilirler. Böylece bu kanunun yeniden alınıp, düzeltilmesini talep edebilirler. Burada bu yüzden iki arkadaş tahliye edilmedi. Yakın gelecekte 3 arkadaş daha aynı duruma düşebilir.”
* * *
Trabzon-Beşikdüzü T Tipi Cezaevi’nde bulunan kadim mahpuslardan Nevzat Çapkın, bu yıl başından itibaren uygulanmaya başlanan Disiplin Kurulu kararıyla tahliyelerin 6+6 ay ertelenmesi yasasının kendilerine uygulanmaması gerektiğini düşünüyor. Ancak ve maalesef herkese uygulayabiliyorlar bu keyfi kararları. Pek çok insanın tahliyesini geciktiren bu uygulama sadece mağduriyetler yaratmakla kalmayacak; bir de ileriye dönük düşmanlıklara neden olacak. Çünkü uygulama tamamen keyfi kararlarla yapılıyor. Bu arada, bulundukları cezaevinde mahpusların hepsine kan tahlili yapılmış ve Nevzat Çapkın yetersiz beslenmeden kaynaklı olarak vitamin eksikliği çıkmış. Zaten tiroit bezleri de yeterince çalışmayan Nevzat Çapkın’ın ailesine yakın bir yere sevki çıksa -tedavisi için- çok iyi olacaktır.
* * *
Bolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan hasta mahpuslardan M. Zeki Eşin pandemi koşullarında tedavi yapılamıyor. Son dönemde (11 Şubat 2021’de) yapılan Hepatit-B tetkiklerinde iki değeri pozitif iken, iki değeri negatif çıktı. Tahliller sonrası 14 gün karantinada kalan M. Zeki Eşin’in zaten yüksek tansiyonu, prostat ve ülseri var. Yani hastalıkları aynen devam ederken, gereken tedavileri yeterince yapılamıyor.
* * *
Burhaniye T Tipi Cezaevi’nde bulunan Nedim Öztürk 2 Mayıs 2021 tarihli mektubunda şöyle diyor: “A. Osman Köse, yaklaşık 37 yılını tutsaklıkla geçiren bir abimiz. Şu an yürürken duvara tutunmak zorunda. Yılların işkence, açlık grevleri vb. nedeniyle çok ciddi sağlık sorunları var. Hapishanede kalma koşulu olmamasına rağmen halen tutulmakta. Avukat Aytaç Ünsal da yeniden tutuklandı. Şu an Edirne F Tipi’nde kalıyor. Onun da sağlık sorunları var. Dışarıda tedavi edilmesi gerekir. İlaçları verilmiyor. Halk Okulu dergisini alamıyoruz. Halk TV, Tele 1 izleme talebimiz kabul edilmiyor. Aşı olmak istedik. Yaşınız tutmuyor diye cevap verdiler.”
* * *
Bolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Mehmet Dersulu, “Hapishane idaresi tek zarfta iki kişinin mektup göndermesini yasakladı! Ortak bir arkadaşımıza selam veremeyeceğiz. Birlikte bir geçmiş olsun kartı, bir başsağlığı mesajı veya bir tebrik kartı yollayamayacağız” diyor.
* * *
En başından üç kişinin kalabileceği şekilde yapılan F Tipi cezaevlerindeki odalar, Tekirdağ 2 nolu F Tipi Cezaevi’nde 6 kişinin kalacağı şekilde düzenlenmiş. Bunun için ranzaları iki katlı yapmışlar. Her elbise dolabı iki kişi kullanıyor. Ama üç kişinin oturabileceği masada altı kişinin yemek yemesi, altı kişinin tabak ve bardaklarının yıkanması sorun. En başta da odadaki hava, altı kişi için yetersizdir.