Hüseyin Deniz
Doların 18,50’den 12,50’ye düşürülmesinin üzerinden 10 gün geçti. Dolar düştü düşmesine de ya sonrası? Bilinmezlik ve belirsizlik… Bu da, döviz kuruna dayalı fahiş fiyatlarda da dövizdeki düşüşe paralel aşağı çekme beklentisinden kaynaklı.
Dün pazara uğradım; Salı pazarına… Fiyatlarda bırakın aşağı çekmeyi bir yükseliş söz konusu. Dereotu, roka demeti 3 liraya yükselmiş. 5 liraya kilosunu aldığımız ıspanak en az 6 lira. Patatesin kilosu 5-6 liradan aşağı değil.
Pazarcıya hani fiyatlar inecek idi dedim; Kim dedi ki? ‘Gübrenin, benzinin kaç kuruş olduğundan haberin var mı’ diyerek agresif bir yanıtla ikinci bir cümleyi kurmayı doğrudan kesip attı.
Pazardan çıkınca büyük bir AVM’ye gittim, geçerken yol üstünde Shell ve Opet’e baktım. Benzin fiyatı 11.66 lira. Oysa dolar her yükseldiğinde hemen tabelalarda fiyatlar artışa geçiyordu. Ağustos sonunda bir litre benzin 7.60 lira idi. Hani fahiş fiyatlara aman verilmeyecekti?
Peki diğerleri, telefon alım satımı ve tamiriyle uğraşan bir tanıdığa uğradım. “Gözün aydın dolar düştü artık mal alma sıkıntısı yaşamayacaksın” dedim. Güldü. “Dolar 13, 16, 18 lira iken aldığım malları nasıl ucuza satabilirim ki?” yanıtını verdi.
Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) Genel Başkan Yardımcısı Ali Kaya, market raflarındaki ürünlerde ilk aşamada yüzde 20-30 indirim olduğunu belirterek, “Bir ay sonra fiyatların yüzde 40 aşağı ineceğini de iddia ediyorum” demiş.
Ulusal Süt Konseyi Başkanı Harun Çallı ise öyle demiyor. Dolar kuru 12 TL iken üreticilerle anlaşıldığını belirten Çallı, sütte şu anda indirim yapmanın imkansız olduğunu söylüyor.
Dahası da var: Kilosu 6.5 lira olan bir kutu küp şekerin fiyatı 12 liraya çıkmış, iki katı artış var. Hani özelleştirildi ya… Piyasada şeker yok. Bırakın düşürmeyi arttırmasalar bari. O da yok. Daha indirime geçmeden özel çay şirketleri çay fiyatını yüzde 15 artırma kararı aldı. Bir yıl içinde yüzde 35 zam.
Yüzde 20-30 yapsa ne olacak ki? Bu da mağazalardaki yüzde 50-60 indirime benziyor. Önce arttır sonra düşür oyunu…
Daha önemli bir durum, bilinmezlik ve belirsizlik fiyat artışlarını körüklüyor. Bu yüzden kimse geleceğe dönük bir karar alamıyor. Her yer böyle. AFP de kitap fiyatlarının aşırı seviyede artmasına mercek tutmuş. Bunu ‘Türkiye’deki ekonomik krizin öngörülemezliğine’ örnek olarak göstermiş. Belirsizlikten birçok şirket daralmaya gitti. Doğuş da çip meselesinden de kaynaklı otomotivde işten çıkarmaya gidecek. Bu gruba ait “n11.com”un hisselerinin bir kısmı “Getir”e satılacak.
Bütün bunlar yaşanırken, Merkez Bankası 2022’ye ilişkin para ve kur politikasının yol haritasını açıkladı. Orta vadeli enflasyon hedefi yüzde 5 olarak korunmuş. Böyle bir hedefi olabilir. Ancak bunların hiçbirisinin tutturulamadığını mevcut enflasyon ve dolar kurunun geldiği noktadan biliyoruz. Sonuçta davul MB’nin boynunda olsa da tokmak Cumhurbaşkanı’nın elinde.