Son dönemde sıkça yaşanan işçi eylemleri üzerine açıklama yapan İYİ-SEN Örgütlenme Sekreteri Kadir Kurt, işçilerin ayak seslerinin duyulmaya başladığını belirterek, tüm sendikaları birlikte hareket etmeye çağırdı.
İnşaat iş kolu, çalışma yaşamında en fazla sorunların yaşandığı sektörlerin başında geliyor. İş cinayetlerinin en fazla yaşandığı ve kayıtdışılılıkta başı çeken bu sektörde işçiler, yoğun zorluklar ile karşı karşıya kalıyor. Bu sorunlara itiraz ettiklerinde ya kapı dışarı ediliyorlar ya da 3.Havalimanı grevinde olduğu gibi soluğu cezaevinde alıyorlar. Çalışma yaşamındaki sıkıntılar ve Havalimanı işçilerin maruz kaldığı baskıyı İnşaat ve Yapı İşçileri Sendikası (İYİ-SEN) Örgütlenme Sekreteri Kadir Kurt, Mezopotamya Ajansı’ndan Melike Ceylan’a değerlendirdi.
‘Bizi bölerek topyekun saldırıyorlar’
Kapitalizm ve kapitalizme sahip çıkan iktidarların işçi sınıfının mücadelesini yok etmeye çalıştığına dikkat çeken Kurt, küçük üretim alanları oluşturularak işçilerin birbirinden yalıtılmaya çalışıldığını dile getirdi. Kurt, “Bizi iş kollarımıza göre bölerek topyekûn saldırıyorlar. Örneğin inşaat işçilerinin sorunları metal işçilerin sorunlarından genel olarak farklı değil. Ama inşaat işçileri ile metal işçileri aynı sendikaya üye olamıyor. Bununla birlikte zaten bölünmüş olan işçi sınıfı taşeronluk sistemiyle kendi içinde de yeniden bölünmüş oluyor. Elektrik işini başka bir taşeron, kalıp işlerini ise başka bir taşeron alıyor mesela. Sürekli parçalanmış işçiler doğuyor ortaya. O taşeronun aldığı iş bitince o inşaat işçisini de bir daha göremiyoruz. Bu da örgütlenmek için çok büyük bir dezavantaj oluşturuyor” diye belirtti.
İşçilerin emeği üzerinden geçinen simsarlar
Ana firmadan gelen paranın taşeronlar ve işçi simsarlarından kesile kesile işçiye ulaştığını vurgulayan Kurt, “Arada hiç emeği olmadan eriyen bir para var. İşçi simsarı işçi ayarlıyor ve çekiyor gidiyor. Simsarlar çekiç vuran, mala yapan inşaat işçisinin emeği üzerinden geçiniyor. Herhangi bir iş cinayeti yaşandığında da ana firma sorumluluğu taşerona atıyor. Taşeron hem muhatapsızlık getiriyor hem de işçinin emeğini gasp ediyor” diye konuştu.
‘İşçilerin ayak sesleri duyluyor’
Bütün bu “emek gaspları” karşısında işçilerin sesinin artık duyulmaya başladığını belirten Kurt, şöyle devam etti: “İşçilerin ayak sesleri duyuluyor. Flormar’da, Cargill’de, 3. Havalimanı’nda işçiler hak talep ediyor. Bunun devamı gelecektir. İşçileri sokağa çıkması insani taleplerdir. Ne kadar bastırmaya çalışırlarsa çalışsınlar yeniden sesini çıkaracaktır.”
‘Havalimanı işçileri vazgeçmeyecek’
3. Havalimanı işçilerinin demokratik haklarını kullanarak bir eylem başlattıklarını vurgulayan Kurt, işçilerin kendi el yazılarıyla dile getirdiği talep listesinin genel anlamda inşaat işçisinin durumunu anlatmaya yettiğini ifade etti. İşçilerin talepleri karşılanmadığı sürece yapılan eylemlerin yaygınlaşacağını düşünen Kurt, “3. Havalimanı’nda gözaltı ve tutuklamalarla korku ortamı yarattılar. Fakat geçtiğimiz günlerde işçiler yeniden eylem yaptı. 3 kişi daha gözaltına alındı ve tutuklandı” hatırlatmasında bulundu. Bütün baskılara rağmen işçilerin taleplerinden vazgeçmediklerini sözlerine ekleyen Kurt, işçilerin direnişiyle, “Biz bu taleplerden vazgeçmedik. 27 kişiyi tutukladınız. Yine de insanca yaşam talebimizden vazgeçmeyiz” mesajını verdiğini belirtti.
‘Bürokrasi bataklığına batmış sendika anlayışından kurtulmak lazım’
İşçilerin haklarını korumak için tüm sendikaların birlikte hareket etmesi gerektiğinin altını çizen Kurt, sözlerini şöyle tamamladı: “İşçilere yabancılaşan, bürokrasi bataklığına batmış sendika anlayışından kurtularak işçilerin sorunlarını nasıl çözümleyebileceğini bilen bir enerji oluşturmak gerekiyor. Nasıl ki patronlar bir arada hareket ediyorsa tüm sendikalar birlikte hareket etmelidir. İşçiye ‘Sendikaya üye olsam bu düzeni ne kadar değiştirebiliriz’ bunu anlatmak gerekiyor.” Herkesi işçilerin insani taleplerinin yanında olmaya çağıran Kurt, “Onların seslerine bir çığlık olmalıyız” dedi.