Türkiye “Gazetesi” yazarı Prof. Dr. Ramazan Ayvallı adında bir zat “iyi insan nasıl olmalı?” başlıklı bir yazı yazmış. Özet olarak “Müslüman ve Sünni mezhebine bağlı değilseniz iyi insan olamazsınız” diyor. Gelen tepkiler üzerine ikinci yazıyla “Hanefî, Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerinde tedvîn edilmiş olan mukaddes dînimiz” diyerek güya bir düzeltme yaptı. Fikrini “Müslümanlar inançları gereği iyilik ve doğruluğa önem vermeli” şeklinde ifade etmeyip, kasıtlı olarak, belirtilen mezheplerin dışında kalan bütün insanların kötü olduğunu söylüyor. Amin Maalouf’un “İnsanlar bir dinleri olduğu için ahlaka ihtiyacı kalmamış gibi davranıyorlar” sözüyle eleştirdiği şeyi Ramazan Ayvallı pratiğe geçiriyor bu yazısıyla. Profesör unvanı verilmiş (nasıl verildiği başka bir yazının konusu) bu şahıs her tarafta yolsuzluk, hırsızlık, kayırmacılık, işkence varken dindar insanların olan bitene tepki vermesi gerektiği çağrısında bulunmuyor. Siyasal iktidarın izin verdiği sınırlar içinde suya sabuna dokunmayan masallar anlatmayı tercih ediyor. Mevcut kötülüklere karşı mücadele etmek bir yana kötülüklere taraf olan R. Ayvallı; bir Alevi, Hristiyan, Yahudi, Budist, ateistin doğal olarak kötü olduğunu ima ederek toplumsal barış ortamını dinamitlemekten çekinmiyor.
Bu satırları yazdığı Türkiye gazetesi İhlas Holding bünyesinde faaliyet yürütüyor. İhlas Holding 2001 yılında patlak veren banka hortumlama olayının birinci derecede sanıklarından birisi. İhlaszede Platformunun açıklamasına göre; İhlas Finans Kurumu A.Ş.’nin yaklaşık 200 bin kişiden bir milyar dolar parayı, mevzuata aykırı olarak İhlas Holding A.Ş. ve paravan şirketlerine aktarmış olduğu, BDDK tarafından tespit edildi. Grubun çıkar amaçlı suç örgütü kurmak suçunu işledikleri de tespit edildi ve A.Mücahit Ören, Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından mahkûm edildi. Sonrasında ceza Yargıtay tarafından onandı. Hortumlama olayı ortaya çıktığı anda İhlas Holding’in 222 bin 298 mudiye, 676 milyon dolar ve 245 milyon euro borcu olduğunu açıklandı. Havuz medyası paralarını almak için mücadele eden İhlaszedeleri “Fetöcü” olmakla suçladı. Nitelikli dolandırıcılıktan ceza alan M.Ören geçen yıl Saray’da ağırlandı. Onca inançlı insanın dini duygularını sömürerek paraya çevirenler muhafaza-kâr ve muteber şahsiyetler kabul edilerek utanmazca aramızda dolaşmaya devam ediyor. Hakkını arayan insanlarsa “Fetöcü” damgasını çoktan yedi bile. Ramazan Ayvallı binlerce insanın verilmeyen hakkının üzerinde oturarak kendi mezhebinden olmayanları aşağılıyor. IŞİD, selefi cihatçı çetelerinin dünyayı kana bulamaları, çok dindar geçinen bölge devletlerinin eşitlik-özgürlük-kardeşlik adına hiçbir çabalarının olmaması, devlet ihaleleri ve savaşlarla semiren savaş ağlarının oluşturduğu ekonomik sömürüden bahsetmeyerek “iyi” olunabileceğini zannediyor.
Bu zat, yazısında “Her türlü sınıf ve imtiyaz farkını reddederek, sultânla çobanı, İslâm kardeşliği şuûru içinde eritmek” şeklinde faşist Mussolini’den aşırma bir argüman öne sürmüş. Sultanlığın, zenginin, sınıf farklılıklarının en üst seviyede olduğu ortamda “din kardeşiyiz, sınıfsız, kaynaşmış zümreyiz” sözü sömürünün üzerine örtülmüş yeşil bir şaldır. Sınıfların varlığını inkâr etmek değil, sınıfların ortadan kalkması için mücadele etmek esas olandır. “Çocuklarım aç” diyerek kendini yakana, “Kürdüm, eşit haklar istiyorum” diyene, “Kadınım, cinsiyet eşitliği istiyorum” diyene, “devlet tek bir inanca hizmet etmesin” diyene “hepimiz din kardeşiyiz” cevabını verdiğinizde dindar değil, inkârcı ve egemen sınıfın-ulusun-cinsiyetin sözcüsü olursunuz. Ezen sınıfın-ulusun-cinsiyetin sözcüsü olmak her türlü kötülüğün merkezinde oturmak anlamına gelir. “Hak” diyenin haksızlık edenden yana olması, ezilenin sırtına inen sopayı tutan eli savunması ibadetle temize çekilecek bir kötülük değildir.
Eyyy Ramazan Ayvallı; profesör unvanı almak nasıl ki seni bilge bir insan yapmadıysa, herhangi bir dine ve mezhebe tabi olman seni iyi insan yapmaz. İnsan olmadan “İslamcı” olabilirsin, insanın en temel haklarını savunmadan akademik unvan alabilirsin, vicdanın olmadan yüce gönüllük taslayabilirsin ama bu saydıklarım olmadan ne olursan ol iyi bir insan olmazsın.
İyi olmak istiyorsan:
o Kendine yapılmasını istemediğin şeyi bir başkasına yapıldığında susmayacaksın.
o Kendi dinin, mezhebin dışındaki inançlara saygısızlık etmeyeceksin.
o Erkek ile kadının tam eşit haklara sahip olduğunu kabul edeceksin.
o İşçiden, emekçiden yana olacaksın.
o Kürtlerin ve bütün ezilen halkların taleplerine kulaklarını kapatmayacaksın.
o Eşitlik, özgürlük, adalet için mücadele edeceksin.
Bu saydıklarımdan uzaksan eğer, bırak iyi insan olmayı, insan bile olamazsın. Bilmem anlatabildim mi?