Siyasetin niyeti gerçeklerle nedenleri arasında varlığını korur. Bunun üzerine kondurulan kelimeler, vaatler ise yaşanmakta olanların üzerine boş bir umut örtüsü örtmekten öteye geçemez…
Yeniden başlamak, hızlıca vakit geçirmeden gereken değişiklikleri yapmaktan, eylemekten geçer. Umut ve güven o zaman büyür. Öncesinde yapılan yanlışlar itiraf edilip özeleştirisi de verildiğinde, eylenenlerin üzerinde “yeni” yaşama geçebilir. Bu durum hayal gibi gelse de hiç uzakta değildir aslında. Siyaset, hemen/şimdi yapabilme gücündedir. Nasıl yapılabileceği de bir o kadar açıktır. Halklar, demokratik kitle örgütleri yıllardır artarak yükselen sesleri/sözleri ile bunun yöntemini haykırmaktadır.
Bu toprakların her köşesinden sesler yükseliyor. İktidar ve uzantısı olan tüm yetkililer tarafından duyuluyor mu? Talepler, itirazlar, uyarılar; işsizliğin, yoksulluğun, yıkımların, yok oluşların üzerinde tek sese dönüşüyor, her geçen dakika çöküş derinleşiyor. Olmuyor, söz düelloları ile baskı ve tehdit ile bu ülke yönetilemiyor. Dile kolay 18 yıl, o gün doğanlar bugün kendi kararlarını alabilecek gençler oldular. İktidar hala büyüyüp olgunlaşamadı. Halklara dönük yüzleri ile hala “yeni”yi vaad ediyorlar. Kendilerine ve sermayeye dönük yüzleri ise kararlılığı koruyor. Yaptıklarına tam hız devam, hatta kendi deyimleriyle ivmelenerek yani artan hızlarda devam edecekler.
Ki öyle de oluyor. Yaşam ve yaşam alanları üzerinden sermaye ile sürdürmekte oldukları planlarında/stratejilerinde son derece kararlılar. Yapacaklarını ivmelendirerek uyguluyorlar. Ekoloji – Politik açısından bugüne bakıldığında hatta “yeni”nin/ “reform”un söze döküldüğü dünden bugüne zamanı iyice yaşadığımız ana yaklaştırdığımızda, kararlılığı görmemek mümkün değil.
Sözlerin birkaç gün sonrasında Sinop Nükleer Santrali’nin izni verildi. Karar ÇŞB tarafından ÇED olumlu olarak ilan edildi. Yaşamı sadece bugünü ve çevre çeperini değil, geleceği radyoaktivite ışınımı ile bulutlarla da taşınabileceği, gidebileceği yüzlerce binlerce km mesafedeki yaşayanları yok edebilecek etkiye sahip bu üretim önden onay aldı. Üstelik ortada işi yapacak şirket yokken. Bildiğiniz gibi göstermelik de olsa ÇED süreci işi yapacak şirket tarafından başvuru ile başlıyor. Şirket yapacağı işi ve etkilerini nasıl kontrol altına alacağını belirtir bir raporu başvuru ile birlikte bakanlığa sunuyor. Bakanlık yetkilileri bilgileri ve yetkilerini kullanarak incelemelerini tamamlıyor ve şirketin başvurusu hakkında olumlu/olumsuz kararını veriyor. Şirketin belirttiği işin belirtilen yerde yapılmasını onaylıyor ya da reddediyor. ÇED süreçlerinin gerçekte nasıl işlediğini hepimiz biliyoruz, yüzlerce usulsüzlüğe tanık da olduk ama Sinop kararı “yeni dönemde” vaat edilenleri çok net gösteriyor. Hatırlarsanız yeni Ekonomi Bakanı “yeni dönemin” stratejilerini aktarırken – yatırım ortamının yerli ve uluslararası girişimciler için iyileştirileceğini üç makro hedeften biri olarak saymıştı. Buyurun; pazar tezgahın da ÇED olumlu kararı verilmiş hazır bir yatırım var. Üstelik nükleer santral yatırımı. Şirket, başvuruymuş, işi nasıl yapacağını raporlamakmış, göstermelik halk toplantıları ile zaman kaybetmekmiş, tüm bunları yaşamaktan hiç zaman kaybetmeden uğraşmadan gidip başlayacak.
Reformun yaşama geçirilme hızına karşı söz bulmak çok zor. Cumhurbaşkanının AB zirvesinde “geleceğimizi Avrupa ile birlikte kurmayı tasavvur ediyoruz” sözü, bu ivmelenen uygulamaları güçlendirecek gibi duruyor. Avrupa da pek çok ülkenin kapatma kararı aldığı nükleer santraller ülkemizde tezgah üzerinde yatırımcısını bekliyor. Bu konuda başka hazırlıklar da tamamlanmış durumda. ÇED yönetmeliğine radyoaktif atıkların bertaraf işi yerleştirildi. İnşaat sırasında zemin çökmesi nedeniyle şimdiden santral binasının çatlamasına rağmen Mersin Nükleer Santrali’ne işletme ruhsatı verilmek üzere. Sinop Nükleer Santrali’nin var olacağı da bunlara eklenince radyoaktif atık alımı için hazır ve nazırız. Tüm doğal olayları ÇŞB’na teslim etmiş kullanıma, gömüye hazır hale getirmiş durumdayız. Hızımızı alamadık yıllardır yakma tesisi olarak yetkilendirdiğimiz çimento fabrikalarına entegre katı atık tesisleri içinde fiili olarak var olan çöpten enerji elde edilmesi adı altındaki yakma tesisleri parlamentoda tartışılmakta olan Elektrik Piyasası Kanunu’nda yapılacak değişikliklerle “yasal”laştırma telaşındalar.
Geleceğimizi Avrupa ile kurmaya hazırız, ne hız ama…..