Geçtiğimiz günlerde siyasal alanda yaşadıklarımız, son yıllarda rejim açısından birikmiş sorunların, iktidar bloku içinde yaşanmakta olan çatışmaların dışavurumuydu. Uzun süredir Cumhur İttifakı karşısında rejimi restore etmek isteyen çeşitli siyasal yapıların, Millet İttifakı şemsiyesi altında bir araya gelmeleri ve topluma seçenek yaratma çabaları Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmalarıyla büyük bir sarsıntı yaşadı.
Cumhur İttifakı blokunun hangi şartlarda mayalandığını ve hangi siyasi hedefler etrafında oluşturulduğunu biliyoruz. İktidar blokunun temel stratejisi, HDP ile ortaya çıkan sistem karşısındaki birleşik mücadeleyi geriletmek, siyasi operasyonlarla sönümlendirmek ve nihayetinde içinde Kürtlerin başat olduğu bir toplumsal dönüşüme engel olmak.
2015 Haziran seçimlerinde çıkan sonuç, devletin derin mahfillerinde şok etkisi yaratmıştı. Fabrika ayarlarına dönmek ve AKP’yi hizaya sokmak şarttı. O günlerde pimi çekilen süreç aslında 15 Temmuz ile birlikte olgunlaştırıldı. Askeri darbe girişimi siyasi sivil bir darbenin öncülü olmuştu. 15 Temmuz’u takip eden günlerde esas darbe bu ülkenin demokratik birleşik mücadelesine ve genel olarak demokrasi güçlerine yapılmış oldu.
O gün bugündür ülke adeta büyük bir karanlığın içine sürüklendi. Kürt meselesinde geçmişi aratacak büyük kıyım ve siyasi operasyon gerçekleştirilirken, toplum bir bütün olarak baskı ve terörle sindirildi. Düşünmek, itiraz etmek, muhalefet etmek kriminalize edilerek büyük bir korku imparatorluğu kuruldu.
Tek adam rejimi ile inşa edilmeye çalışılan, toplumda ne kadar çoğulcu, eşitlikçi, özgürlükçü kazanımlar varsa yok edilmeye çalışıldı. Ancak özellikle HDP etrafında yan yana gelmiş toplumsal muhalefet inşa edilmeye çalışılan bu rejimin en büyük korkusu ve tehlikesi oldu. 2019 yerel seçimlerinde ortaya konulan siyaset iktidar blokunun sinir sistemini bozarak agresifleşmesine ve fütursuzlaşmasına neden oldu.
2023 seçimlerinde böylesi bir sonuçla karşılaşmak istemeyenler, iktidar bloku karşısında rejimi onarmak, toplumda yeniden güven sağlamak isteyen sistem içi muhalefete de müdahale ederek çeşitli manipülasyonlar gerçekleştirmektedir. Bunun en son örneğini geçtiğimiz günlerde yaşadık. Millet İttifakı içinde yaşanan dalgalanma iktidar bloku içinde yaşananlardan bağımsız değil.
Bu müdahaleci güçlerin esas sorunu HDP’nin önünü kesmek, siyaset alanında demokrasi güçlerinin alan genişletmesini engellemektir. Cumhuriyet’in yüzüncü yılında, artık eskisi gibi sürdürülemeyeceği belli olan sistemi, revize etmek, toplum nezdinde güven sağlamak, rejimi korumak isteyen güçlerin temel ortak noktaları. Yüzüncü yılda Cumhuriyet’i demokrasi ile buluşturmak isteyen HDP ise yeniden inşa sürecinin başat aktörü durumundadır.
Yeni bir dünya arayışının bölgemizdeki sancıları kendisini Ortadoğu coğrafyasında göstermektedir. Türkiye’nin yönetici güçleri açısından bununla yüzleşmek zorunlu iken, esas mesele yine Kürtlerin bu coğrafyadaki konumları ve etkin pozisyonlarıdır. Daha da önemlisi Türkiye’nin demokrasi ile buluşması sürecinde Kürt siyaseti ile demokratik, sol, sosyalist güçlerin stratejik ortaklığı ve genişleme potansiyeli bu güçler açısından en önemli problemdir.
HDP bu sürecin tam orta yerinde durmaktadır. Cumhur İttifakı açısından da Millet İttifakı içinde HDP ve HDP’nin siyasal gücü, iç çatlaklara ve sarsıntılara neden olmaktadır. Ancak korkunun ecele faydası yok. HDP temel stratejisini güncel siyasetin ihtiyaçlarıyla buluşturabildiği sürece müdahalelerini doğru yapabildiği ölçüde su akacak ve yolunu bulacaktır.
Dolayısıyla 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak olan seçimler sadece bir seçimden ibaret değildir. Seçimden daha fazlasıdır. İktidar blokuna ve Millet İttifakı’na müdahale eden ve belirleyici olmaya çalışan güçlerin sanıldığı kadar güçlü olmadıkları ve belki de tarihinin en güçsüz zamanında olduklarını görmek gerekiyor.
Bu güçlerin güçsüzlüğünün tek ve yegâne ilacı var oda toplumsal demokratik muhalefetin parçalı hali ve ortak bir akıldan yoksun olmalarıdır. HDP ile stratejik ya da ittifak zemininde sırıtan tutumların doğuracağı sonuçlardır. Egemen blokun elini güçlendirecek bu hamlelerin sol ve sosyalizm adına ideolojik kılıflarla takdim edilmesi ise geçmişte tanıdık aşina olduğumuz sekterliklerdir.
Hepimizin kendi gerçeğimizle yüzleşirken, dünyadaki kapitalist sistemin yeni yönelimlerini ve bunun karşısında coğrafyamızdaki otoriter rejimlerin sarsıntıları ile yüzleşmemiz gerekiyor. Benmerkezci politik pozisyonları değil, bizmerkezli stratejik hamleleri güçlendirmemiz önemli.
2023 seçimleri tarihsel bir yerde durmaktadır ve bu tarihsel sınavı geçebilirsek başka bir tarihi dönüşüme hep birlikte imza atabiliriz.