Gruplar halinde geldiler, el ele kol kola omuz omuza. Tıpkı şarkıdaki gibi. Herkesin heybesinde acıları, yaşanmışlıkları vardı. Ortak nokta mağduriyetleriydi. Ama bu ağır yük tökezletmedi hiçbirini, aksine kamçılamıştı yürüyüşçüleri. İşçiler baretleriyle, barış anneleri beyaz leçekleriyle, kadınlar renkleriyle, gençler coşkularıyla doldurdu salonu. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın 24 Eylül randevusu bu topraklar kadar renkli, yüzlerce yıllık mücadele geçmişi kadar zengin bir buluşmaya dönüştü.
Bir kadın belirdi toplanan kalabalıklar arasında. 30’lu yaşlarında, uzun boylu, renkli gözlü, bakımlı ama meraklı ama yabancı bir edayla süzdü etrafını. Bakındı bir süre, ellerini göğsünde kavuşturdu, kalabalığın içine girdikçe ve ortama alıştıkça kaygısı dağıldı, yüzüne bir huzur yerleşti. Kendi kalabalığını içinde taşıyor, içindeki kitleye gördüklerini anlatıyor gibiydi. Sonra Haliç’e bakan merdivenlere oturdu, merakı bir süre sonra hayranlığa dönüştü, grupları gülen gözlerle süzmeye başladı, atılan sloganlara tempo tutarak eşlik etti. Belki slogan atmayı beceremiyordu ya da kendi içindeki kitleleri coşturuyordu. Durdukça ortama ısındı, kendini buluşmanın ritmine bıraktı. Bir süre sonra salona grup halinde gelen ve davudi sesleriyle slogan atan işçileri alkışladı, acılı Kürt anneleri geçince ayağa kalktı büyük bir hürmetle. Sonra tekrar oturdu, çantasından bir tütün kesesi çıkardı, tütünü aldı acemi bir şekilde tütün kağıdının içine yerleştirdi, kağıda yerleştirdiğinden daha fazlasını yere döktü. O parmaklar tütün sarmaya yabancıydı.
Yanına iliştim “güzel sarıyorsunuz” dedim takılarak, “beceremiyorum” dedi ikiletmeden ve gözlerini parmaklarının arasındaki tütünden ayırmadan öteki eliyle tütün kesesini uzattı. İki dal sigara sardım, bir bir paylaştık. Büyük bir yükten kurtulmuş gibi derin bir nefes aldı, teşekkür etti. “Aslında sarılı alıyorum ama bulamadım bugün, o yüzden tütünle çıkıp gelmek zorunda kaldım” dedi ve gülerek, “Eskiden kaçak çay, kaçak sigara dediklerinde aklıma garip insanlar, fazlasıyla illegal mevzular geliyordu, şimdi ben de kaçak sigara içiyorum” diye sürdürdü. Hikayesini anlattı uzun uzun. İlk kez bu buluşmalara katılıyordu, örgütsüzdü ama “duyarlılıkları” vardı, ülkede yaşananlar kafasını fazlasıyla karıştırmıştı. Buluşmayı da sosyal medyada görmüş ve merak etmişti, ön yargısız ve az biraz kaygıyla kendisini salonda bulmuştu. Orta halli bir beyaz yakalı sayılırdı. Kaçakla ilk imtihanı sigaraydı, müesses nizamın “kayıp kaçaklarıyla” buluşmaya da “bir şeylerin yolunda gitmediğine dair” düşüncesi sebep olmuştu. Ailece CHP’ye yakınlardı ama ülke için “başka bir alternatife” ihtiyaç olduğuna uzun süredir kanaat getirmişti. İsmini sormadım, ismimi sormadı. Hoş geldin dedim, “asıl siz hoş geldiniz hayatımıza” dedi ittifak buluşmasını kast ederek ve beni eylemci sanarak. Tam kalkacakken “gördüğün gibi slogan da atamıyorum” dedi muzipçe ve yine aynı gülümsemeyle devam etti: “Bu iktidar beni kaçak sigaraya alıştırdı, sanırım devrimciliğe de alıştıracak.”
24 Eylül’deki buluşma ile Emek ve Özgürlük İttifakı büyük bir iddiayla ve coşkuyla yola çıktı. Anlattığım örnekte de görüldüğü gibi ilgi duyanlar, kulak kabartanlar az değil. Bu da şimdiye kadar örgütlerin kendi cephesinde yürüttüğü mücadelelerin ve yarattıkları deneyimlerin kazanımı. İttifak yol aldıkça bu yolculukta kalabalıklaşacak, çoğalacak ve geleceğe emin adımlarla yürüyecek. İttifak Türkiye siyasetinde önemli değişimler yaratacak. Kilit konumda olması Türkiye’nin siyasi geleceğinde belirleyici etkide bulunması bir yana, Emek ve Özgürlük İttifakı egemen siyasetin dilinde de tutumunda da değişimler yaratacak. Tıpkı HDP’nin Türkiye siyasetinde yarattığı etki gibi. HDP ile birlikte kadının siyaseti etki alanı geliştikçe düzen partileri bile istemeyerek de olsa kadın varlığına önem vermeye başladılar. HDP’nin çok kültürlü yapısı, farklılıklara önem veren siyaseti örneğin CHP gibi partilerin kerhen de olsa toplumun kimi öteki kesimlerine siyasi temsil alanı tanımasını beraberinde getirdi. Emek ve Özgürlük İttifakı ile birlikte bu etki alanı daha genişleyecek.
İttifakın başarılı olup olmayacağı tartışılsa da yola çıkmış olması bile büyük bir başarı. Salonda tanık olduğum coşku, heyecan ve geleceği kurmaya yönelik gösterilen kararlılık, ittifakla ilgili handikaplar olsa bile “birlikte yürümenin zorluğuna” ilişkin kurulan ezberlerin bozulması açısından önemli bir psikolojik bariyerin aşıldığını gösteriyor. Bir diğer önemli sorun ve tartışma başlığı ise özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Emek ve Özgürlük İttifakının tercihini nasıl kullanacağına ilişkin. Emek ve Özgürlük İttifakı bir hayır kurumu, diğer siyasetleri destek olmak için yola çıkmadı, aksine siyasette etkili bir değişim yaratmak ve geleceği inşa etmek için yola çıktı. İlla bir kesimin bir kesimi desteklemesi gerekiyorsa, Türkiye’nin geleceğini düşünen bütün siyasal güçlerin Türkiye’nin tek kurtuluş reçetesi olan Emek ve Özgürlük İttifakı’nı desteklemekten başka bir çıkar yolu yok.