Hükümetin açıkladığı buğday ve arpa alım taban fiyatının, 2019’da yurtdışında ithal edilen buğday ve arpa fiyatının çok altında kaldığı ortaya çıktı. Tarım örgütlerine göre hükümetin açıkladığı buğday taban alım fiyatı, üreticinin maliyetini dahi karşılamaktan uzak. Üreticiler, “Maliyetler düşürülmedikçe çiftçi desteklenmedikçe bu fiyatlarla üretime devam etmesi mümkün değildir” dedi Çiftçilerin merakla beklediği buğday ve arpa taban fiyatları önceki gün açıklandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin 75. Genel Kurulu’nda yaptığı açıklamaya göre sert ekmeklik buğdayın fiyatı bin 350 TL’den, arpa ise bin 100 TL’den alınacak. Açıklanan rakamlar üreticileri tatmin etmedi. Buğdayda yüzde 29, Arpa’da yüzde 33’lük artış enflasyon rakamının üzerinde gözükse de üreticiler tarımdaki girdi maliyetlerinin yüzde 50’den aşağı olmadığını belirterek, artışı yetersiz buluyor.
Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, 2019 buğday ve arpa alım fiyatlarını gazetemize değerlendirdi. Ortalama yüzde 30’luk artışın iyi bir rakam gibi gözükse de ithal edilen buğday ve arpadaki fiyatla karşılaştırıldığında hiç de öyle olmadığının görüleceğine vurgu yaptı.
Buğdayda % 53 Arpada % 71 artış
ZMO İstanbul İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, gazetemiz için TL bazında bu yılki ithalat rakamlarını geçen yılın aynı dönemi ile karşılaştırdı. Buna göre, geçen yıl 97 Kg/Kuruşa alınan makarnalık buğday bu yıl 1.48 Kg/TL’den, 70 kg/kuruştan alınan buğday ürünleri ise 1.36 Kg/TL’den ithal edildi. Makarnalık buğdayda TL bazında artış yüzde 53, diğer buğday türlerinde yüzde 100’e yakın. Bu rakamlara dikkat çeken ZMO Başkanı Ahmet Atalık, “Bu yılki en iyi kalite buğday ürünleri için açıklanan 1.35 kg/TL ve 1.40 kg/TL alım fiyatları, şu anki ithalat fiyatının altında kalıyor” dedi. Atalığa göre arpada durum daha da vahim. Geçen yılın ilk üç ayında bir kg. arpayı 84 kruşa, bu yıl 1.44 kuruşa ithal ediliyor. Artış yüzde 71. Özetle arpa alım fiyatı olarak belirlenen 1.10 kg/TL fiyat, ithalat fiyatının altında bir rakam.
Hububat üreticileri: Bin 800 TL olmalı
Hububat Üreticileri Sendikası Genel Başkanı Abdullah Aysu da “Hububatın bu üretim sezonundaki fiyatını Cumhurbaşkanı duyurdu. Fiyatlar enflasyonun üzerinde, fakat maliyetlerin altında kaldı. Hububat üreticisi çiftçiler 1.7 milyon hektar araziyi ekemiyor. Vazgeçti. Bu yüzden gıdada ithalata bağımlılık devam ediyor. Bunun temel nedeni; dışa bağımlı olan üretim girdilerinin sürekli artmasıdır. Hububat üretim sürecinde bu sezon belirttiğimiz nedenlerden dolayı maliyet yüzde 50 arttı. Hububat Üreticileri Sendikası olarak, üreticilerin mağdur olmaması ve üretime devam edebilmesi için ürün fiyatları; maliyet+yüzde 25 kazanç+insanca yaşam payı eklenerek hesaplanmalıdır.
Sert Ekmeklik Buğday alım fiyatı bin 800 TL/ton,
Makarnalık buğday alım fiyatı 2019 yılında 2 bin 500 TL/ton,
Arpa alım fiyatı bin 390 TL/ton olmalı!” dedi.
Hububatta dışa bağımlılık artıyor
ZMO Başkanı Ahmet Atalık, izlenen politikanın yol açtığı tabloya işaret ederek, “Bu politikalar sonucu hem buğday hem de arpada ithalata bağımlı hale geldik. Çifçinin ekim yaptığı eylül-ekim aylarında 2018 döviz artışı en yüksek düzeye ulaşmıştı. Gübre, mazot ve ilaç gibi temel girdi maliyetlerindeki fiyat artışı yüzde 100’ün üzerine çıkmıştı. Yani çifçinin en çok ihtiyaç duyduğ dönemde, fiyattan dolayı gübre ve mazota ulaşamadı. Birçoğu gübre kullanamadı. Tarım ilacına ulaşmakta hala zorluk çekiyorlar. Bu da üretim açısından oldukça olumsuz bir gelişme. Dolayısyla gerek buğday ve arpada ortalama yüzde 30’luk artış iyi gibi gözükse de girdi fiyatlarının ve enflasyonun da ithalata ödenen fiyatın da çok altında açıklanmış bir fiyattır.
Çifçiye imkan sağlanmalı
Öncelikle yapılması gereken, çoğu dışardan gelen ve fiyatları dövize bağlı olan mazot, gübre ve ilaç gibi temel girdilere çifçinin makul fiyatlarla ulaşabilemesinin acil olduğunu vurguladı. Ayrıca verilen fiyatların da direkt çifçinin eline geçecek fiyat olmadığı uyarısında bulunan ZMO İstanbul Şube Başkanı Atalık, örnek olarak fiyat artışı nedeniyle kamoyunun gündeminde bulunan soğan üretimi üzerinden verdi. Piyasada kilosu 8 TL’ye ulaşan soğan fiyatını hatırlattı. Atalık, “Bu fiyat çiftçinin eline geçen fiyatlar değildi. Üretici soğanı 10 yıldır 70- 80 kuruşa satıyorl. Girdi fiyatları artarken, çifçinin maliye sürekli baskılanmaktadır. Onun için 2 milyon hektar daraltılmıştır. Buğday üretiminde de maliyet yükseldi. Fiyat ise düşük. Dolayısıyla üretim azalırken ithalat yükseliyor, fiyat yükseliyor TL değer kaybettikçe fiyat daha da yükseliyor. Bu tarım politikasıyla fiyatların önlemesini mümkün değil. Kaldı ki, bitkisel ürünler 4-5 kez el değiştiriyor. Avrupa’da bu en fazla 2-3’dür. Türkiye’de etkili bir koperatif kurgalanmadığı sürece durum değişmez.
Buğday maliyeti bin 500 TL
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şube Başkanı Abdullah Doğan da fiyatı çok yetersiz buldu. Doğan, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada artan maliyetlere dikkat çekti: “Adana Şubemizin Tarla Bitkileri Komisyonu’nun çiftçi bazında yapmış olduğu çalışma sonucunda 2019 yılı buğday maliyetinin bin 500 TL/Ton olduğu tespit etmiştir. Bu bedel sadece üretim için harcanan paradır. Bu maliyet bedeline yüzde 20 üretici karı eklendiğinde buğday fiyatının karlılık ve sürdürülebilir bir üretim için bin 800 TL/Ton olması gerekmektedir. Gübre, mazot, tohum, ilaç ve diğer girdilerdeki bir yıllık fiyat artışının ortalama yüzde 50’nin üzerinde olduğu dikkate alındığında, açıklanan alım fiyatı üretimin devam etmesini sağlayacak bir fiyat değildir” dedi.
Üre % 54 arttı
Doğan, temel girdilerden gübre fiyatlarındaki artışa dikkat çekti. Geçen yılın aynı döneminde üre gübre fiyatının bin 300 TL/Ton iken, 2019’da yüzde 54 artışla 2 bin TL/Tona çıktığını vurguladı. Bir ton buğday karşılığında 807 kilo üre satın alabilen üreticinin bu sene açıklanan fiyatla 1 ton buğdayla ancak 675 kilo üre satın alabileceğini dikkat çekti. Tarım üreticileri buğday üretiminden para kazanmak zorundadırlar. Aksi durumda üreticiler kırsalı terk edip kentlerin varoşlarına kendini atacağı uyarısında bulunan Doğan, hükümete çağrıda bulunarak, maliyetler düşürülüp, çiftçi desteklenmedikçe, açıklanan bu fiyatlarla üretime devam edilmesinin mümkün olmacağını
ifade etti.