AKP iktidarının bütün büyük yatırımlarını “yap işlet devret” modeline göre ve yandaş şirketlere “yatırım garantisi” vererek yaptırdığını biliyoruz. Ama bazı yatırımlar var ki, getirisi olmadığı için bunların aynı modelle yapılması mümkün değil. Bu yatırımların devlet bütçesinden sağlanması gerekiyor. Bunlardan biri ve AKP döneminin karakteristiği olan gösterişli cezaevleri ve adliye binaları yapımıdır. Ekonomik krize ve inşaat sektöründeki tıkanmaya rağmen yeni cezaevleri yapımı devam ederken iktidar bununla övünmekten geri almıyor.
2006’dan 2019’a kadar geçen 14 yıllık dönemde 166 adet yeni cezaevi açan AKP, önümüzdeki 2 yıl içinde 91 yeni cezaevi yapacak. Şu anda 48 yeni cezaevinin yapımı sürüyor. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevfikevleri Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre Türkiye’de 313 kapalı, 75 açık, 9 kadın kapalı, 8 kadın açık, 7 çocuk kapalı, 5 çocuk eğitimevi olmak üzere toplam 396 cezaevi var. Bunların toplam kapasitesi 220 bin kişi olmasına rağmen, Kasım 2018 verilerine göre cezaevlerinde 260 bin 144 kişi bulunuyor.
Cezaevleri yapımı Adalet Bakanlığı’na bağlı İşyurtları Kurumu tarafından sürdürülüyor. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a göre, “Ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerden oluşan işyurtlarının amacı şöyle tanımlanmıştır: 1- Hükümlü ve tutukluların meslek ve sanatlarını koruyup geliştirmek. 2- Hükümlü ve tutuklulara bir meslek ve sanat öğretmek. 3-Ünitelerde üretilen ekonomik değerleri pazarlamak”. Bu bağlamda Adalet Bakanlığı bünyesindeki bulunan ve sayıları 300’ü geçen işyurtlarında çalıştırılan hükümlülerin ürettiği mal ve hizmetlerden elde edilen gelirler, yeni hapishaneler ve adliye sarayları yapımı için kullanılıyor.
Cezaevleri işyurtlarında tarımsal üretimden tekstile, hayvancılıktan el işi sanatlarına, mobilyadan bina tadilat ve bakım işlerine kadar 258 farklı iş kolunda üretim yapılıyor. 2018 yılında 4 milyar liraya yakın gelir sağlayan İşyurtları Kurumu cezaevleri yapımı için 3 milyar lira harcama yaptı. İşyurtları Kurumu Daire Başkanlığı’nın hazırladığı faaliyet raporunda 2016 yılı mali gelirin 3 milyar TL’ye yakın olduğu belirtilirken, sermaye giderleri ise sadece merkez teşkilatı için 309 milyonun üzerinde. Buna karşılık işçi hükümlüye ödenen toplam ücret ise sadece 30 milyon 40 bin 365 TL. Hiçbir sektörde böylesine rantabl çalışan işletme yok.
2018 yılı sonu itibariyle işyurtlarında çalıştırılan hükümlü sayısı 58 bin 595 kişi. İşyurtlarında çalışan hükümlüler çırak ise 14 lira, kalfa ise 15.25 lira, usta ise 17.75 lira günlük ücret alıyor. Eğer özel sektör için üretim yapılıyorsa, günlük ücret 30 ile 44 lira arasında değişiyor. Yeni yapılan oda tipi koğuşlardan oluşan büyük kapasiteli cezaevleri kampüsü içerisinde çalışma alanlarıyla birlikte inşa ediliyor. Bu bakımdan cezaevleri kocaman birer fabrikaya dönüşmüş durumda. Hükümlüler ucuz emek gücü ve kölece çalışma koşulları ile devlete hizmete zorlanırken, onların sırtlarından kazanılan paralarla yeni cezaevleri yapılıyor.
Cezaevlerinde çalışmayı düzenleyen 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a göre hükümlüler sağlık problemleri yoksa ve meslek sahibi değillerse çalışmak zorunda. İşçi mahkûmların çalışma koşulları ve ücretler İşyurtları Kurumu Daire Başkanlığı tarafından yürütülüyor. Günlük ve haftalık yasal çalışma saatlerine uyulmuyor. Cezaevinde sabah 5’de kalkılıyor, 6.30’da yola çıkılıyor, saat 8’de işbaşı yapılıyor ve akşam 5’e kadar çalışıldıktan sonra cezaevine dönülüyor. İşyurtlarında iş yeri hekimi bulunmuyor. İşyurtları Kurumu, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun kapsamına girmiyor. İşyurtlarının bazılarında gönüllü çalışan iş güvenliği uzmanları var.
Hükümlüler adeta ortaçağın kölelik koşullarında çalıştırılıyor. En düşük ücret, sınırsız günlük ve haftalık çalışma zorunluluğu, cezaevi yönetiminin psikolojik baskısı, katı disiplin ve kapalı cezaevine gönderme tehditleri işyurtlarındaki sömürü ve tahakkümün olağanüstü boyutunu gösteriyor. İşçi sınıfı ve emekçiden yana olan devrimci ve demokrat kesimlerin bu soruna ilgisizliği ise affedilir gibi değil.