Kapitalizmi vahşi neo-liberal politikalarla yeniden üretmeye çalışan iktidarlara karşı, 2019 isyanlar yılı oldu. Başka bir dünya yaratmak için haykıranlar nötr kalanların bakış açısını da etkilerken, yönetimleri bir bir alaşağı ediyor
Mehmet Ali Çelebi/İstanbul
Dünya tekellerin ve çok uluslu kartellerin ağlarını her yana attığı, üreticilerin hızla yok edildiği zaman ve kaos aralığında. Kapitalizm daha yoğun sömürü için ayrımcılık, ırkçılık, farklı kültür öğütücüleri kullanıyor. Otomasyonla yapay zeka uygulamalarının da eklenmesiyle emeğine yabancılaştırılan emekçiler taşeronluk ve esnek çalışma sisteminin girdabına da sürüklendi. Her geçen yıl yoksullaşma ve işsizlik katlanırken, kalkınma sadece masayı ve kasayı yani çeşmenin başını tutanlar için uygulanıyor. İklim krizi derinleştiriliyor, gelir dağılımı eşitsizliği hızla tırmanırken ekonomik intiharlar artıyor. İtiraz yükseltenlere karşı yargı, darbeler ve katliamlar devreye konuyor.
Arz ve talep dengesini tutturamayan kapitalizmi yapısal kriz döngüsünden çıkarıp yeniden ivmelemeye endeksleyen iktidarlara karşı 21. yüzyılın ilk çeyreği, anti-kapitalist isyanlar havızasını oluşturuyor. İşçi sınıfının en büyük ve en yaygın etki yapan devrimlerinden 1917 Ekim Devrimi’ne tanıklık eden gazeteci John Reed, sokaklarda ve gittiği kurumlarda karşılaştıklarınını “Dünyayı Sarsan On Gün” adıyla kitaplaştırmıştı. İnsanlık erozyonunu durdurmaya dönük çalkantıların damga vurduğu 2019 yılına Dünyayı Sarsan Yıl denebilir. Aralık 2010’da Tunus’taki fay kırılmasıyla başlayan ayaklanmaların diyalektiği, özgürlük düşlerini şelaleleştirip kriz aralıkları daha da daralan kapitalizmin sütunlarını kırıyor. Üniter statükoların, despotik yönetimlerin bir bir aşılmasına kanallar açan başkaldırılarla özyönetimlerin öne çıkacağı yeni bir dünyanın tohumlarının atıldığı söylenebilir. Neo-liberal, teo-liberal ve faşizan baskılarla, yargı giyotiniyle karşı yüreğe düşen isyan cemresini pratikleştirmenin, değiştirmek için birlikte mücadele mimarisi yaratmanın, enternasyonal örgütlenme ağlarının önemi artık daha iyi anlaşılacaktır. Yeni dönem kodları yazan isyanlara bakalım…
Çin’e kafa tuttular
Kowloon Yarımadası ile 235 adadan oluşan, 1898’den beri İngiliz sömürgesi olan Hong-Kong, Çin ile İngiltere arasındaki antlaşma bitince 1 Temmuz 1997’de Çin’e devredilmişti. “Tek devlet ikili idare’’ diye adlandırılıyor. Pekin’in istemiyle Hong Kong özerk yönetimi, “Şüphelilerin Çin ana karasına Makao Özel İdari Bölgesine iadesini kolaylaştıran” yasa tasarısını ilkbaharda parlamentoya sununca bardak taştı. Precarious’dan alınan güvencesiz, istikrarsız anlamına gelen “prekarya” denen kesimlerin, gençlerin öne çıktığı gösteriler oldu. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping “Çin’in herhangi bir yerini bölme girişiminde bulunanların bedenleri çiğnenecek ve kemikleri ufalanacak” gibi sözlerle (14/10/2019 tr.euronews.com) tehditlerde bulunsa da işgaller sönmedi, kasım sonlarında yapılan Hong Kong seçimlerinde 18 seçim bölgesinin 17’sini Pekin muhalifleri 452 sandalyenin 344’ünü aldılar. ABD Başkanı Trump, 27 Kasım’da polis şiddetine işaret edip Çinli bazı yetkililere yaptırım kararını imzalayınca diplomatik kriz çıktı.
Irak’ın Tahrir’i İran’ı da sarstı
Irak’ta tepki çeken Başbakan Nuri Maliki’den sonra Ekim 2018’de yine Şii kontenjanından Adil Abdulmehdi başbakan oldu. Ülkeyi Haşdi Şabi üzerinden İran, ülkede asker bulunduran ABD yönetmeye çalışıyordu. Suudi Arabistan, Türkiye gibi ülkeler de Sünniler üzerinden manevra yapıyordu. İran milis gücü Haşdi Şabi’yi Lübnan Hizbullah’ı gibi siyasetin sırtına bindirmeye çalışıyordu. Kürtler ile Bağdat arasında da bütçe ve referandumla nereye bağlanacağı kesinleşmeyen Haşdi Şabi işgali altındaki Kerkük vb. yerler eksenli kriz sönmüyordu. Yolsuzluklar, işsizlik, yoksulluk, kamu hizmeti sorunu, elektrik sorunu büyüyordu. 2018’deki eylemler 2019’da yeniden kıvılcımlandı. 1 Ekim 2019’da Bağdat’taki Tahrir (Kurtuluş) Meydanı başta olmak üzere çeşitli illerde gösteriler yayıldı. İbre hükümetin istifası yanında İran’a da döndü. 7 Eylül 2018’de İran’ın Basra Konsolosluğu ve 4 Kasım 2019’da Hz. Hüzeyin ile Sakka yani “su getiren” olarak bilinen Hz. Celal Abbas’ın türbelerinin olduğu Kerbela’daki konsolosluğu, 27 Kasım’da Hz. Ali’nin türbesinin olduğu Necef’teki konsolosluk ateşe verildi. Şii parti binaları ve Haşdi Şabi güçlerinin ofisleri yakıldı.
Kasım başlarında Tahrir Meydanı’nda kamp kuran direnişçiler 20 maddelik deklarasyon yayınladı. Tahrir Deklarasyonu’ndaki maddelerden biri Haşdi Şabi gibi grupların feshine dairdi. Deklarasyonda dinin siyaset üstündeki gölgesinin kaldırılması, hükumetin istifa etmesi, yargının bağımsızlaştırılması, yolsuzluk yapanların yargılanması isteniyordu. İran Devrim Muhafızları’nın (Pasdaran) Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani, Bağdat’ı ziyaret ettikten sonra asker-polis müdahalesiyle ölümlerin arttığı kaydediliyordu. Irak’ın Abdulmehdi’den önceki Başbakan’ı Haydar İbadi bile “keskin nişancıların” kullanıldığını söylüyordu. (AA/ 10.10.2019) Ve Necef, Zikar, Nasıriyye gibi yerlerdeki katliamlardan sonra 29 Kasım’da Başbakan Adil Abdulmehdi istifa etmek zorunda kaldı. Mısır Tahrir’i Mübarek’i alaşağı etmişti, Irak Tahrir’i hem hükümeti düşürdü hem Kasım 1979’daki ABD büyükelçiliği baskınına dair 40 yıldır nutuklar atarak içerideki zulmünü perdelemeye çalışan İran’ı, konsolosluklarını basıp yakarak küçük düşürdü.
Ve 40 yıllık İran rejimi sarsılıyor
İran’da yılların getirdiği, baskı, zulüm ve kandı… 2009, 2015 ve 2017 sonu 2018 başında ayaklanmalara sahne olan İran bu kez 15 Kasım 2019’da çalkalandı. 1979’dan bu yana coğrafi açıdan en geniş gösterilere tanık olundu. Ayaklanma benzin zammı ile başladı. Devlet tarafından sübvanse edilen benzinin litresi bin tümenden (50 kuruş) bin 500 tümene (75 kuruş) yükseltilince öfke dip dalgası şeklinde patlak verdi. Muhafazakar Şii kentlerinden, Arap ve Kürt kentlerine ayaklanmanın sirayet etmediği eyalet kalmadı. Kapitalizmin ve ordunun sembol kurumları ateşe veriliyordu. Çünkü ekonomiyi şirketleriyle parselleyen Devrim Muhafızları baskı gücünü de kullanarak; Ensar Bankası, Mehr-i İktisad, Bank Kavvamin, Hikmet-i Iran Bankası, Kevser Kredi Kuruluşu, Bank Sepah, Hatemul Enbiya Yapı Karargahı, Mahan Air, Oryantal Oil Kiş, Kaim Yapı Karargah gibi şirketler üzerinden hortumluyordu. İran Dini Lideri Hamaney, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani yine “dış güçler” edebiyatına sarıldı. Uluslararası Af Örgütü raporunda silah taşımayan göstericilerin direkt hedef alındığı, kimilerinin yakından vuruldukları, kimilerinin devlet binalarının teraslarından açılan ateşle hayatını kaybettiği vurgulandı. Lübnan halkları ‘yeter’ dedi.
Lübnan’da iç savaşı sona erdiren 1989 Taif Anlaşması ile etnik ve mezhepler arası denge oluşturulmaya çalışıldı Cumhurbaşkanı Hristiyan, Başbakan Sünni, Meclis Başkanı Şii oluyordu. Bakanlar Kurulu ve Meclis bileşenleri Sünni, Şii, Maruni, Ortodoks, Dürzi, Katolik, Ermeni kontenjanlarına göre şekilleniyordu. Hristiyanlar kontejanlarını Rum Ortodoks, Rum Katolik, Ermeni Ortodoks, Süryani Katolik, Süryani Ortodoks, Keldani, Asuri, Kıpti, Protestan Hristiyan olarak belirliyordu. Diğer yandan Dürzi, Şii, Sünni, İsmaili, Aleviler kontenjanlarını belirliyordu. Bu sorunlar biriktirdi. Filsitinli mültecilere Suriyeli mültecilerin eklenmesiyle sorunlar ağırlaştı. Anlaşma sonrası dağıtılmayan İran destekli Hizbullah ayrı sorundu. Benzine, WhatsApp vergisi kıvılcımları alevlendirdi. 17 Ekim’de farklı kesimler aylar süren isyana başladı. Sınıfsal karakteri emekçi tonda olan kadınların öne çıktığı ayaklanma yayılınca Başbakan Saad Hariri istifa ettti. İran, ‘komplo’ diye karşı durdu.
30 yıllık hesaplaşma
Sudan’da Tuğg. Ömer Beşir, 30 Haziran 1989’da seçilmiş Başbakan Sadık Mehdi’ye karşı darbeyle iktidarı ele geçirmişti. Çarpıcı olan İhvan-ı Müslümin (Müslüman Kardeşler) Sudan’daki ayağı Ulusal İslami Cephe’nin lideri Hasan Turabi’nin desteğiyle darbe yapılması oldu. Beşir, göstermelik seçimlerle 6 kez kazandığını ilan etti. Güney Sudan ve Darfur’da soykırım yaptı, tehcir yaşandı. Cancavidler denen paramiliter güçleri de orduyla birlikte kullanıyordu. UCM 2009 ve 2010’da insanlığa karşı suç, savaş suçu ve soykırımdan yakalama kararı çıkardı. Artık sadece Türkiye gibi ülkelere gidebiliyordu. 19 Aralık 2018’de zam ekmek isyanını tetikledi. Kadınların önemli rol oynadığı ayaklanmaya dönüştü. Ordu farklı yöne çevirmek için 11 Nisan 2019’da yönetime el koydu, Beşir devrildi. İsyan sürünce Temmuz 2019’da asker-sivil geçiş yönetimi anlaşması yapıldı. 28 Kasım 2019’da Beşir rejiminin kurumlarının kapatılıp mal varlıklarına el konulmasını içeren yasayla 30 yıllık Beşir dönemi resmen de sona ermiş oldu.
1965 kıyımından 2019’a Endonezya
Endonezya Komünist Partisi (PKI), 1965 darbesi öncesi 3.5 milyon üyeye sahiptir. SSCB ve Çin Komünist Partisi’nden sonra en kalabalık örgütlenmedir. İşbirlikçi Suharto üzerinden ABD darbe yapıp diktatörlüğü 32 yıl sürdürecekti. Sadece 1965’te bir milyona yakın işçi, köylü ve komünist kıyımdan geçirilecekti. Eylül 2019’da Endonezyalılar da, toprak kanunu planı, Yolsuzlukla Mücadele Kurumu’nun zayıflatılması planına karşı başkaldırdı. İşçiler, sendikalar, prekarya öne çıktı.
Cezayir’de bir dönem kapandı
Cezayir 1954’ten sonra Fransa’ya karşı bağımsızlık kavgası yürütmüştü. Savaşı yürüten ittifak Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) 1962’de resmi bağımsızlığı sağlamış ve 1990 krizine kadar ülkeyi taşımıştı. 1988’de çok partili sistem anayasaya girerken İslami Selamet Cephesi (FIS) dinsel olarak tabanda yayılmıştı. 1988’deki Bidayetül Harab (Yıkımın Başlangıcı) denen gösteriler fay hatlarını göstermişti. FIS adayları 1990’daki yerel seçimlerde, bin 539 belediye meclisinden 950’sini, 48 il meclisinden de 32’sini kazanınca faylar çatladı. Aralık 1991’de yapılan genel seçimlerde FIS ilk turda 380 sandalyeli mecliste 188 vekil çıkarınca ikinci tur iptal edildi. Ocak 1992’de meclis feshedildi, FIS yasaklandı. Cezayir Cumhurbaşkanı Şadli Bin Cedid istifa ettirildi. 2002’ye kadar 10 yıllık kanlı iç savaş yaşandı. Bunun 200 bin cana mal olduğu kaydedilirken 1999’da Abdelaziz Buteflika cumhurbaşkanı seçildi ve koltuğu bırakmadı. Buteflika adaylığına karşı 22 Şubat 2019’da gösteriler başladı. Kadınlar Cuma eylemleri yaptı. Buteflika (82) 20 yıl sonra 2 Nisan 2019’da istifa etti. Özgürlüğe bilenmiş Katalonya: Özerk Katalonya’da Ekim 2017’de yapılan bağımsızlık referandumunda yüzde 90.09 evet çıkmıştı. Ekim ayında bağımsızlık isteyen 9 Katalan siyasetçinin İspanyol Anayasa Mahkemesi’nde cezaya çarptırılmasıyla 14 Ekim 2019’dan itibaren yeni isyan dalgası Barcelona gibi kentleri sardı.
Sarı Yelekliler ve EYT: Fransa’da dizel ve benzine zam gelince Sarı Yelekler giyen gruplar 17 Kasım 2018’de eylemlere start verdi. Protestolar bir süre sonra hafta sonu yapıldı ve bir yılı aştı. Yine tarım politikalarını protesto eden çiftçiler kasım sonlarında traktörlerle Paris’e girdi.
Mısır’da cesur çıkış: Mısır’da hukuk, basın özgürlüğü yerine cunta kuralları vardı. ABD ve Rusya gibi ülkelerin silah ve siyasi desteğini alan General Sisi’ye karşı Eylül 2019’da ilk kez geniş çaplı eylemler oldu.
Azerbaycan: Azerbaycan’da 2011’den bu yana büyük çaplı eylemler olmuyordu. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev yönetimine karşı 17 Ekim’de eylem yapıldı. Halk yolsuzluğun sona ermesini, emekçilere iyi ücret verilmesini istiyordu.
Pakistan: Pakistan’da İmran Han yönetimine karşı yürüyüş ve kepenk kapatma eylemleri oldu. Bazı partiler 28 Ekim’de Lahor’dan İslamabad’a yürüdü.
Panama: Kolombiya’ya bağlıyken 1903’te bağımsızlık verilen Panama’da anayasal reform tasarısı gündemdi. Meclisin yetkileri milletvekili maaşlarını belirleyecek şekilde artırılmak istenirken, üniversitelerde özelleştirmeye gidilmesi planlanırken halka kulak verilmiyordu. Eylemciler Ulusal Kongre binasını işgal etmeye çalıştı.
Filistin-Gazze: İsrail namlularına karşı taş atan “çocuk generalleri” ve Filistinli gerillaları dünya ilgiyle izliyordu. Ancak artık Batı Şeria’yı FKÖ, Gazze’yi İran gibi güçlerin desteklediği İhvan’ı Müslim’in kolu Hamas yönetiyordu. Gazzeliler bu kez Mart 2019’da Hamas’ı protesto ediyordu. Bu kez İsrail asker-polisi değil Hamas polisi müdahale edip gözaltına alıyordu.
Gürcistan: Gürcistan’ın başkenti Tiflis’te genel seçimlerin nispi temsil sistemine göre yapılması talebiyle Kasım 2019’da gösteriler oldu. Bir hafta arayla iki kez parlamento binası kuşatıldı, milletvekillerinin girişine izin verilmedi.
Kırgızistan: Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te 25 Kasım’da yolsuzluk karşıtı gösteri oldu.
Almanya: Sağcı Angela Merkel’in tarım ve doğa politikalarına karşı Almanya’da onbinlerce çiftçi kasım sonunda traktörlerle başkent Berlin’i bastı. Çiftçiler “Sizi biz doyuruyoruz”, “Çiftçilere eziyet edenler bir daha seçilemezler” diyordu.
Finlandiya grevi
Finlandiya’da çalışma koşullarını ağırlaştırma ve ücretleri düşürme planlarına karşı 9 bin posta çalışanı 11 Kasım’da greve gitti. Farklı işkollarındaki emekçiler de iş bırakarak destek verdi. Gemiciler de yolcu ve yük almayarak ticareti etkiledi. 25 Kasım’da grev kazanımla sonuçlandı.
Yarın devam edecek…