İsviçre, Güney Afrika üzerinden Zürih Havaalanı’na gelerek iltica talebinde bulunan Kürt iki ailenin talebini reddetti. Güney Afrika’ya gönderilmeleri beklenen aileler, politik nedenlerden dolayı Türkiye’ye iade edileceklerini belirterek duyarlılık çağrısında bulundular.
Türkiye’de hakkındaki arama kararı nedeniyle Federe Kürdistan Bölgesi üzerinden Güney Afrika’ya ve oradan da İsviçre’ye gelerek iltica talebinde bulunan Kürt iki aile bir aydır Zürih Havaalanı’nda bekletiliyor. İltica talebi reddedilen ailelerin Güney Afrika’ya gönderileceği bildirildi.
Politik nedenlerden dolayı Federal Kürdistan Bölgesi’ne gittiğini ama burada KDP ve Türkiye istihbaratının baskılarından kaynaklı farklı bir kimlikle Güney Afrika üzerinden İsviçre’ye geldiklerini belirten Edibe Doğan, bir çocuğuyla beraber bir ayı aşkındır Zürih Havaalanı’nda tutulduklarını söyledi.
‘Can güvenliğim tehlikeye girecek’
İltica taleplerinin işleme alınmayarak Güney Afrika’ya gönderilmek istendiklerini belirten Doğan, “Bizi Güney Afrika’ya gönderecekler ama daha önce Güney Afrika’dan Türkiye’ye iade edilen insanlar var. Bizim de aynı akıbete uğramamız söz konusu. Türkiye ile Güney Afrika arasında ekonomik ve siyasi ilişkiler var. 12 yaşındaki küçük kızımla beraber Türkiye’ye iade edilirsek yıllarca cezaevinde kalacağım, Can güvenliğim de yok” dedi.
Beyanları esas alınmadı
Kendileriyle beraber bir başka Kürt ailenin havaalanında tutulduğunu ve onların da Güney Afrika’ya gönderilmek istendiğini aktaran Doğan, İsviçre’nin bu kararıyla can güvenliklerini tehlikeye attığını, yaşanabileceklerden sorumlu olacağını vurguladı. Aileler, Mülteciler Yüksek Dairesi’nin Kıyat ve Doğan ailelerinin İsviçre’ye gelmek için kullandıkları kimlikler üzerinden işlem yaptığını ve kendi beyanlarının esas alınmadığını söyledi.
Güney Afrika’ya gönderilmeleri durumunda tutuklanacaklarını belirten ailelerin çocukları Pelin Korkmaz (12) ve Dicle Kiyat (12) kararın derhal durdurulmasını istedi. Yaşadıklarına ilişkin sosyal medyada video paylaşan çocuklar, duyarlılık çağrısı yaptı.
Kaynak: MA/Rüştü Demirkaya