Hayatın pahalılaştığına dikkat çeken İstanbullular, gıdadan sağlığa, eğitimden barınmaya kadar her şeyden kısmalarına rağmen aldıkları ücretle geçinemediklerini söylüyorlar
Ekonomik krizin etkilerinin en çok hissedildiği kentlerin başında gelen İstanbul’da zamlar ve hayat pahalılığı kent halkını bıktırdı. Kriz git gide derinleşirken; kira, elektrik, doğalgaz, su faturaları, mutfak masrafları derken aybaşında aldıkları maaştan ellerinde bir şey kalmadığını belirten kentliler, krizin yaşamlarının her alanına etki ettiğini söyledi. Krizin derinleştiğine dikkati çeken Ahmet Çınar (54) isimli tekstil işletmecisi, “Hükümet hep inşaat ve köprü ile uğraşıyor. Esnaflar zor ayakta kalmaya çalışıyor. Tekstile el atmaları ve sıkıntıları dinlemeleri lazım. Öte yandan ekonomik krizin etkileri yaşamın her alanına yansıyor. Bir işçi 2 bin 500 TL alıyorsa en düşük kira 1200 diyelim. Bir fatura 200 TL’den aşağı değil. Bu insanlar nasıl yaşayacak, ne yiyecek ne içecek. Çocuklarına nasıl bakacak. Yani ekonomik kriz baya kötü etkiliyor” dedi.
‘Her şeyden kısarak yaşıyoruz’
Yusuf Topal isimli tekstil işçisi de ekonomik krizin koronavirüs salgınıyla daha da ağırlaştığını dile getirerek, ekonominin çöküşe doğru gittiğini savundu. Kendisinin ve işçilerin bu durumdan olumsuz etkilendiğini dile getiren Topal, bir yıldır her şeyde yaşanan fiyat artışlarına rağmen maaşlarına zam yapılmadığını vurguladı. Tüm çabalarına rağmen ailesinin ihtiyaçlarını karşılayamadığını anlatan Topal, “Her şeyden kısarak yaşamaya çalışıyoruz. İhtiyaçlarımız oluyor, maaşım yetmiyor. Akraba ve arkadaşlardan borç alarak ayakta kalmaya çalışıyoruz. Maaşımız yetmiyor, temel ihtiyaçlar olan ürünlere her gün zam geliyor. Et, peynir, süt, gıda ürünlerinin fiyatları çok fazla artıyor ama maaşlarımız artmıyor. Elektrik, doğalgaz, su faturaları, mutfak masrafları derken ay sonunu zor getiriyoruz” diye konuştu.
‘Pazarlar ateş pahası’
Asiye Baş (69) isimli kadın da ekonomik krizin yaşamlarına olumsuz etkilerine işaret etti. Durumun her geçen gün kötüye gittiğini belirten Baş, artık bu gidişe bir dur denmesi gerektiğini söyledi. Baş, “Kiralar çok yüksek, pazarlar ateş pahası, pazara çıkıyoruz elimizi attığımız her şey aşırı pahalı. Birçok şeyden kısarak yaşıyoruz. Alışverişe çıkarken her şeyi hesap ederek alıyoruz. Hesap etmezsek yandık” diye belirtti.
Bir an önce çözüm bulunmalı
Tekstil işletmecisi Metin Akşahin de toplumun önemli kesiminin olumsuz etkilendiği bir krizin yaşandığını ve sektörün de bundan pay aldığını ifade etti. Krizin sistemsel olduğuna vurgu yapan Akşahin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kriz bizi de olumsuz etkiledi. Ben şahsen yarı yarıya eridim. Geçen seneki hacmim örneğin 500 bin TL ise bu sene 250 bin TL’ye düştüm. Ve hala da eriyorum. Hükümetin eksikleri var. Son iki senedir iç piyasayı ikinci plana attı. Bütün çabalarını dışa yöneltti. Dış piyasa da bizim için gerekli ama iç piyasa daha önemli. Bunun dışında bence en büyük sorun asgari ücret meselesi. Bunun mutlaka çözüme kavuşması gerekiyor. En çok ezilenler asgari ücretliler. 2 bin 500 TL’ye hangi ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz ki. Bu yüzden bu meselenin bir an önce çözüme kavuşması gerekiyor.” Halil İbrahim Camcı (61) isimli yurttaş ise kamudan emekli olduktan sonra bir özel şirkette gece bekçisi olarak çalışmaya başladığını belirtti. 2 bin 500 TL olan emekli maaşıyla geçinemediği için çalışmaya devam ettiğini vurgulayan Camcı, sözlerini şöyle tamamladı: “Şuan mecburen çalışıyorum. Maaşı aldığımız gün bitiyor. 1500 TL kira ödüyorum. Elektrik, su, doğalgaz faturaları derken mutfağa pek bir şey kalmıyor. Önümüz kış ve kışın faturalar daha kabarık olacak. Daha çok zorlanacağız. Gece bekçiliği işini yapmazsam yettiremiyoruz, olmuyor. Türkiye’de şartlar böyle. İhtiyaçlarımızı zor karşılıyoruz. Ben devlet dairesinde çalışırken durum kötüydü şimdi emekli oldum daha da kötü oldu. Anlaşılan ölene kadar çalışacağız.”
Kaynak: İdris Sayılğan – İstanbul / MA