Turizm durma noktasına gelmesiyle zaten kriz içinde olan ekonomi zor zamanlardan geçiyor. Ekonomist Sabri Öncü, salgın kontrol altına alınsa bile dar gelirlileri zor günlerin beklediğini ifade etti.
Dünya genelinde yayılarak ölümlere yol açmaya devam eden koronavirüs (Kovid-19) salgını, birçok ülke gibi Türkiye’de de turizme büyük darbe vurdu. TÜİK’in geçtiğimiz Ocak ayında yayınladığı rapora göre, Türkiye’nin turizm geliri, 2019’da bir önceki yıla göre yüzde 17 artarak 34 milyar 520 milyon 332 bin dolara yükselmiş, ülkeden çıkış yapan ziyaretçi sayısı 52 milyona ulaşmıştı. Fakat salgınla birlikte ardı ardına rezervasyonlar iptalleri yaşanırken, bugün Türkiye’den 68 ülkeye uçuşlar yasak.
Türkiye ekonomisinde önemli bir paya sahip olan turizm geliri, özellikle ülke ekonomisinin üçte biri büyüklüğünde bir hacme sahip İstanbul’da yaşamın durma noktasına gelmesiyle azaldı. 2019 yılında 13.4 milyon turistin ziyaret ettiği kent, dünyada en fazla turist çeken kentler sıralamasında 8’inci sıradaydı. İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün açıkladığı verilere göre, turist sayısında Şubat ayında yüzde 2,5 azalma yaşandı. Mart ayı verileri ise henüz açıklanmadı.
Ülke ekonomisinin yüzde 4.6’lık bölümünü turizm gelirlerinin oluşturması göz önüne alındığında ekonomik kaybın oldukça fazla olduğu tahmin ediliyor.
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Gelişme Konferansı (UNCTAD) kıdemli iktisatçılığı görevlerde bulunmuş Dr. Sabri Öncü, koronavirüs salgınıyla beraber turizmin durma noktasına geldiği İstanbul ekonomisindeki düşüşü ve bu durumun ülke ekonomisine etkilerini Mezopotamya Ajansı’ndan İdris Sayılgan’a değerlendirdi.
İstanbul Türkiye’nin motor gücü
İstanbul’un hem sanayi hem ticaret hem de turizm açısından Türkiye’nin “motor gücü” olduğunu dile getiren Dr. Öncü, İstanbul’un ekonomik anlamda zarar görmesinin ülke ekonomisinin zarar görmesi demek olduğunu vurguladı. Öncü, “Son yıllarda turizm gelirinin ülke gelirinin yaklaşık yüzde 4 civarında bir bölümünü oluşturduğunu, İstanbul’un da en çok turist ağırlayan kent olduğunu dikkate aldığımızda konunun önemi açığa çıkıyor” diye belirtti.
Kayıp çok büyük
Bilim insanlarının yaptıkları açıklamalara bakıldığında salgının kısa sürede biteceğinin olası görünmediğine işaret eden Öncü, “Bırakalım uzun vadeyi kısa vadede dahi bu salgın kontrol altına alınsa bile ekonomi şimdiden ciddi anlamda geriledi. Gıda sektörü dışında neredeyse tüm iş yerleri kapalı. Oteller, mağazalar, eğlence mekanları gibi yerler kapalı. Bu durumun uzun sürmesi ise hiç de hoş olmayan bir tablo ile karşı karşıya kalacağımızı gösteriyor. Bunun ekonomik kaybının ne kadar olacağını rakamsal olarak söylemek şimdilik zor ama kaybın büyük olduğu ortada. Ülkenin en büyük ekonomisine sahip kentinin ekonomisinin zarar görmesi, şüphesiz ülkenin tamamını etkileyecektir” dedi.
İktisatçı Öncü, tüm dünyayı etkilemeye devam eden salgının şimdiden ciddi ekonomik gerilemeye neden olduğunu belirterek, oluşan panik havası ve psikolojisinin kısa sürede atlatılamayacağını ve kısa vadede bir toparlanmanın gerçekçi olmadığını da kaydetti.
Para basmak çözüm değil
ABD ve İngiltere gibi bazı ülkelerin sorunun üstesinden gelebileceğini söyleyen Öncü, Türkiye ve benzer ekonomik özelliklere sahip ülkeler için durumun öyle olmadığını dile getirdi. Öncü, nedenini ise şöyle açıkladı: “Devletlerarası sistemde hiyerarşinin tepesinde büyük ekonomiler olduklarından diyelim, para basmaları onlar için sorun değil. En azından kısa dönemde ama Türkiye öyle bir şey yaparsa başına ciddi sorunlar gelir. Zaten değer kaybetmekte olan lira daha da düşer.”
IMF genelde iyimserdir
IMF’nin Türkiye’ye ilişkin 2020 yılı için yüzde 5’lik küçülme öngörüsünde bulunması üzerinde de duran Öncü, IMF’nin dünya ekonomik sisteminin tepesindeki kurumlarından biri olduğu gerçeğini göz önünde bulundurulunca, çok kötümser eğiliminin olmayacağını belirtti. Öncü, “Bir bakıma dünyanın merkez bankası gibi bir şey. Kötü tahminler yapmak işine gelmeyeceğinden tahminleri genellikle iyimserdir. İMF bile 2020’de Türkiye için böyle bir tahmin yapıyorsa, biz hiç yapmayalım daha iyi” ifadelerini kullandı.
Fiyat neden artıyor
Salgın süreciyle birlikte yaşanan fiyat değişimini, “Arz-talep dengeleri farklı ürünlerde farklı değiştiğinden fiyat hareketlerinin yönü de üründen ürüne farklılaşıyor” sözleriyle açıklayan Öncü, salgınla birlikte bazı ürünlerde taleple beraber arzın da düştüğünü, buna rağmen fiyatların düştüğünü söyledi. Temel gıda ürünlerinde talep düşmemekle birlikte arz düşüşleri yaşandığına bunun da fiyat artışlarına neden olduğunu belirten Öncü, “Hatta öyle ki bazı gıda bazı ürünlerde yüzde 100 civarında fiyat artışları görüyoruz. Bir yandan de TL’nin Dolar ve Euro karşısında yaşadığı değer kaybı var. İthalatımız Dolar ve bir miktar da Euro cinsinden yapıldığından ithal ürünlerde fiyat artışları anlamına geliyor” diye konuştu
Yoksulları zor günler bekliyor
Öncü, ekonomideki ani duruş nedeniyle işsizliğin ve yoksulluğun artacağını da dile getirdi. Artan işsizlik ve başta asgari ücretli olmak üzere çalışan sınıfların çoğunluğunun ücretlerinin düşüklüğü göz önüne alındığında, temel gereksinimlerde yaşanılan fiyat artışlarıyla alım gücünün düştüğünü vurgulayan Öncü, zorlu şartlar altında yaşayan dar gelirli kesimleri daha da zor günlerin beklediğini ifade etti.
Birçok iş kolunun şu an çalışamaz durumda olduğunu dile getiren Öncü, “Esnafın borç sorunları var. Bunlara yönelik destekler de çok yetersiz. Borçları erteleme ya da yapılandırma gibi önlemler alındı ama bunlar sorunu çözecek yeterlilikte değil. Yoksul ailelere bin lira destek yapılacağı açıklandı ama bu para hangi sorunu çözmeye, hangi ihtiyacı karşılamaya yetecek?” diye sordu.
Yabancı sermaye kaçacak
Öncü, salgının uzun sürmesi halinde ekonomik sorunları derinleştireceğine ve bu durumun da Türkiye ekonomisinin daha da daralmasına yol açacağının altını çizdi. Bunun da gelişmekte olan ülkelerden kaçmakta olan yabancı sermayenin Türkiye’den kaçışının daha da hızlanmasına neden olacağını söyleyen Öncü, şunları ekledi: “Bu da sonrasında ekonomik sorunların daha da derinleşmesine ve dolayısıyla Türkiye ekonomisinin daha da daralmasına neden olacak. Spiral gibi… Salgının uzun vadeli devamı hoş sonuçlar doğurmayacaktır.”
Borç bulmak zorlaşacak
AKP iktidarının yanlış yönetimi ve kaynakları yanlış kullanımı sonucu ciddi bir ekonomik krizin yaşandığını söyleyen Öncü, “Dış borç sorunu başlı başına bir sorundu. Turizm gelirleri son yıllarda ciddi ivme kazanmış ve ülke ekonomisine bir katkı sağlamıştı. Ama şimdi bu kaynağın küçülmesi krizin daha da derinleşeceği anlamına geliyor. Dış borç daha da büyüyecektir. Zaten borç bulmak da başlı başına bir sorun. İktidar, Avrupa ve ABD ile kavgalı siyaseti borç bulmayı zorlaştırabilir” diye belirtti.
HABER MERKEZİ