HDK öncülüğünde “Dem dema serkeftinê ye” (Şimdi kazanma zamanı) şiarıyla gerçekleşecek olan İstanbul Newrozu’nu kutlamak için yüz binler, Yenikapı Meydanı’na akın etti
Bu yıl “Dem dema serkeftinê ye” (Şimdi kazanma zamanı) şiarıyla 20 Mart Pazar günü Yenikapı’da kutlandı. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) öncülüğünde organizasyonu yapılan kutlamanın haftalar önce başlayan hazırlıkları sonuç verdi. Saat 11.00’de başladı. Kentin uzak ilçelerinden ikamet eden yurttaşlar, özel araç ve otobüslerle sabahın erken saatlerinde Newroz alanına daha erken saatte ulaştı.
Halaylar çekildi
Emek ve demokrasi güçlerinin buluşması gerçekleşti. Yenikapı Metro girişinden gruplar halinde çıkan kitle meydana şarkı, slogan ve alkışlarla yürüyor. Kortejler halinde alana yürüyen yurttaşlar, davul ve zurna eşliğinde halaylar çekti. Alanda biriken kitle sık sık “Bê Serok Jiyan Nabe”, “Bijî Serok Apo” sloganlarını attı. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) üyeleri de Yenikapı metro çıkışında “Çerxa şoreşe” marşıyla Kürtçe şarkılar söyleyip halay çekti.
Ateşi Barış Anneleri yaktı
Açılış konuşması ardından Barış Anneleri Newroz ateşini yaktı.
Tüm bileşenlerin ortak metni
Ardından tüm Newroz bileşenleri adına Türçe ve Kürçe ortak metin okudu. Selamlamalarla başlayan metinde şu ifadelere yer verildi: “İstanbul’un dört bir tarafından gelip bu meydanı coşkuyla, cesaretle, umutla dolduran Demirci Kawa’nın oğullarına kızlarına. Selam olsun! Ülkenin dört bir yanında direnenlere, cezaevlerinde, işyerlerinde, tarlalarında, yaylalarında, dağlarında, ovalarında, sokaklarında, üniversitelerinde direnenlere. Selam olsun Demirci Kawa’nın sınıf kardeşlerine, selam olsun kapitalist sömürüye direnen işçi sınıfına. Selam olsun! yeni bir dünyayı, yeni bir ülkeyi, yeni bir yaşamı, yeni bir geleceği kurmak için düşünen kafalara, yazan kalemlere, haber yapanlara, işleyen ellere, söyleyen dillere. Selam olsun inatçı direnişleriyle erkek egemen iktidara meydan okuyan, karanlığın ülkemiz üzerine topyekun çökmesine izin vermeyen kadınlara. Selam olsun özlemini duyduğumuz bir yaşamın bedelini hayatlarıyla ödeyenlere, kalbimize gömdüğümüz, mücadelemizde yaşayan en güzel yoldaşlarımıza.
Emperyalizm ve faşizm en kirli yüzü ve en kanlı elbisesiyle ülkemizin ve bölgemizin üzerinde dolaşmaktadır. 30 yıl önce güneyimizden başlattıkları; Irak, Suriye, Yemen, Libya’ya yayarak sürdürdükleri yeniden sömürgeleştirme ve hegemonya savaşını bugün de kuzeyimizden, Ukrayna’dan başlattılar. Bizler, bölge ve dünya halklarına sömürü, zulüm, ölüm ve göçlerden başka bir şey getirmeyen bu emperyalist sömürgecilik ve hegemonya savaşlarını ve işgalleri reddediyoruz. Ülkemizde de Alevilerin ve Kürt halkının kimliğinin, kültürünün inkarına dayanan; Kürtlerin anadillerini asimile etmeye çalışan, siyasal haklarını tanımayan devlet politikalarını ve Kürt Halkının siyasal temsilcilerine dayatılan tecrit, hapsetme ve yok etme politikalarını reddediyoruz.
‘Sendikal haklarının gasp edilmesini reddediyoruz’
Şenyaşar ailesi veDeniz Poyraz cinayetleri başta olmak üzere Kürtlere karşı işlenen canice cinayetlerin yargılanmamasını, adaletin sağlanmamasını reddediyoruz. Özgürlük, eşitlik, demokrasi, adalet, insanca yaşam mücadelesi veren ve bu mücadelelere önderlik eden işçilerin, üniversite öğrencilerinin ve hocalarının, gazetecilerin, ekolojistlerin/yaşam savunucularının cezaevlerinde tecride, baskıya, işkencelere maruz bırakılmasını reddediyoruz. İşçilerin, ağır koşullarda, açlık sınırındaki ücretlerle çalıştırılmalarını, ağır bir yoksulluk ve sömürüye maruz bırakılmalarını; hakları için mücadele edenlerin polis terörüne maruz bırakılmalarını, işten atılmalarını, sendikal haklarının gasp edilmesini reddediyoruz. Derelerin, tarım alanlarının, ormanların, zeytinliklerin kısaca doğanın ve kentlerin ortak kullanım alanlarının sermayenin yağmasına, politika erbabının rantına kurban edilmesini reddediyoruz. Gençlerin geleceğini yok eden, üniversitelerin bilimsel niteliğini ortadan kaldırıp gerici-faşist siyasetin işgaline açan, eğitimin bütününü ise bir yandan ticarileştirirken diğer yandan dinselleştiren, din eğitimini 4 yaşa kadar indirmeyi hedefleyen, okulları tarikatların faaliyet alanı haline getiren uygulamaları reddediyoruz. Kadınların ve LGBT+ların yaşam haklarına saldıran, şiddeti ve eşitsizliği yasallaştırmaya çalışan erkek egemen politikaları reddediyoruz.
Mücadele vurgusu
Emperyalistlerin ve faşizmin dünyada ve ülkemizde halklara dayattığı yaşam biçimi savaş, sömürgecilik, faşizm ve neoliberal yağmacılıktır ve biz böyle bir yaşamı reddediyoruz. Bugün bu meydanda ve ülkemizin birçok meydanında Newroz için bir araya gelen onbinler, yüzbinler, milyonlar savaşa, faşizme, yoksullaştırmaya karşı seslerini yükseltiyorlar. Newroz ezilen halkların özlemini duyduğu barışı, kardeşliği, eşitliği kazanmanın mücadelesidir. Savaşa karşı barış, AKP-MHP faşizmine karşı özgürlük, yoksullaştırmaya karşı iş ve ekmek için omuz omuza mücadeleye çağırıyoruz.”
Kurumların ortak metni okunduktan sonra Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Esengül Demir söz aldı. Kitleyi selamlayan Demir, 2017 Newrozu’nda katledilen Kemal Kurkut, katledilen Deniz Poyraz ve Garibe Gezer’i anarak konuşmasına başladı. Zulme, erkek devlet şiddetine ve sistemin kurduğu düzeni yıkacaklarını belirten Demir, kadın mücadelesine atıfta bulunarak “Biz kadınlar toplumu özgürleştireceğiz” dedi.
‘Aysel Tuğluk’un hafızasını yok edemezsiniz’
Demir, sözlerini şöyle sürdürdü: Kandıra Cezaevinde bulunan ağır hasta tutuklu Aysel Tuğluk ve devletin cezaevi politikasına dikkati çeken Demir, “Tecrit politikası ile irademizi gasp etmeye çalışıyorlar. İrademizi ipotek altına almaya çalışıyorlar. Zindanlarda bu halkın sesi olan binlerce siyasi tutsak var. Hasta siyasi tutsak var. Bunlarla bizi yıldırabileceklerini zannediyorlar, halkı teslim alacaklarını zannediyorlar ama yanılıyorsunuz. Ne hapishanelerdeki özgür yoldaşlarımız ne de bu halk asla size teslim olmaz. Aysel Tuğluk cezaevinde ağır koşullar altında. Hafızasını yitirmeye başlayan bir yoldaşımız. Kendisine uygulanan işkence ve tecrite rağmen mücadele etmeye devam ediyor. Aysel Tuğluk’u esir almaya çalışabilirsiniz ama burada bulunan her yoldaş, kadın, birey Aysel Tuğluk’un hafızasıdır. Hafızasını yok edemezsiniz” diye belirtti.
‘Zafer bizim olacak’
Daha sonra söz alan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, halkların Newroz bayramını kutladı. Bayındır, “6 yıl önce faşizmin ruhu burada inşa edildi. Ama bugün buradaki duruşunuzla bu ruh yenilgiye uğradı. Newroz’un zaferinin ruhu inşa edildi. Sizin inancınız ve başarınızla bu alan faşizmin mezarı olmuştur. Faşizmin ruhunu burada inşa etmek isteyenlere karşı bugün direnişin ruhunu burada verdik. Halklarımızın direniş ruhuyla faşizm bugün yenildi. Bu ruhla beraber bu yıl özgürlük yılı oldu. Zafer bizim olacak” dedi.
Özgürlük Newrozu
Amed zindanından Mazlumların tutuşturduğu kıvılcımla inşa ettiği direniş ruhununun bugün devam ettiğini dile getiren Bayındır, “Kürt halkı AKP-MHP faşizmine karşı bu inançla yürüyor. Selam olsun faşizme karşı direnenlere. Bu ruhu diriltenlere selam olsun. Bu yıl zafer ve özgürlük yılı olacak. Bu zafer ruhu artık ulusal birlik ruhudur. Kürdistan halkının birlik ruhudur. Artık hiçbir gücün bekleme zamanı değildir. Zaman ulusal birlik zamanıdır. Bu alan, bu gençler bunun için çok mühimdir. Bu Newroz bütün hayatını Kürt halkının özgürlük mücadelesine adayan Önder Apo’nun özgürlük Newroz’u olacak” diye konuştu.
Konuşmanın ardından Grup Vardiya sahne aldı. Halklar seslendirilen ezgiler eşliğinde halaya durdu.
Müziğin ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, kitleye seslendi.
Halk kitlesel yürüyüşe geçti
Söylenen ezgilerin ardından Newroz programı sona ererken, yüzbinler Yenikapı Meydanı’ndan yürüyüşle alandan ayrıldı. Ara sokaklar ve caddelerde slogan sesleri yükseldi.
HABER MERKEZİ