İstanbul Tarım Platformu kuruluşunu ilan etti: ‘Neoliberal politikalar terk edilerek ivedilikle kamucu tarım politikaları gündeme alınmalı’
İstanbul Tarım Platformu, aralarında çeşitli sendikaların ve derneklerin çağrısıyla kuruluşunu bugün düzenlenen toplantıyla ilan etti. Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Hasan Murat Kapıkıran, “Tarımda ve gıdada yaşanan sorunların çözümü için, alanı serbest piyasanın insafına bırakan mevcut neoliberal tarım politikaları terk edilerek ivedilikle kamucu tarım politikaları gündeme alınmalı ve uygulanmalıdır” dedi.
Kadıköy’deki Barış Manço Kültür Merkezi’nde bugün düzenlenen toplantıya, platformun bileşenlerinin temsilcileri katıldı. Hazırlanan ortak açıklamayı okuyan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Hasan Murat Kapıkıran, 1980’li yıllardan itibaren neoliberal tarım politikalarının Türkiye’de uygulanmaya başlandığını belirterek piyasayı düzenleyen tarımsal KİT’lerin özelleştirilmesini anımsattı. Kapıkıran “Kamu kurumları işlevsizleştirildi, üretici kooperatifleri güçsüzleştirildi, tarımsal destekler azaltıldı, küçük ve orta ölçekli üreticiler, büyük şirketler karşısında korumasız bırakıldı, girdilerde ve ürünlerde dışarıya bağımlılık arttı, alan tümüyle kâr mantığıyla çalışan özel sektörün insafına terk edildi, üretim yapmak daha zor hale geldi, üreticiler ve tüketiciler sürekli kaybeden taraf oldu” diye konuştu.
ANKA’dan Çağatan Akyol’un haberine göre Kapıkıran, platformun bileşenleri olarak yaşanan köklü ve ciddi sorunların çözülmesi için kısa, orta ve uzun vadeli öncelikli somut taleplerini şöyle sıraladı:
‘Neoliberal tarım politikalar terk edilmelidir’
– Tarımda ve gıdada yaşanan sorunların çözümü için, alanı serbest piyasanın insafına bırakan mevcut neoliberal tarım politikaları terk edilerek ivedilikle kamucu tarım politikaları gündeme alınmalı ve uygulanmalıdır.
– Anayasa’nın 166. Madde hükümleri gereği tarım sektöründe planlı kalkınma uygulanmalı; arazi kullanım planlaması, tarımsal üretim planlaması, sulama planlaması, eğitim- istihdam- yatırım planlaması ivedilikle yaşama geçirilmelidir.
– Sağlıklı planlamalar için güncel ve doğru tarımsal veriler hazırlanarak kamuoyu ile sürekli paylaşılmalıdır.
– Tarımsal kamu yönetimi güçlendirilmeli, Tarım Bakanlığı yeniden yapılandırılmalı, liyakatli kadrolar yönetime gelmelidir.
‘Zeytinlikler yok edilmemelidir’
– Tarım alanları, çayır ve meralar, zeytinlikler ve diğer dikili alanlar koşulsuz korunmalı, rant amaçlı mevzuat düzenlemelerine izin verilmemeli, üretim alanları amacı dışında kullanılmamalıdır.
– Ormanlarımızın bugününü ve geleceğini tehlikeye düşüren politikalar terk edilmeli, ormansızlaştırılmanın önüne geçilmeli, ormanlarımızın madencilik, enerji, turizm, ulaşım gibi ormancılık dışı amaçlarla tahsisi sonucu yok olmasına neden olan uygulamalara son verilmelidir.
– Zeytinlikler enerji, turizm, ulaşım, yapılaşma ve madencilik yatırımları ile yok edilmemelidir.
– Girdi ve ürünlerde dışa bağımlı politikalardan vazgeçilmeli, Ar-Ge çalışmalarına daha fazla pay ayrılarak girdilerde, tarımsal üretim planlaması ile temel ürünlerde kendi kendimize yeterli duruma gelinmelidir.
‘Tarımsal kredi ve ihtiyaçları çiftçi lehine düzenlenmelidir’
– Tarımsal destekler en az üç yıllık açıklanmalı, yeterli olmalı ve yıl içinde ödenmeli, tarımsal girdi maliyetleri somut olarak düşürülmeli, tarımsal kredi ihtiyaçları çiftçi lehine düzenlenmeli, bitkisel ve hayvansal üretimde öngörülebilirlik sağlanarak üretimde devamlılık ortamı oluşturulmalıdır.
– Yem- süt- et bütünlüğü dikkate alınarak bütünsel olarak hayvancılığımız geliştirilmeli, ithalata son verilmeli ve yerli üretim desteklenerek hayvan varlığımız artırılmalıdır. Süt- yem ve et- yem parite standartlarına uymayan tavsiye alım fiyatları uygun duruma getirilmeli, yem ve diğer girdi fiyatları düşürülerek ineklerinin kesime gönderilmesi durdurulmalıdır. İnek sayısındaki azalma ivedilikle durdurulmalı, böylece besilik dana üretiminin artması, et ithalatının son bulması sağlanmalıdır.
– Hayvansal üretim ve tüketim zincirinin her aşamasında hayvan sağlığı ve refahı ile toplum sağlığını gözeten yaklaşım ve uygulamalar esas alınmalı, zoonozlara karşı koruyucu hizmetler güçlendirilmelidir.
‘Su varlıkları ticarileştirilmemelidir’
– Hayvan ve insan sağlığına etkileri nedeniyle GDO’lu yem ithalatına son verilmelidir.
– Halkın, özellikle çocuklarımız, gençlerimizin beyinsel ve fiziksel gelişimi için dünya standartlarında kişi başı hayvansal proteine erişimleri sağlanmalıdır.
– Su varlıkları ticarileştirilmemeli, denizlerimiz ve iç sularımız kirletilmemeli, akuakültür desteklenmeli, su ürünleri üretimi ve balıkçılık geliştirilmelidir.
– Tarımsal KİT’ler yeniden açılarak kamunun piyasayı etkin düzenlemesi sağlanmalıdır.
– Eğitim- istihdam planlaması yapılarak tarım meslek liseleri yeniden açılmalı, yükseköğrenimde nicelik ve nitelik sorunu çözülmeli, kamuda yeterli atama yapılmalı, çalışanların çalışma koşulları ve ücretleri yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır.
‘Tarımda emek sömürüsü önlenmelidir’
– Tarım ürünlerinin üretim, depolama, işleme, lojistik ve pazarlama aşamalarında demokratik kooperatifçilik desteklenmelidir.
– Küçük aile işletmeleri desteklenmeli, yerelde üretim desteklenmeli ve özendirilmelidir.
– Geçimlik tarımsal üretimi yapan çiftçi ailelerinin ödenemez hâle gelen borçları silinmelidir.
– Tarımda emek sömürüsü önlenmeli, mevsimlik işçilerin sorunları çözülmeli, kadın ve çocuk emeği istismarı önlenmeli, sosyal güvenliğe kavuşturulmalı, üretenler, emekçiler haklarını almalıdır.
– Gıda güvenliği ve gıda güvencesini sağlayabilmek için gıda egemenliğine dayalı tarım modeline geçilmelidir.
‘Orman varlıkları korunmalı’
– Gıda tedarik zincirinde üretimden tüketime gıda kısa yolları esas alınarak demokratik kooperatifler temelinde yeterli, sağlıklı ve ucuz gıdaya sürekli erişim sağlanmalıdır.
– Su varlıklarını olumsuz olarak etkileyen olaylardan öncelikle, kaynakların kirletilmesi ve su toplama havzalarının daraltılması gibi uygulamalardan bir an önce vazgeçilmelidir.
– Hava kirliliğini önleyen en önemli varlıklar olan orman arazileri ve su havzaları koşulsuz olarak koruma altına alınmalı, orman varlığı korunmalı ve artırılmalıdır.
‘Atıklar azaştılmalı ve geri kazanılmalıdır’
– Biyoçeşitlilik ve gen kaynakları yasal düzenleme ile koruma altına alınmalıdır.
– Gıda kaybı ve israfı önlenmeli, atıklar azaltılmalı ve geri kazanılmalıdır.
– Merkezi idare ve Yerel Yönetimlerin tarım ve gıda destekleme ve yatırımları dezavantajlı ve yoksul, üretici ve tüketicilerin güncel zorunlu ihtiyaçlarının karşılanmasını da içeren kalıcı yapısal dönüşümü sağlama hedefine uygun olmalıdır.”
Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Hasan Murat Kapıkıran, “Üretemezsek beslenemeyiz. Piyasacı ithalat, beslenmede dışa bağımlılığa neden olur. Açlık ile ıslah olmayacağız” diyerek sözlerini tamamladı.
HABER MERKEZİ