İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu, kamuoyu ile paylaştığı raporda ‘korona için işçi sınıfı hastalığı’ denilirken en az 14 günlük bir kapanmanın şart olduğunu söyledi
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu, Koronavirüs pandemisiyle ilgili “Korona Günlerinde İstanbul’da Sağlık-X” başlıklı raporunu Cağaloğlu’nda bulunan Sevinç Özgüner Toplantı Salonu’nda yaptığı basın toplantısı ile açıkladı. Toplantının yapıldığı salona “Ölümleri durdurmak için kapanma şart“ pankartı asıldı.
İktidar sorumlu
Toplantıda ilk olarak konuşan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, pandeminin başından itibaren vaka sayılarının doğruyu yansıtması gerektiği yönündeki ısrarlarının sonucunda açıklanan 30 bin vaka sayısının dahi kısmi bir rakam olduğunu söyledi. Türkiye’nin test sayısında dünyada 63’üncü sırada yer aldığını ifade eden Saip, “Açıklanan önlemler yetersizdir. Durumu kontrol etmeye yetmeyen önlemler sermaye adına alınan önlemlerden ibarettir. Önlemlerin alınması konusunda iktidar sorumludur ve bir an önce önlemleri almalıdır” dedi.
İşçi sınıfı hastalığı
Verilerin hala paylaşılmadığını dile getiren Saip, “İstanbul vaka sayılarının yüksek olduğu bölgelerdendir. Biz 14 günlük bir kapanmanın önemini özellikle vurguluyoruz. Salgın yönetilememektedir ve bu yönetememe durumu ile iktidar sınıfta kaldı. Yalnızca hafta sonu yasaklarıyla birlikte ‘işçi sınıfı hastalığı’ haline gelen pandemi, önlenemez bir boyuta gelmeden yeterli önlemler ile zapt edilmelidir” diye belirtti.
Salgın sürecinin başından itibaren süreci gözlemledikleri doğrultuda öne çıkan tespitleri Ömeroğlu, şu şekilde sıraladı:
“1- COVİD-19 salgını İstanbul’da geçmiş aylardan daha büyük bir hızla devam etmektedir ve İstanbul’un sağlık altyapısı mevcut hasta yükünü taşıyamamaktadır.
2- Şu anda alınan önlemler çok yetersizdir ve bu haliyle sağlık kurumlarının bu yükü taşıması mümkün değildir.
3- İstanbul’da birçok hastanede hastalar acil servislerde yatış sırası beklerken can vermekte, hekimler ise hastalar arasında seçim yapmaya zorlanmaktadır.
4- Sağlık Bakanı’nın geçmişte yaptığı açıklamaların aksine İstanbul’da çok ciddi yoğun bakım yatak sıkıntısı yaşanmaktadır.
5- Özel hastane patronları bu salgın günlerinde dahi kendi kârlarının peşinde koşmakta; bu ‘Pandemi Piyasası’ndan pay kapmak için bir yandan SGK’dan ödeme alırken öte yandan can derdindeki vatandaşlardan para almaya devam etmektedir.
6- Kamu sağlık kurumları ihtiyaca cevap veremez ve özel hastane patronları para ödeyemeyen vatandaşları hastanelerine kabul etmezken kendisi de hastane patronu olan Sağlık Bakanı duruma seyirci kalmakta, özel hastane yataklarını kamusal kullanıma açmaktan ideolojik, politik saiklerle kaçınmaktadır.
7- İstanbul’daki sağlık kurumlarının düştüğü bu büyük yetmezlik durumu COVİD-19 dışı hastaları da etkilemekte; bir yandan hastanelerdeki yoğunluk, öte yandan salgın korkusu nedeniyle sağlık hizmeti alamamaktadır.
8- Bu süreçte hastanelerden sağlık hizmeti alamayan yurttaşlar aile sağlığı merkezlerine yönelmekte, iş yükü giderek daha fazla artmaktadır.
9- İlçe Sağlık Müdürlüklerine bağlı filyasyon ekipleri geceli gündüzlü çalışmalarına rağmen devasa sayılara ulaşan temaslı takiplerini yapmaya yetişememektedir.
10- Salgındaki büyük artış bu süreçte izin, istifa ve emeklilik hakları da ellerinden alınan hekimlere, sağlık çalışanlarına büyük bir iş yükü olarak yansımakta, çok sayıda sağlık çalışanı hastalanmakta, ölmektedir.”
ACİL KAPANMA ÖNERİSİ
Son olarak, pandemi sürecinin yürütülememesinden tek sorumlu olarak AKP’yi işaret eden Ömeroğlu, acil kapanmayı önererek, alınması gereken önlemleri ise şu şekilde sıraladı:
“1.Türkiye’nin en az iki, tercihen dört hafta toplumsal hareketliliğin azaltılması/sokağa çıkma kısıtlaması ve temel/zorunlu/acil mal ve hizmet üretenler dışında bütün işlerde çalışmanın durdurulmasıyla acilen ‘tam kapanma’sı şarttır.
1. Sağlık Bakanı salgınla ilgili bilgileri gizleme, karartma tutumundan vazgeçmeli; gerçek tablo bütün açıklığıyla toplumla paylaşılmalıdır.
2. Devletin bütün yurttaşların evde kalma koşullarını sağlamakla yükümlü olduğu sorumluluğuyla kapanma süresince emekçileri, yoksulları koruyacak her türlü tedbir alınmalı, hiçbir mağduriyetlerine, hak kayıplarına yol açılmamalıdır.
3. Salgınla etkin bir şekilde mücadele edilebilmesi için ‘kapanma’ süreci sonrasında da gerekli tedbirler ciddiyetle devam ettirilmelidir.
4. Özel hastanelerin vatandaşlardan her ne ad altında olursa olsun ücret alması engellenmeli; kamu sağlık kurumlarının ihtiyaca cevap veremediği her durumda özel hastaneler Sağlık Bakanlığı’nın kontrolüne geçirilmelidir.
5. Bir an önce ‘pandemi dışı hastaneler’ belirlenmeli, “COVİD-19 dışı hastaların aylardır ertelemek zorunda kaldıkları sağlık hizmeti ihtiyacı daha fazla geciktirilmeksizin karşılanmalıdır.
6. Salgınla mücadelenin hastanelerde değil, sahada kazanılacağı gerçeğiyle filyasyon ekiplerinin sayısı hızla arttırılmalı, çalışma koşulları düzeltilmelidir.
7. Aile sağlığı merkezlerinin bu süreçte artan hasta yükünü karşılayabilmeleri için gerekli tedbirler alınmalı, bütün ihtiyaçları Sağlık Bakanlığı tarafından temin edilmelidir.
8. Kamu sağlık kurumlarının personel açığı bir an önce giderilmeli, haklarında verilmiş bir mahkumiyet kararı bulunmadan KHK’lar ile görevlerinden uzaklaştırılan hekimler, sağlık çalışanları görevlerine iade edilmeli, yıllardır atan(a)mayan tüm sağlıkçıların ataması gerçekleştirilmelidir.
9. Sağlık çalışanlarının izin, istifa, emeklilik hakkını gasp eden uygulamadan vazgeçilmeli, motivasyonlarını arttıracak önlemler alınmalı, sağlıklı ve güvenli ortamlarda çalışmaları sağlanmalıdır.”
HABER MERKEZİ