Danıştay, İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ilişkin Cumhurbaşkanı Kararının iptal istemini reddetti. EŞİK üyesi Avukat Koçak, karara itiraz edeceklerini ve İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceklerini söyledi
Danıştay 10’uncu Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ilişkin 20 Mart 2021 tarihli Cumhurbaşkanı Kararının iptal istemini reddetti. Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) üyesi avukat Yelda Koçak, kararın temyiz yolunun açık olduğunu belirterek, 30 gün içerisinde Danıştay İdari Davalar Daire Kurulu’na temyizde bulunacaklarını belirtti.
Karara karşı kadınlar olarak sözlerini söylemeye devam edeceklerini dile getiren Koçak, sözleşmeden vazgeçmeyeceklerini yineledi. Koçak, “Biz İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz. Bu davaları açarken umudumuzu bir mahkeme kararına bağlamamıştık. Bu dava ile İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediğimizi her türlü meşru araç ve hakkımızı kullanarak göstermek istiyorduk. Duruşma sürecinde Türkiye’nin dört bir yanından kadınlar, avukatlar, hak savunucuları geldi ve o salonları doldurduk. Bugün böyle bir karar çıkmış olabilir ama biz yine de bu işin peşini bırakmayacağız” dedi.
AYM ve AİHM’de var!
Koçak, hukuki ve toplumsal olarak yapılması gerekenleri yapacaklarını belirterek, “Bu süreç bizim açımızdan mahkeme kararı olumsuzda olsa kazandığımız bir süreçti. Çünkü daha önce İstanbul Sözleşmesi’ni duymayan, tanımayan insanların bile tanımasına, duymasına vesile olduk” diye belirtti. Koçak, iç hukuk yollarını tükettikten sonra sonuçlara göre kararı, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyacaklarını belirtti.
‘Hukuk ayaklar altına alındı’
İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi kararını Danıştay’a taşıyan partiler arasında olan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, Danıştay’ın verdiği kararı Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
“Biz kadınlar olarak bu kararı tanımıyoruz” diyen Başaran, ekledi: “Bu verilen kararın hukuki olmadığını hepimiz biliyoruz. Bu aslında hukukun nasıl iktidarın aracı haline geldiğini bir kez daha gösterdi” dedi. İktidarın yaptığı hukuksuzlukların yargı eliyle nasıl tasdiklendiği ve bir noter görevinin nasıl yerine getirildiğine dair bir kez daha şahitlik yaptıklarını dile getiren Başaran, “Aslında şimdiden hukukun, adaletin nasıl ayaklar altına alındığının bir göstergesidir” diye belirtti.
‘Sözleşme yürürlüktedir’
İstanbul Sözleşmesi’ni sokakta, alanda, mahkeme salonlarında savunduklarını hatırlatan Başaran, “Bu sözleşmeden geri çekilme iktidarın kadın düşmanı politikalarının geldiği en son noktaydı. Şunu çok net söylemekte fayda var. İstanbul Sözleşmesi hala yürürlüktedir. Bir mahkeme kararı bunu değiştirmeyecek. Hele ki iktidarın sözünü emir görüp, karar alan bir mahkeme bu gerçekliği ve hakikati ortadan kaldıramaz” diye konuştu.
Danıştay’ın kararına şerh düşen hakimlere dair de Başaran, “Bir kez daha gördük ki az da olsa vicdanlı hakimler de varmış. Çünkü kararın kendisi şerhle verildi. Maalesef Türk yargı sisteminin kadın kazanımlarına ve hukuka bakışını bir kez daha gösterdi” ifadelerini kullandı.
‘Mücademiz sürecek’
“HDP Kadın Meclisi olarak İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayın” demekten vazgeçmeyeceklerini ve mücadelesini de vereceklerini sözlerine ekleyen Başaran, “Her alanda mücadeleye devam edeceğiz. Bu iktidar gittiğinde kadınlar olarak İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayacağız. Bu kararlılıkla mücadelemiz sürecek” diye belirtti.
HDP olarak da sözleşme iptalini yargıya taşıdıklarını ve Danıştay’da görülen bir davanın da partilerinin açtığını hatırlatan Başaran, şöyle devam etti: “Biz sadece hukuki olarak değil her alanda İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz. Mücadele kararlılığımızın önüne Danıştay’ın verdiği karar geçemeyecek.”
CHP: ‘Tek adam’ tanımımız tescillendi
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, İstanbul Sözleşmesi feshinin iptali için açılan davanın Danıştay 10’uncu Dairesi tarafından reddedilmesine ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Danıştay 10’uncu Dairesi’nde 3’e karşı 2 oy ile verilen kararda imzası bulunan hakim Lütfiye Akbulut’un AKP döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) 1’inci Hukuk Müşaviri iken Danıştay’a atandığını hatırlatan Aka, “Anlaşılan Akbulut, bu atamanın hakkını vermiş oldu. Kararın gerekçesinde, milletlerarası anlaşmaların feshedilmesi, sona erdirilmesi ve anlaşmalardan çekilme kararlarının Cumhurbaşkanının ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin Devlet Başkanı’ sıfatıyla temsil yetkisi içerisinde olduğu yer alıyor. Bunun dayanağı olarak da ‘9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 3’üncü maddesi ile bir Milletlerarası anlaşmayı onaylama veya sona erdirme konusunda Cumhurbaşkanına tam bir yetki tanınarak bu işlemler Cumhurbaşkanının takdirine bırakılmıştır’ ifadesi kaydediliyor. Yani ‘Tek adam’ tanımımız bir kez daha tescillendi!” dedi.
Meclis iradesi
Yetkide ve usulde paralellik ilkesinin yok sayıldığını söyleyen Nazlıaka, “Danıştay 10’uncu Dairesi ‘Padişahım sen çok yaşa!’ dedi. Anayasa bir kez daha ayaklar altına alındı. Saray’ın iradesi Meclis’in iradesinin üzerinde tutuldu” diye belirtti.
AYM’ye başvuracağız
Danıştay’ın İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na başvurarak, karara itiraz edeceklerini ifade eden Nazlıaka, “İç hukuk tükendiği takdirde Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağız. Hukuki mücadelemizi sonuna kadar vereceğiz. Her koşulda ilk seçimlerden sonra kadınların can simidi olan İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden uygulamaya koyacağız. O zamana katledilen ve şiddet gören tüm kadınların vebali tek adamın sorumluluğundadır” dedi.
HABER MERKEZİ