TMMOB İstanbul İKK Sekreteri Cevahir Efe Akçelik, İstanbul’da meydana gelen depremin, beklenen büyük depremi tetikleyip tetiklemeyeceği tartışmalarından ziyade kentin nasıl depreme hazır hale getirileceği konusunun tartışılması gerektiğini söyledi.
Yaşanan 5,8 şiddetindeki deprem sonrası yaşanan panikle beraber İstanbul’un beklenen büyük depreme ne kadar hazır olduğu tartışmalara neden oldu. Depremden sonra yurttaşların park, okul bahçeleri ve küçük alanlarda toplanması toplanma alanlarının yetersizliğini de tartışmaya açtı. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Cevahir Efe Akçelik ve TMMOB’a bağlı Şehir Plancıları Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Akif Burak Atlar depreme ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan Naci Kaya ve Erdoğan Alayumat’a değerlendirmelerde bulundu.
‘Depremden sonraki 72 saat çok önemli’
Depremin beklenen büyük depremi tetikleyip tetiklemeyeceği tartışmalarından ziyade İstanbul’un nasıl depreme hazır hale getirileceği konusunun tartışılması gerektiğini vurgulayan TMMOB İstanbul İKK Sekreteri Cevahir Efe Akçelik, devlet ve bireylerin yükümlülüklerine dikkat çekti. Afet sonrasında 72 saat olarak adlandırdıkları “altın saat”lerin önem arz ettiğine dikkat çeken Akçelik, “Büyük deprem olduğu zaman afet kurtarma birimlerinin her insana ulaşmasına imkan yok. Bu sebeple yurttaşlar ailesel afet planını hazırlamalı. Deprem çantalarından tutun, deprem anında ve sonrasında bilgilendirmelerini tamamlamaları gerekiyor. Ailesel afet planlamanın yanında mahalle örgütlenmesi çok önemelidir. Bu anlamda mahalle dayanışmalarını çok önemsiyoruz. Çünkü ilk zamanlarda kurtarma faaliyetleri gerçekleşene kadar insanlar mahallesindeki komşularını tanımalı ki, birbirlerine yardım etmeli ve dayanışma göstermelidir. Yaşlı, engelli ve çocukların kendi imkanlarıyla deprem anında çıkamayacak olan yurttaşların kurtarılması açısında da mahalle örgütlenmesi çok önemli. Bu anlamda depremden sonraki 72 saat çok önemlidir” dedi.
‘Toplanma alanları rezidans ve AVM’lere dönüştürüldü’
Bireysel ve mahalle örgütlenmesinin yanı sıra idari mekanizmanın da yapması gereken konular olduğuna dikkati çeken Akçelik, “Afet toplanma alanı, kentteki kimyasalların depolanmasına kadar idari mekanizmaların yapması gerekenler var. Yaşanan depremden sonra toplanma alanları çokça tartışıldı. On birlerce toplanma alanları olduğu iddia edildi. Baktığımızda 1999 Marmara depreminden sonra ilan edilen toplanma alanları rezidans ve AVM’lere dönüştürüldü. Bu konuda elimizde somut deliller var” ifadelerini kullandı.
‘Toplanma alanları yeterli sayıya çıkarılmalı’
İlçe belediyelerinin ve AFAD’ın belirlediği toplanma alanlarını, toplanma alanları olarak görmediklerini aktaran Akçelik, “Çünkü deprem toplanma alanlarını depremden sonra insanların barınabileceği, her türlü ihtiyaçlarını karşılanabildiği alanlar olarak ifade ediyoruz. Ve depremden sonra mutlaka insanların ulaşabileceği alanlar olmalıdır. Ama şimdi deprem toplanma alanı olarak ifade edilen alanlar binalar arasında kalmış küçük alanlardan oluşuyor. Bu alanlara deprem sonrasında da insanların ulaşabileceğinin bir garantisi yok. Dolayısıyla biz bu alanları deprem toplanma alanları olarak görmüyoruz. Bu yüzden İstanbul’da topyekun büyük bir çalışma yapılarak, deprem toplanma alanları olarak açılacak olan alanların alt yapısı hazır hale getirilmelidir. Ve bu toplanma alanlarını yeterli sayıya çıkararak, insanların uzunca bir süre kalabileceği bir tarzda çalışma yapılmalıdır” diye belirtti.
‘Kenti deprem sonrasına göre de planlamalıyız’
Depremden sonra yaşanacak en büyük problemlerden birinin toplanma yerleri olduğunu söyleyen Şehir Plancıları Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Akif Burak Atlar ise, 1999 Marmara depreminden sonra toplanma alanlarının yapılaşmaya terk edildiğini vurguladı. Atlar, “Halen farkında değiliz ki; bu toplanma alanları belki mega kentin afet sonrası en çok ihtiyaç duyduğu alanlardan biri olacak. Deprem öncesinde olduğu gibi deprem sonrasına göre de bu kenti planlamalıyız. Afet toplanma alanları deyince kamusal binaların bahçelerini ya da mahalle aralarındaki küçük meydancıkları kast etmiyoruz. Toplanma alanları dediğimiz şey, alan olarak üzerinde çadırların kurulabileceği, tıp, barınma ve beslenme ihtiyaçlarının tamamının karşılanabileceği alt yapısı ve lojistiği olan büyük alanlardan bahsediyoruz” dedi.
‘Afet durumuna göre politikalar üretmek zorundayız’
Marmara depreminden sonra gerekli bilimsel araştırmaların yapıldığını belirten Atlar, “Ama imar planında yaşanan sorunlardan dolayı afet planının devreye girmesinde önemli bir boşluk oluştu. İş işten geçmeden artık tüm taraflarıyla ele almak gerekiyor” diye belirtti. Depreme bir günde hazır olunamayacağını aktaran Atlar, depreme ancak orta ve uzun vadeli programlarla hazırlıklı olunabileceğini kaydetti. “Yaşanan depremde gördüğümüz gibi depreme hazır değiliz” diyen Atlar, “İmar barışından dolayı yasal hale gelen ve depreme hiç hazırlıklı olmayan binaların ciddi bir denetime tabi tutulması gerekir. Bu anlamda ilgili uzmanların ve yönetim kademelerin bir araya gelerek, afet durumuna göre politikalar üretmek zorundayız” şeklinde konuştu.