Doğalgaz sondajlarıyla tehdit altına alınan Karadeniz’e bakan İstanbul kıyılarının 4 noktasında TPAO tarafından petrol arama ruhsatı almak için başvuru yapılması Karadeniz ve Marmara’nın atık havuzu haline gelmesine yol açacak
Yusuf Gürsucu / İstanbul
TPAO, Karadeniz’deki 4 ayrı deniz parselinde petrol arama ruhsatı almak için başvuru yaptı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG), Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO), Karadeniz’de ikili sınırlandırma anlaşmalarıyla belirlenen deniz yetki alanları 4 adet petrol arama ruhsatı almak üzere 6 Aralık 2022 tarihinde başvuru yaptığını duyurdu. TPAO’nun petrol arama ruhsatı için başvuru yaptığı parseller; İstanbul’un kuzeyine; doğalgaz sondajları yapılan Sakarya Gaz Sahası’nın da güneybatısına denk geliyor.
Karadeniz canlılarına soykırım
Karadeniz’e tüm Avrupa’nın ve Rusya’nın ağırmetallerle dolu atıkların bırakıldığı Tuna Nehri ve diğer nehirler denizi nefessiz bırakırken, Kızılırmak ve Sakarya nehirlerinin taşıdığı kirlilikle birlikte Karadeniz bir atık alanı halne dönüştü. 1100 km uzunluğundaki Türkiye kıyılarından KATÜ’lü bilim insanlarının yaptığı incelemede tüm kıyıların ağır metallerle dolu olduğu saptanmıştı. Deniz ekosistemini öldüren bu kirlilik Karadeniz’de oksijen seviyesini yüzde 10’lara kadar düşürürken, başlatılan doğalgaz sondajlarnın hemen ardından petrol sondajlarıyla birlikte, küresel ısınma nedeniyle hızla terk edilmesi gereken ve bir avuç sermayeyi besleyen girşimler deniz ekosistemi yok sayılarak adeta denizel yaşamda soykırım uygulanıyor.
Gaz zehirliyordu, petrol öldürecek
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, verdiği bir röportajda Karadeniz’de Zonguladak açıklarında yapılan doğalgazın 2023 yılında kullanıma sunulması için hummalı bir çalışma yürütüldüğünü belirterek, “Sadece tek boru da yok burada aslında. Bir gazı taşıyacağımız 16 inçlik bir boru hattımız var, ama onun yanında ona yardımcı olmak üzere çeşitli kimyasal maddelerin sahaya gönderileceği bir hattımız var” dedi. Kullanılan kimyasallar ve yeraltından açığa çıkacak olan ağırmetaller ve gaz kaçakları nedeniyle deniz ekosistemi zehirlenirken petrol sondajları ve sonrasında Karadeniz’in ismi gibi ziftle kararacak.
Petrol kirliliğinin etkileri
Bütün denizlerdeki petrol sızıntıları, gemilerden sızan petrol kalıntıları, gemilerin kaza sonrası denize dökülen petrol deniz ekosistemi darbeler. Bu etki petrolün miktarına, dağılımın oranına, dağılan alanın yapısına bağlı olarak değişir. Örneğin, petrol kirliliğinin balıklara etkisi en çok üreme ve göç dönemlerinde ve İstanbul boğazı gibi dar boğazlarda olur. Ekolojik veya biyolojik bir koridor görevi yapan bu tür boğazlarda görülebilecek petrol yayılmaları örneğin Akdeniz ve Karadeniz arasında olan balık göçleri de etkilenir. İstanbul açıklarında petrol sondajı yapmak demek hem Karadeniz’de hem de Marmara’da yaşam olmayan atık havuzlarına dönmesine yol açacaktır.
Meksika Körfezi
British Petroleum’un (BP) Meksika Körfezi’nde bulunan sondaj kulesinin yanarak batmasıyla yaşanan büyük felaketin etkileri halen sürerken, denizlerde yaşayan milyonlarca canlı yaşamını yitirmişti. Son 40 yılda ABD kıyılarından Avrupa’ya, Irak’tan Güney Afrika’ya ve Türkiye boğazlarına kadar dünyanın birçok yerinde benzer felaketler yaşandı ve onarılması güç çevre felaketleri yarattı. 20 Nisan 2010’da Transocean adlı bir şirkete ait olan platform, BP’ye kiralanmıştı. Kazada 11 işçi öldü ve 17 işçi yaralandı. Patlamadan 87 gün sonra kapatılan petrol kuyusundan onbinlerce varil petrol Meksika Körfezi’ne sızdı. 15 Temmuz’da 2,2 milyon galon (53 bin varil) sızıntı tahmin edilmekteydi. Sızıntı başladıktan sonra toplamda, 87 günün sonunda 205,8 milyon galon (8 milyon 446 bin varil) sızıntı yaşandı. Kaza sonucu, soyu tükenme tehlikesi altındaki türler olan balinalar, deniz kaplumbağaları ve göçmen kuşların yaşam alanı da büyük oranda kirlendi.