İsrail’in Lübnan saldırılarını değerlendiren Bilişim Uzmanı Füsun Sarp Nebil, saldırının siber saldırı değil casusluk ve istihbari bir organizasyon olduğuna dikkat çekti. Ortadoğu Uzmanı İslam Özkan ise, Hizbullah’ın henüz ağır silahlarla yanıt vermediğini belirterek, ABD seçimlerine kadar savaşın dozunun artacağını belirtti
İsrail’in Lübnan’da çağrı cihazları ve telsizleri patlatarak, Hizbullah üyelerini hedef almasının ardından başlayan karşılıklı çatışmalar şiddetlenerek devam ediyor. Lübnan Çevre Bakanı Nasır Yasin, İsrail ile Hizbullah çatışmaların başladığı 8 Ekim 2023’ten bu yana ülkesinde ölenlerin sayısının bin 247’ye, yaralıların 5 bin 278’e çıktığını açıkladı.
Bilişim Uzmanı Füsun Sarp Nebil ve Ortadoğu Uzmanı İslam Özkan, İsrail’in son saldırılarını Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Esra Solin Dal’a değerlendirdi.
‘Siber saldırı değil’
Bilişim Uzmanı Füsun Sarp Nebil, İsrail’in Lübnan’da çağrı cihazları ve telsizleri patlatmasının fiziksel ve bir casusluk saldırısı olduğunu belirtti. Hizbullah’ın kullandığı cihazın içine konulan bombanın basit bir teknolojik aletin içine konulması olduğunu belirten Nebil, bunun elektronik, teknolojik ve siber saldırı anlamına gelmediğini dile getirdi.
Hizbulah’ın kullandığı çağrı cihazların a 20 gram patlayıcı yerleştirildiğini ve uzaktan komutla patlatıldığını belirten Nebil, “Buradaki farklı olan tek şey sayının çokluğudur. Hizbullah üyeleri, kullanmak için 5 bin kadar toplu cihaz alımı yapmış. Bu toplu alımın haberi önceden alınmış ve çağrı cihazlarının her birinin içine 20 gram patlayıcı yerleştirilmiş. Aynı komuta planlanmış elektronik bir devreyi, cihazın içine koyarsanız tek bir seferde ve uzaktan bir komutla, aynı anda patlatılabilir” ifadelerini kullandı.
‘Casusluk ve istihbarat organizasyonu’
İsrail’in bu saldırıyı organize edişinin önemine vurgu yapan Nebil, “Hizbullah’ın elinde zaten bu çağrı cihazları vardı. Ancak Hizbullah’ın komutan ve liderlerinin üst üste öldürülmesinin sonucunda cep telefonlarında ve ellerindeki çağrı cihazlarında bir açık olduğunu fark etmişler. Bunun üzerinde yeniden sıfır cihaz satın almışlar. Burada asıl önemli olan İsrail’in bu cihazları nasıl aldıklarından haberdar olmasıdır. İsrail’in Hizbullah içinden haber alabildiği anlaşılıyor” şeklinde konuştu.
‘Korku iklimi yaratma hamlesi’
Çağrı cihazlarına gönderilen ve koda hitap eden bir mesajla harekete geçirildiğini söyleyen Nebil, “Burada bir casusluk ve istihbarat organizasyonu görülüyor. Bu arada İsrail’in bu alımı tetiklemek için ellerindeki çağrı cihazlarına sızdığına dair bir olay yaratarak Hizbullah’ı bu alıma sürüklemiş olabilir” ifadelerini kullandı.
Nebil, “Bir tarafında İsrail var, arkasında ABD var, öbür taraftan İran, Lübnan ve Filistin var. İsrail cihazlarda yaşanan patlamalara ilişkin resmi bir açıklama yapmış değil. Benim gördüğüm kadarıyla bu biraz da bir korku iklimi yaratmaya dönük de bir hamledir” dedi.
‘Savaşın karakteri değişti’
İsrail’in çağrı cihazlarıyla yaptığı saldırıya benzer bir saldırının daha önce gerçekleşmediğini dile getiren Ortadoğu Uzmanı İslam Özkan, bu saldırıyla birlikte savaşın karakterini değiştirdiğini söyledi. Yeryüzünde uzaktan sinyallerle yapılan saldırılar olduğunu ama bunların nokta atışı olduğunu kaydeden Özkan, “Örneğin Hamas’ın İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın eski komutanlarından Yahya Abdullatif Ayyaş, bu yöntemle öldürülmüştü. Ama daha önce bu kadar geniş ölçekli bir saldırı yaşanmamıştı. Tahran’da Haniye’nin öldürülmesine de bakıldığında yine cep telefonlarının sinyallerinin rol oynadığını görüyoruz. Burada istihbarat bilgisi, teknik imkanlar, yeni teknolojilerle birlikte kullanımın sonucunda gerçekleştirilen bir saldırı olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu aşamadan sonra eğer önlem alınmazsa İsrail benzer saldırılar gerçekleştirmeye devam edecek” dedi.
Hizbullah ve İran’ın ‘stratejik sabrı’
Savaşın stratejik açıdan farklı bir aşamaya geçilip geçilmediği noktasında bir kesinlik olmadığını aktaran Özkan, Hizbullah’ın İsrail’in Kuzey’ine çok yoğun füze atışları yaparak geniş ölçekli misillemeler yaptığını söyledi. Hizbullah ve İran’ın, İsrail’in saldırılarına yönelik hemen karşılık vermemesini “stratejik sabır” olarak nitelendiren Özkan, “Stratejik sabır bu süreç her an kırılabilir. Daha doğrusu geniş çaplı bir savaşa dönüşme ihtimali her zaman var. Ama bu Hizbullah’ın ve İran’ın işine gelmediği için savaşı tırmandırmayacaktır” diye konuştu.
Kara saldırısı başlar mı ?
Hizbullah’ın, İsrail’i Güney Lübnan’a çekerek bir kara saldırısı başlatma ihtimali olduğunu kaydeden Özkan, şunları kaydetti: “Hizbullah, karada İsrail ordusuyla bir gerilla savaşı yürüterek, İsrail’e büyük kayıplar verdirebilir. İsrail bir taraftan Gazze’de savaşırken diğer taraftan Kuzey’de bir cephe açmak istemiyor. Ama bunun bir limiti var. İsrail göz göre göre böyle bir kara saldırısına başlayabilir. Ama bunun 1982’de Beyrut’u işgal ettiği dönemde yaptığı gibi çok geniş ölçekli bir işgal olmayacak. Daha çok Lübnan’ın güneyindeki Litani Nehri’ne kadar ya da orada bir kanton bölge oluşturma amacıyla sınırlı bir kara harekatı başlatabilir. Böyle bir kara harekatında belli ölçeklerde kayıplar verebilir. Yani Hizbullah, İsrail’i kara harekatına çekmek için bir tuzak hazırlıyor olabilir.”
İsrail’in hedefi
İsrail’in şuanda en büyük sorunun Lübnan sınırına yakın Kiryat Shmona yerleşim yerinin boşaltılarak yaklaşık 100 bin İsrail vatandaşının yerinden edilmesi olduğunu belirten Özkan, “Yerlerinden edilen bu insanlar İsrail’nin farklı kentlerinde dağıtılmış vaziyetteler. Bunlar İsrail üzerinde çok büyük bir maliyet ve yük oluşturuyor. İsrail’in en büyük hedeflerinden birisi yerlerinden edilen insanların tekrar bu yerleşim yerlerine dönmesini sağlamaktır. Ama şu anda bunu garanti edebilecek hiçbir şey yok. Hamas füzelerine karşı geliştirilmiş olan Demir Kubbe sistemi son günlerde Hizbullah tarafından fırlatılan füzelerin birçoğunu engelleyemiyor” ifadelerini kullandı.
‘Hizbullah ağır silahları henüz kullanmadı’
Hizbullah’ın elindeki üst düzey silahları henüz kullanmadığına işaret eden Özkan, yapılan saldırının ardından şu ana kadar 30 İsrail askerinin hayatını kaybettiğini, 450 civarında Hizbullah militanın yaşamını yitirdiğini aktardı. Özkan, “Ayrıca sivil kayıplara yol açabilecek kimyasal depoları olmak üzere çok stratejik yerleri vurabilir” dedi
‘İsrail hedeflerine ulaşamadı’
Yaşanan düşük yoğunluklu savaşın daha geniş çaplı bir savaşa dönüşüp dönüşmeyeceği konusunun belirsiz olduğunu kaydeden Özkan, “İsrail şu ana kadar Hamas’a büyük kayıplar verdirmesine rağmen Hamas’ın kendini yenileme kapasitesine ortadan kaldıramadı. Dolayısıyla İsrail ne Gazze’de ne de Kuzeyde ortaya koyduğu hedeflerin hiçbirine ulaşmadı. İsrail’in hedeflerine ulaşmaması Netanyahu’yu daha da radikal yapmaya götürüyor” dedi.
‘ABD seçimlerine kadar ateşkes yok’
ABD seçimlerine kadar ateşkes görünmediğini kaydeden Özkan, “Netanyahu Trump’ı destekliyor ve Trump’ın kazanacağını umut ediyor. ABD seçimlerine kadar bu savaşın dozu artacaktır. Özellikle çağrı cihazlarının patlatılmasından sonra Ortadoğu’da bu tarz saldırıların artacağını söylemek mümkün” ifadelerin kullandı.
‘Amaç İran’ı dize getirmek’
Mevcut teknolojik savaşların özellikle konum belirleme noktasında gerilla örgütler için çok dezavantajlı olduğunu kaydeden Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Devletler bütün teknolojik imkanları kullanarak savaşı farklı bir boyuta taşıyabilir. Ama burada asıl olan iletişim istihbaratıdır. Bu iki unsur her şeyden önemli. Cihazları da bu konuda en usta kullanan taraf diğer tarafa üstünlük sağlayabilir. Bu savaşın önü açık ve ilelebet sürecek bir savaştır. İsrail’nin amacı varoluşsal düşmanı olarak gördüğü İran gibi devletler ve örgütleri mümkünse yok etmektir. Yani İran’ı da dize getirmektir. İran, ABD ve Hizbullah bu savaşın bölgeye yayılmasını istemiyor. Eğer seçimlerde Kamala Harris kazanırsa birkaç ay içinde ateşkesin sağlanacağına inanıyorum.”
İSTANBUL