İspanya’da 28 Nisan’daki seçimlerde özellikle solda seçmenlerin yüksek katılımı sayesinde aşırı sağ partiler koalisyon hükûmeti oluşturmak için gerekli oyu alamadılar. Baştaki Sosyalist Parti şimdilik iktidarda kalmaya devam edecek.
Genelde yüzde 66 civarında dolanan İspanya genel seçimleri katılım oranı yüzde 76’ya yaklaştı – ülkenin modern demokratik tarihinde en yüksek üçüncü katılım oranı. Tarihsel olarak İspanyollar sadece sıkıntılı zamanlarda bu kadar yüksek katılım gösteriyor. 1981’de darbe girişimi sonrası düzenlenen 1982 genel seçimlerinde İspanyolların neredeyse yüzde 80’i sandığa gitti. 2004’te el-Kaide, Madrid’de Atocha tren istasyonunu bombaladıktan sonra seçimlere katılım yüzde 77’yi aşmıştı.
Bu yılki sıra dışı yüksek katılım muhtemeldir ki İspanya’daki siyasal ve iktisadi krize bir yanıt. Birbirini takip eden hükûmetler 2008 küresel finansal çöküşten kaynaklanan ekonomik krizi yönetmeyi beceremediler ve bağımsızlık yanlısı Katalan bölgesindeki huzursuzluğu şiddet içermeyen politik yollarla çözüme kavuşturma konusunda bocaladılar.
2010’dan bu yana, araştırmamın ortaya koyduğu üzere, İspanya’da durum istikrarsız. Ülke siyasetine kitlesel gösteriler ve ayrılıkçı hareketler ile devlet kurumlarına, bilhassa artan oranda siyasal kararlar alan yargıya duyulan güven eksikliği damga vurdu.
Muhafazakar Başbakan Mariano Rajoy, İspanya’nın en büyük yolsuzluk skandalına partisinin karışmış olması hasebiyle Haziran 2018’deki bir güven oylamasında koltuğundan edildi. Sosyalist Parti’den Pedro Sánchez onun yerine Başbakan oldu.
İspanya’nın yeniden kuvvetlenen solu 28 Nisan’da Sánchez ve sosyalistlere dört yıl iktidar anlamına gelen bir güvenoyu vermek üzere yoğun bir şekilde sandığa gitti.
Beklenen sonuç bu değildi.
Birçok siyasal analist Avrupa’da göçmen karşıtı güçlerle ittifak halindeki aşırı sağ parti Vox’un, kendisi merkez sağ Halk Partisi ve başka bir yeni sağcı parti Ciudadanos arasında oluşacak bir koalisyonun yolunu açacak biçimde oyların önemli bir kısmını alacağını tahmin etti.
Söz konusu üçlü ittifak hâlihazırda Güney’de Endülüs bölgesini yönetiyor.
Aşırı sağ liderlik tehlikesi, ürpertici bir sağcı otoriterlik geçmişine sahip genç bir demokrasi olan İspanya’da seçmenleri harekete geçirmiş görünüyor. İspanyollar ülkeyi 1939’dan 1975’e kadar yöneten General Francisco Franco’nun askeri diktatörlüğü altındaki vahşiliklere katlandılar.
İnsan kaçırma, zorla kürtaj, siyasal muhaliflerin kitlesel olarak öldürülmesini kapsayan rejiminin katliamları halen aydınlatılmamış olarak duruyor.
O dönemden sonra on yıllarca İspanya aşırı sağın zemin kazanamayacağı bir yer olarak değerlendirildi. Avrupa’da aşırı sağ partiler güç kazanırken dahi İspanya’nın Franco sonrasındaki siyasal sistemi esasen merkezciydi.
Francocu sağ, ana akım sayılan Halk Partisi’ne oy verdi. Yakın dönemde Halk Partisi, İspanya’nın aşısı sağının desteğini etkin bir şekilde alıp onları ana akıma taşırken toplumsal açıdan daha muhafazakârlaştı.
Daha sonra 2006’da sağcı milliyetçi bir parti olan Ciudadanos kuruldu. Vox 2013 yılında Halk Partisi’nden ayrılanlar tarafından anti-feminist, anti-gay ve göçmen karşıtı bir siyasal gündemle kuruldu.
Yeni aşırı sağ partilerin yükselişiyle İspanya’nın birleşmiş sağı üçe bölündü. Sonuç olarak Halk Partisi oyların sadece yüzde 16.7’sini alarak 30 yıllık tarihinde en büyük yenilgiyi yaşadı.
Bu durum sosyalistlerin ulusal ölçekte iktidarlarını korumasına yardımcı oldu. Sosyalist parti ve solcu müttefiki Podemos arasında ilerici nitelik taşıyan bir iktidar ittifakının oluşması artık seçimin muhtemel sonucu olarak görülüyor.
Ancak parlamentonun derin parçalanmışlığı dikkate alınırsa, Almanya’da ve Fransa’da daha önce görülmüş, beklenmedik bir sağ-sol koalisyon hükûmetinin kurulması da ihtimaller arasında.
İspanya’nın kırılgan demokrasisi
Seçim gecesi zafer konuşmasında Başbakan Sánchez seçim sonuçlarının İspanya’nın siyasal sisteminin gücünü ve niteliğini gösterdiğini söyledi.
Madrid’de Sosyalist Parti merkezi dışında kutlama yapan kalabalıklara seslenirken seçmenler “sistemimizin, çok iyi bir demokrasi olduğunu” kanıtladılar dedi.
İspanya’daki araştırmam tersini gösteriyor. İspanyol demokrasisi artan kutuplaşma, Katalan bağımsızlık yanlısı liderlerin hapse girmesi ve yükselen sağ kanatla birlikte giderek belirginleşen bir kırılganlık sergiliyor.
Vox, 28 Nisan seçimlerinde, ilk defa ulusal düzeyde gerçek güç kullanmasını sağlayacak şekilde oyların yüzde 10’unu aldı. Bugün sağcı partiler hep birlikte 350 sandalyeli İspanyol parlamentosunun 147 sandalyesine sahipler.
İlerici güçler seçim günü kazandı, ancak İspanya’nın siyasal geleceği bölünmüş duruyor.
*Monica Cluda Losada Teksas Üniversitesi’nde Küresel Siyasal İktisat Doçentidir.
Ali Rıza Güngen tarafından çevrilen bu yazı www.politikyol.com’dan alınmıştır.