12 Eylül darbesi döneminde Mamak Askeri Cezaevi’nde uygulanan işkencelerin baş sorumlusu emekli Albay Raci Tetik öldü. Tetik, cezaevine girdiği sırada işkence ile öldürülen yayıncı İlhan Erdost’un da failiydi.
İstanbul’daki TSK Çamlıca Özel Bakım Merkezi’de uzun yıllardır kalan emekli Albay Raci Tetik, cuma günü akşam öldü.
Askeri tören yapılacak!
Tetik, Temmuz 1980’de Mamak Askeri Cezaevi Komutanı olarak atanan, 12 Eylül darbesiyle birlikte cezaevini 4 yıl yöneten ve döneminde uygulanan işkencelerin de baş sorumlusuydu. Cumhuriyet gazetesinden Alican Uludağ‘ın haberine göre Tetik için yarın İstanbul Selimiye Camii’nde öğle namazının ardından askeri tören yapılacak.
Erdost katledilmişti
12 Eylül 1980 darbesinin ardından ağabeyi Muzaffer Erdost ile gözaltına alınan yayımcı İlhan Erdost, 7 Kasım 1980’de, Mamak Askeri Cezaevi’nde, askerler tarafından dövülerek, öldürüldü. Cezaevine girişten koğuşuna götürülene kadar 4 jandarma er tarafından defalarca dövülen İlhan Erdost, bu sırada “Artık dövmeyin, sabah kızlarımı öpmeden çıktım” demişti.
Anayasanın geçici 15. maddesinin kaldırılmasından sonra 12 Eylül döneminde yapılan işkencelere ilişkin açılan soruşturmanın bir ayağını da Mamak Askeri Cezaevi oluşturdu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 Şubat 2013’te talimatla Raci Tetik’in ifadesini aldı. “Cezaevinde görev yaptığım sürede Askeri Cezaevi Yönetmeliği’nin gereklerini yerine getirdim, disiplini sağladım” diyen Tetik, görevi süresince cezaevine 31 bin tutuklunun girip çıktığını, kimseye işkence yapmadığını, personeline işkence yapılması talimatı vermediğini öne sürdü. O dönemde emrinde yüzlerce personel olduğuna işaret eden Tetik, hepsinin tek tek ne yaptıklarını bilemeyeceğini söyledi. Savcılık, soruşturma sonucunda 30 yıllık zamanaşımı süresi dolduğu gerekçesiyle Tetik hakkında takipsizlik kararı vererek, dosyayı kapattı.
Sırrı Süreyya ile yüzleşti
TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu tarafından 20 Ekim 2012’de dinlenen Tetik, Mamak’ta işkence görenlerden HDP’li milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile de yüzleşmişti. İkili arasında şu diyaloglar geçmişti:
Önder: Beni tanıyor musunuz?
Raci Tetik: Kılığınızdan, kıyafetinizden ve şeklinizden -kusura bakmayın- şöyle bir baktım “Dışarıda bana söylenilen kimdi?” diye, sizi tanıdım. Orada yatanlardan birisiymişsiniz. Ben açık söylerim, hiç yalanım yoktur.
Önder: Kılığımdan kıyafetimden mi tanıdınız?
Tetik: Evet, çünkü burada herkes efendi gibi giyinmiş, ben bile efendi gibi. Siz böyle biraz daha halkvari giyinmişsiniz. “Olsa olsa budur” diye düşünerek, tanıdım. İçten söylüyorum.
Önder: Mamak’ta da böyle bir histeri içindeydiniz. Herkesi tek tip elbiseye sokmak yani niye milletvekili deyince “Efendi gibi giyinmek ve halk tipi giyinmek” diye tasnif ediyorsunuz. Tek tip elbise giydirilme zamanını hatırlıyor musunuz Sayın Tetik?
Tetik: Konusu çıktı ama benim zamanımda tek tip elbise giydirilmedi.
Önder: Peki, hiç kendiniz bizzat tutukluları cezalandırdınız mı? Mesela dövdünüz mü?
Tetik: Hayır. Ben niye döveyim.
Önder: Şerefiniz üzerine bunu söyler misiniz?
Tetik: Şerefim üzerine, Tanrı üzerine, milletim, vatanım üzerine yemin ederim. Dövmedim, fiske vurmadım.
Önder: Şimdi, birincisi, beni dövdünüz, ben kendimi katmayacağım işin içine ama yüzlerce…
Tetik: Hayır, hayır, hayır. Ben niye döveyim seni?
Önder: Esas duruş göstermediğim için.
Tetik: Oradaki görevli, subay, astsubay ve erlere belki hata yaptığı için kötü muamele yaptım ama hiçbir tutukluya ben manyak mıyım tutukluya… Askeri cezaevinin bir yönetmeliği var, ben aynen ona uydum kelime kelime.
Önder: Askeri Cezaevi Yönetmeliği’nde ‘Tabutluk’ tabir edilen zemin 1, 2, 3’ün altındaki yerleri…
Tetik: ‘Tabutluk’ siz tabir ediyorsunuz, orası ‘hücre’. Orayı yaptırdıktan sonra uslandınız. İçeride bir vukuat işleyen birisini zabıt tutuyorlar, getiriyorlar, ben de onaylıyordum.
Önder: Peki, hiç gözünüzün önünde tutuklular dövüldü mü?
Tetik: Benim gözümün önünde tutuklular dövülmedi. Ha, şunu söyleyeyim: Şu anda da belki kusura bakmayın sesim biraz fazla çıktı…
Başkan: Evet, çok yükseldi.
Tetik: Benim sesim çok gürdür. Benim sesim duyulunca herkes titrer.
Önder: Biz titremiyoruz öyle pek yani…
Tetik: Amma titremiyordunuz. Ha, bırak şimdi palavrayı bırak.