İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları, Amed’de 13 Eylül 1994 tarihinde katledilen Bedri Tan’ın faillerini sordu. Açıklamada Tan’ın işkence ile katledilip ‘çatışmada öldü’ denildiği belirtildi
İnsan Hakları Derneği (İHD) Şubeleri ve kayıp yakınlar bu hafta da birçok yerde “kayıpların” faillerini sormaya devam etti. İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 762’nci haftasını Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Bu hafta, Amed’de 13 Eylül 1994 tarihinde katledilen Bedri Tan’ın failleri soruldu.
Mahkeme kararları hükümsüzdür
Eylem öncesi konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Ercan Yılmaz, Madıma Katliamı davası ve Ankara JİTEM düşürülmesine değinerek, “Açılan davalar geçmişle yüzleşmenin aksine, failleri aklamaya, yaşan ağır insan hakları ihlallerinin üstünü örten bir pratik içerisinde yer almaktadır. Hak savunucuları olarak, verilen bu mahkeme kararlarının hükümsüz olduğunu ifade etmek istiyoruz” dedi.
Geçmişle yüzleşilmeli
Galatasaray Meydan’ında, Koşuyolu Parkı’nda ve Türkiye’nin birçok yerinde kayıp yakınları ve hak savunucularının geçmişle yüzleşme talebini dile getirdiğini belirten Yılmaz, “Son örnekte olduğu üzere Diyarbakır Milletvekili ve insan hakları hukukçusu Sezgin Tanrıkulu, AİHM kararıyla kesinleşmiş hatta Türkiye’nin dönem dönem kabul ettiği yargısız infaz ve faili meçhul cinayetler dikkat çektiği bir konuşması sonrası hedef haline getirildi. Bu tarz söylemlerin demokratik ülkelerde tartışılabilmesi, geçmişle yüzleşilmesi gerekiyor” diye konuştu.
Katledip çatışmaya öldü dediler
Bedri Tan’ın hikayesini ise İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp ve Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu Üyesi Avukat Berfin Elçi okudu. Elçi, Bedri Tan’ın ağabeyinin ifadelerini aktararak, “13.09.1994 tarihinde Diyarbakır Merkez Komutanlığı’na bağlı askerler, akşam Saat 19.30’da evimize baskın yaptılar. Kardeşim Bedri Tan, Küçükkadı Köyü muhtarıydı. Baskında tüm aileyi bir odaya topladılar, ancak kardeşim Bedri’yi karşı odaya alıp işkence etmeye başladılar. Sesi bize geliyordu. Yarım saat sonra kardeşimi zırhlı bir araca bindirip götürdüler. Araca konunca gördük. Kardeşim ölmüştü ve odaya kusmuştu. Biz Jandarma Komutanlığı’na gittik. Kardeşimin evden alındığını söyledik. Orada bulunan bir astsubay ‘Burada kimse yok gidin yol kenarlarına bakın’ dedi. Daha sonra Hani Jandarma Merkez Komutanlığı’ndan cesedi bir torbanın içerisinde aldık. Dava açmamamız için bizi tehdit ettiler. Aksi taktirde sonumuzun aynı olacağını belirtiyorlardı. Hani Cumhuriyet Savcılığı da ölüm tutanağını ‘bir çatışmada öldürüldü’ şeklinde düzenlerken ifademiz dahi alınmadı” dedi.
AMED