Kuzey ve Doğu Suriye’nin Fırat bölgesinde bulunan Kobani kentinde bundan 4 yıl önce bir milat yaşandı. Tüm dünyaya korku salan IŞİD’in Suriye ve Irak devletlerini bozguna uğratıp bu iki coğrafyanın hatırı sayılı bir bölümünü ele geçirdikten sonra 2014 yılının yaz aylarından itibaren Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı Kobani’ye yönelmesiyle tarihin akışını değiştiren bir süreç yaşandı. Musul’dan Rakka’ya büyük kentleri kontrol eden IŞİD, ele geçirdiği ağır silah ve tanklarla 14 Eylül 2014’te Kobani’ye kapsamlı bir saldırıya girişti. 3 koldan Kobane’ye saldıran IŞİD, diğer kentlerden farklı bir direnişle karşılaştı. Ve aylar süren çatışmaların ardından IŞİD’in kentteki son birimi de 26 Ocak 2015’te kentten çıkarıldı. Halkların verdiği ortak mücadele sonucunda IŞİD bugün Dera Zor’da sıkışıp kalırken, Kobani ise model kent oldu. O dönem kentten ayrılmayarak ilerlemiş yaşına rağmen, IŞİD’e karşı verilen savaşta mevzideki yerini alan 70 yaşındaki Xelil Osman, ya da herkesin bildiği ismiyle ‘Apê Nemir’ o günleri Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Nazım Daştan’a anlattı. 2011’den beri cephelerde olan Ape Nemir, birlikte toprağını savunduğu 3 çocuğundan birini de yine Kobani’ye dönük saldırılar sırasında yitirdi. Kobani savaşında kentin doğu cephesinde yer alan Nemir, o günlerde mermi yediği sol kolunu bugün hala kullanamıyor.
Mevziye ziyaret
Apê Nemir, savaştan sonra defalarca gelmiş olsa da, yeniden adım attığı evde yaşadığı duygu yoğunluğu nedeniyle kesik kesik de olsa başlıyor anlatmaya o günleri… Savunmasını yaptığı evin sahibi, kent IŞİD’ten arındırıldıktan sonra tekrar evine geri dönmüş. İlerlemiş yaşından kaynaklı olsa gerek, evde mevzilendiği yeri hatırlayamayan Apê Nemir, evin sahibi Zergê Çarıxli’nin yardımı ile mevzi aldığı yeri hatırlayabiliyor. Nemir, Türkçe’de ‘ölümsüz’ anlamına gelen ismini nasıl aldığıyla başlıyor anlatmaya: “İlkin Kobani’nin batısında bulunan Boraz köyünde DAİŞ’e karşı savaşırken ayağımdan yaralandım. Bazı savaşçılar bizim bulunduğumuz yere geldi, beni soruyorlardı. Bulunduğumuz yerde bulunan bir savaşçı da; ‘Onu akrep ısırdı, içerde uyuyor’ dedi. Gelenler ise; ‘Akrep DAİŞ’in mi yoksa Allah’ın mı?’ diye sordu. ‘DAİŞ’in akrebi’ yanıtı verilince de, ‘O ölmez, onun adı Nemir olsun’ dediler. Ben de bu ismi aldım. Bu DAİŞ’ten önce ÖSO’nun olduğu dönemlerde yaşandı.” Kobani’deki çatışmalar sırasında farklı noktalarda olmaları nedeniyle hayatını kaybeden oğlu ile yan yana gelememenin üzüntüsünü halen yaşayan Nemir, yaşadıkları onca acıya rağmen verdikleri direniş sonucunda ulaştıkları kazanımların kendilerine güç verdiğini ifade etti.
Paramaz’ın notu duvarda
Şimdilerde Kobani ve diğer merkezlerde yaşanan çatışmalarda yaralanan savaşçılar için oluşturulan Gaziler Evi’nde çalışma yürüten Ape Nemir, söz konusu evin girişinde bir notu gösteriyor. Notu kaleme alan yine Kobani savaşında yaşamını yitiren bir isim, “Paramaz Kızılbaş” olarak bilinen Boğaziçi Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi, çevirmen, sosyolog Suphi Nejat Ağırnaslı. Notta şunlar yazılı: “Ülkeye, dünyaya, evrene umut barındıran bir mermi olarak geldim. Ermeni değildim ama Paramaz’dım. Alevi değildim ama Kızılbaş’tım. Yarım kalan ne varsa ödenmeye hazır. Bizde kalan ne varsa şimdi Miştenur’da ödenmeye hazır.”
KOBANE