IŞİD içinde onlara ‘Dokumacılar’diyorlardı. Bu adı kendilerini örgütleyen Mustafa Dokumacı’nın soyadından almışlardı.
Hepsi Adıyamanlıydı ve Mustafa Dokumacı tarafından bir araya getirilmişlerdi.
Adıyaman’daki mekânları İslam Çay Ocağı’ydı .Orda buluşuyor,orada namaz kılıyor,örgüte yeni isimler kazandırıyorlardı. Çay ocağını Yunus Emre Alagöz işletiyor, orada eğitim veriyor,örgüte adam kazandırıyordu. Okulu bitirdikten sonra Afganistan’a gitmiş,dini eğitim görmüş ve savaşmayı öğrenmişti. Bir süre sonra Alagöz kardeşler de Şeyh Abdurrahman Alagöz de bu çay ocağına gidip gelmeye başladı.
Hem çevredekiler,hem de çocukları buraya takılan aileler çay ocağında rahatsız olmaya başladılar. Peş peşe şikâyetler gitti emniyete.
Sonunda belediye devreye girdi,ruhsatı olmadığı için ocağı mühürledi. Çünkü çay ocağı bu sırada IŞİD’lilerin Suriye’ye transfer merkezi olmuştu. Ve çok fazla şikâyet geliyordu. Çocukları buraya takılanların bazıları da zamanın başbakanı Ahmet Davutoğlu’na ulaşmış ve çocuklarının kurtarılmasını istemişlerdi.
Çay ocağı 15 Aralık 2015’te mühürlendi. Kapatılması üzerine burada örgütlenenler birer ikişer Suriye gitmeye başladı. Bu defa aileler emniyete çocuklarını bulunması için başvudular. Adıyaman Emniyeti’ne onlarca başvuru gitti. Hatta çocuğunu bulmak için Suriye’ye gidenler bile oldu.
Dokumacılar Suriye’de,aynı bölgeye gittiler. Aynı kampta kaldılar. Birlikte eğitim gördüler.
Bu arada 7Haziran 2015 seçimleri yaklaşıyordu ve HDP bağımsız adaylarla değil,parti olarak seçime girme karar almış ve seçim çalışmalarına başlamıştı. Kamuoyu araştırmaları HDP’nin barajı aşacağını ve AKP’nin çoğunluğu kaybedeceğini gösteriyordu. Hemen her tarafta HDP’ye yönelik saldırlar artamaya başlanmıştı. Ve bir anda düğmeye basılmış gibi Dokumacılar harekete geçti. Dokumacılarla aynı kampta eğitim gören Savaş Yılmaz, HDP’nin Mersin ve Adana il binalarına bomba koydu ve arandığı halde rahatça Suriye’ye geçti.
İkinci bombacı Adıyaman’da IŞİD’liler tarafından eğitilen Orhan Gönder’di. Gönder, 2014’te Suriye’ye yerleşti.7 ay askeri eğitim alıp Yunus Durmaz’ın ‘Eminler’ isimli grubuna katıldı. Mayıs 2015’te HDP’nin Diyarbakır mitingini bombalamak için Türkiye’ye gönderildi. Yanındaki el bombaları ile birlikte sınırı geçti, Diyarbakır’da kaldığı otelde kimlik kontrolü yapıldı ve yoklama kaçağı olduğu ve yoklamasını yapması gerektiği kendisine söylendi. Başka bir işlem yapılmadı. Oysaki emniyet tarafından izleniyor ve aranıyordu.13 Ekim 2014’ten beri ailesinin ihbarı üzerine “Terör Nitelikli Kayıp Şahıs”olarak aranıyordu. Bombayı patlatı, 4 kişinin yaşamını yitirdi, Suriye’ye kaçmak isterken yakalandı.
Kardeşlerin biri ise Suruç’ta saldırdı.
Seçimlerde HDP barajı aştı. AKP iktidarını kaybetti. AKP sonuçları kabul etmekte zorlanıyordu. Sonuçların tartışması sürerken,yeni seçim kararı alındı. Yine Dokumacılar sahne aldı. Alagöz kardeşlerin Dokumacılar’dan olduğunu yukarda belirtmiştik. Çay ocağı mühürlendikten sonra Alagöz kardeşler de Suriye’ye geçti. 17Mayıs 2015’te çok önemli bir konuşma dinlemeye takıldı. Yunus Emre Alagöz, Suriye’den Adıyaman’da kalan kardeşi Yusuf Alagöz’ü aradı ve bir veda konuşması yaptı. Diğer kardeşi ile birlikte “İnşallah yakında şehit”olacaklarını söyledi. Polis bu konuşmayı dinledi ve kaydetti. 5 gün sonra baba Alagöz’ün şikâyeti üzerine kardeşler hakkında “Terör nitelikli kayıp şahıs”kaydı düşüldü. Normalde herhangi bir kimlik kontrölünde veya sınırda bir giriş çıkışta gözaltına alınmaları gerekiyordu.
Öyle olmadı. Suruç olayı meydana geldiğinde canlı bombanın Alagöz kardeşlerden Şeyh Abdurrahman Alagöz olduğu ortaya çıktı. Amara Kültür Merkezi bahçesinde kimliği bulundu.Böylece bombacının kimliği çabuk anlaşıldı
Tarih 20 Temmuz’du.Bu kişi ise 10 Haziran 2015’ten beri aranıyordu.Suriye’den Türkiye’ye girerken,Amara Kültür Merkezi’nin bahçesine girerken üst ve kimlik aranması yapılsaydı, hem canlı bomba yeleği bulunacaktı, hem de IŞİD şüphelisi olarak arandığı anlaşılacaktı.
Bu arada diğer kardeş de Türkiye’ye girmiş ve eylem planlıyordu.Daha doğrusu örgütün Antep hücresi tarafından eyleme hazırlanıyordu. Kardeşinin kendisini patlatmasından sonra daha dikkatli aranması,benzer bir eylem planlamasında yer almasını beklemek gerekti. Ancak öyle olmadı,Yunus Emre Alagöz ve kimliği öğrenilmeyen Arap kökenli ikinci canlı bomba bir engelle karşılaşmadan Ankara’ya transfer edildi. Miting alanına bırakıldılar.
Buraya kadar yazdıklarımdan çıkan sonuçlar şöyle: Bombacıların hepsini polis tanıyor ve izliyordu. Bombacıların hepsi aranıyor. Bombacıların hepsi birbirini tanıyordu. Aynı yerde eğitim gördüler,aynı şehirde IŞİD’e katıldılar,aynı zamanda hareket geçirildiler,aynı hedefleri vurdular.
İşte bütün bunlar bir üst elin Dokumacıları hareket geçirdiğini gösteriyor. Ankara ve Suruç katliamı davaları ancak bu üst ele uzanırsa adaleti sağlama yoluna girmiş olur.