Uzun yıllardır tekstil işçileri için bir cehenneme dönüştürülün Antep, sermaye için adeta dikensiz gül bahçesi haline getirilirken, işçiler için bir başka cehennem de Urfa’da oluşturuldu. Urfa’da işçiler adeta cehennem ateşi içinde kölelik koşullarında çalışmaya zorlanırken, diğer yandan bölgede özellikle Kürt köylerinin tarım ve meralık alanları güneş tarlalarıyla işgal edilmeye başlandı. Çiftçilere burunlarının dibindeki devasa barajlardan su verilmezken, çiftçiler DEDAŞ’ın soygunlarıyla yüz yüze bırakılarak tarımı bırakmaya zorlanmaktalar.
Bölgede asgari ücretle hatta bazı yerlerde daha da altında bir ücretle çalışmaya adeta mahkûm edilen işçiler, hiçbir sosyal hak ve örgütlenme hakkı tanınmadan ucuz köle olarak çalıştırılmak istenmekte. Urfa’da son yıllarda açılan yeni fabrikalarla birlikte OSB’lerde işçi sayısı 30 bini geçmiş durumda.
Yine Batman’da, Diyarbakır’da, Mardin’de, Adıyaman’da yani bölgenin tamamında özellikle tekstil iş kolunda sermaye, ‘Tekstilkent Projeleri’ ve ‘ucuz emek cenneti’ vaatleriyle bölgeye davet edilirken, işçiler kendilerine kader gibi dayatılan kölelik düzenine başkaldırmaya başladı.
Bu durum Urfa’da DİSK/Tekstil Sendikası adına olağanüstü bir örgütleme yapan DİSK/Tekstil Bölge Temsilcisi Mehmet Türkmen’in çabaları sonucunda işçiler kendilerini bulmaya başladı. Uğur Tekstil’de işçilerin hak mücadelesi ve direnişleri sürerken Mehmet Türkmen DSİK/Tekstil Sendika’nın genel merkezi tarafından işten atılmış olması manidardı.
Türkmen, örgütlenme çalışması yürüttüğü işçilerin telefonlarına gönderilen mesajlardan işten atıldığını öğrendi. İşçi düşmanı bir sendika yönetimiyle yola devam etmek yerine tekstil işçileriyle birlikte ‘Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası’nın (BİRTEK-SEN) kuruluşuna, tekstil işçileriyle birlikte katılan Türkmen, yapılan kongrede sendikanın genel başkanı seçildi.
Antep, Urfa ve diğer bölge kentlerindeki işçilerin tamamının yakından tanıdığı Türkmen, defalarca patronların talebiyle saldırılara uğradı ve birçok kez gözaltına alınırken, Şireci direnişi bölgede adeta destan yazdı. Geçtiğimiz günlerde Urfa’da Özak Tekstil işçileriyle direniş alanında yine gözaltına alınanlardan birisi Mehmet Türkmen’di. Bölgeyi ‘küçük Çin’e dönüştürmek isteyenler, ucuz emek cenneti arzusuyla işçilere nefes dahi aldırmak istemiyorlar ve bu nedenle de saldırılar giderek artmakta.
DİSK/Tekstil’in Uğur Tekstil’de yaptığını bu kez Hak İş’e bağlı Öz İplik Sen, Özak Tekstil’de patronla kol kola girerek işçilere cehennem yaratmaya çalışmakta. Patron yanlısı olarak niteledikleri Öz İplik Sen’den istifa ederek BİRTEK-SEN’e geçen Özak Tekstil işçilerinin baskı ve mobbinge karşı başlattıkları direniş birçok tehdide ve gözaltılara rağmen beş gündür devam ediyor. Valilik, işçilerin direnişe geçmesiyle birlikte 4 günlük eylem ve etkinlik yasağı koyarken, jandarmanın direnişin 3. gününde işçileri coplayarak sendika yöneticilerini gözaltına almasının ardından direniş jandarma ablukasında kararlılıkla sürdürüldü.
Bir kadın işçinin, “Sendikamızı (BİRTEK-SEN) içeri alana kadar direnişimiz sürecek. İçerde kadın işçilere dönük baskılar, tehditler var. Ben kız kardeşim ile birlikte bu fabrikaya girdim. Kız kardeşimi iftirayla işten attılar. Kardeşimin bir yılı doldu ve tazminat vermemek için tehditle işten attılar. Kendi rızasının dışında istifa ettirildi. İstifa dilekçesini ağlayarak imzaladı” sözleri, nasıl bir işçi cehenneminde yaşadıklarının küçük bir örneğiydi.
Devletin uyguladığı teşviklerle bölgeye gelen sermayenin ilgisini çeken şey kölelik koşullarında ucuz emek gücüne dayalı büyük bir sömürü mekanizmasının yaratılabilme koşullarının devlet desteği ile sağlanma hedefiydi. Urfa, Mardin, Diyarbakır, Batman gibi illerde parsellenen araziler üzerine kurulmaya başlanan OSB’lerde; bedava arazi tahsisi, büyük vergi indirim ve muafiyetleri, sigorta prim desteği ile pek çok teşvik uygulanan sermaye, kendisini dikensiz gül bahçesinde sanıyordu.
On binlerce Kürt kadın, erkek, çoluk-çocuk tarım işçiliği için bölgeden batıya gidip traktör ve kamyon sırtlarında can verip kölece çalışmaya zorlanırlarken, Urfa’daki işçilerin durumu da pek farklı değildi. Ancak Urfa’da bundan 2 yıl önce işçilerin yaktığı özgürlük meşalesi büyüyerek ışık saçmaya başladı ve bu ışık yayılarak devam ediyor.
Kürt, Arap ve Türkmen halklar kol kola girerek sermaye sınıflarına karşı sınıf kardeşliğinin önemli bir örneğini Urfa’da var ettiler. İşçilerin, çiftçilerin, halkların birleşik mücadelesi olmadan kölelik koşullarından kurtulmanın mümkün olamayacağı Urfa’da açıkça ortaya konarak dosta düşmana gösterilmekte.