Plastik fabrikasında çalışan işçiler İşçilerden asgari ücretin kendilerine yetmediğini söyledi. İşçiler, “İşçiden çal çal nereye kadar kardeşim? Bu çalmanın da sonu olması lazım. Devlet hep zenginin yanında, fakirin yanında olan yok” dedi.
Kocaeli’nin Gebze ilçesinde plastik alanında faaliyet yürüten fabrikalarda çalışan işçiler bir yandan işin zorlukları ile mücadele ederken diğer yandan geçim telaşında. İşçiler, aldıkları maaşların geçim sorunlarına çözüm olmadığını dile getirdi. Çalıştığı fabrikada tepsi ürettiklerini dile getiren Yener Asker, 14 yıldır bu işi yaptığını söyledi. İşin görüntü itibarıyla kolay göründüğünü ama öyle olmadığını dile getiren Asker, “İncelik ve bilgi isteyen bir iş. 8 saat ayakta çalışıyoruz. Bu durum bizi zorluyor” diye belirtti.
‘Götür bakalım nereye kadar gidecek?’
Zor koşullara rağmen çalışmak zorunda olduklarını ifade eden Asker, aldıkları maaşların kendilerine yetmediğini belirterek, “En son asgari ücret 2 bin 20 TL olarak belirlendi. Bizim aile 4 kişidir. Ayrıca çocuk okutuyorum. Çocuklara sadece 640 lira masraf yapıyorum. Buna mutfak masrafını ekleyin. Zaten faturalar almış başını gidiyor. Geçinmemiz imkansız” diye konuştu. asgari ücret için belirlenen rakamın yeterli bir rakam olmadığını söyleyen Asker, “Ülkenin bütün sıkıntılarını işçinin sırtına yıkmışlar, götür bakalım nereye kadar gidecek? Bir yerde patlar. Dünya ayaklanmış bir şeyleri protesto ediyor. Bizim ülkemizde bu zihniyet yok. Her sıkıntıya eyvallah diyoruz” ifadelerini kullandı.
‘İşçiden çal çal nereye kadar kardeşim?’
Sendikalı olmanın anayasal bir hak olduğunu da hatırlatan Asker, buna rağmen işçilerin hırsız gibi gizliden sendikalaşmak zorunda kaldığını belirtti. Asker, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir sürü fabrikamız var ama bir elin parmağını geçmez sendikalılık sayısı. Direnişte olan işçiler var. Bunlar kötü bir şey mi yapmış, hırsızlık mı yapmış? Hak arıyor insanlar. Emeğinin, alınterinin karşılığını almak istiyor. ‘Benim emeğimi ver, paylaş’ diyor. Devlet sendikalaşmayı kanunen koymuş ama bir şeye yaramıyor. Sendikanın adı var ama gücünü daraltmışlar. Ne verirsek razı olun diyorlar ama o da yetmiyor. Hırsızlık mı yapayım, adam mı öldüreyim? Ben çocuğumu rahat bir şekilde okutmak istiyorum. Son 16 yılda devletin getirdiği yasalara bakıldığında işçi adına bir yasa gelmedi. İşçiden ne varsa götürdüler. Cumhurbaşkanı çıkıp kızıyor ama kusura bakmasın. En büyük hırsızlığı kendisi yapıyor. İşçiden çal çal nereye kadar kardeşim? Bu çalmanın da sonu olması lazım. Devlet hep zenginin yanında, fakirin yanında olan yok. O yüzden devlete bir o kadar da kızgınım.”
‘Bu sistemi değiştirebilecek olan bizleriz’
Fabrikada 14 yıldır çalışan bir diğer işçi Serkan Koçbaş da, yaşanan ekonomik krizden etkilendiğini belirterek, şunları dile getirdi: “10 yıllık evliyim. Bir çocuğum var. Bir TL’ye aldığımız şeyi artık 2 TL’ye almaya başladık. Pazara 50 lira ile çıkıyorsak şimdi 100 lira ile çıkıyoruz. Büyüme var diyorlar ama bu büyümeyi biz niye göremiyoruz? Asgari ücretle geçimimizi sağlama olasılığı çok düşük. Kırmızı eti kurbandan kurbana görüyoruz. Son belirlenen rakamı da yeterli bulmuyorum. Asgari ücretle geçinen bir insanın şansı çok düşük. Çocuğuna yeterli ilgiyi gösteremiyor. Aile arasında geçimsizlik yaşanıyor. Her seçim dönemlerinde olduğu gibi halkın içerisine giriyorlar ama bu vekiller nedense halkın içinden seçilmiyor. Bu sistemi değiştirebilecek olan bizleriz.”
‘Hükümet hiçbir zaman işçiden yana değil’
Krizin her şeyiyle kendisini etkilediğini söyleyen işçilerden Dursun Özkaya da, “En basit örneği bir çocuk bezi alıyorsun. Önceden 30-40 liraya aldığımız bezi 100 liraya almaya başladık. Aldığım maaş bana yetmiyor. Bir de kredi kartları olmasa nasıl olacak? Her ay borçlanıyoruz. Bu süreç beni daha da borçlandırdı. Zam üstüne zam geliyor. Asgari ücret yeterli değil. En az 2 bin 700 lira olması lazım ki geçimini sağlayabilesin. Bu sürecin yaşanmasındaki sorumlu da hükümet ve onun politikaları. Hükümetin hiçbir zaman işçiden yana olduğunu düşünmüyorum” dedi.
‘Yoksulluk hat safhada’
“Dönem dönem yaşanan ekonomik krizlere, sendikalı oldukları için işten atılan işçilere tanıklık ediyoruz” diyen işçilerden Rıfat Güli de, kıt kanaat geçindiklerini dile getirdi. Kriz ile birlikte geçinemeyen işçilerin alım gücünün daha da düştüğünü sözlerine ekleyen Güli, şunları ifade etti: “Aldığımız bize yetmiyor. İstanbul’a ailecek gitsek dönüşte para bulamayız. Bir işçi arkadaşımız intihar etti. Bu kapitalizmin yarattığı bir şey. İnsanların alım gücü düşüyor, yaşam alanları daralıyor, yoksulluk hat safhada. Aybaşını getiremiyoruz. 2 Liraya aldığım domates olmuş 7 lira. İşçiler emeğini satarak geçiniyor. Olan işçi sınıfına oluyor. Sermaye ve onun hükümeti işçiye acımıyor.” Güli, “İşçiler olarak birleşmekten başka şansımız yok. Ancak birleşirsek kurtuluruz” diyerek sözlerini bitirdi.