İranlı feminist Nasrin Afzali, İran’daki kadınların direnişini ve rejimin kadınlara yönelik uygulamalarını anlattı. Afzali, ‘İran’da kadınlar rejimin haram tabusunu yıkıyor’ dedi
Kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında erkek devlet şiddetine karşı örgütlü mücadele çağrısı yaparak alanları çıkıyor. İran’da “ahlak polisi” tarafından Jîna Emînî’nin katledilmesiyle başlayan 2 aya aşkındır devam eden eylemler giderek daha radikalleşirken, ‘Çer çöp sensin, özgür kadın benim’ diyerek alanlara çıkan kadınlar molla rejiminin temellerini sarsıyor.
Feminist Aktivist Nasrin Afzali, İran’da başörtüsünün gerçek bir tabu olduğunu, kadınların eylemleriyle bunu yıktığını belirterek, eylemlerin özellikleri bakımından diğerlerinden farklı olduğunu söyledi. Yaptığı feminist çalışmalar nedeniyle 2010’da ülkesinden ayrılmak zorunda bırakılan İran’ın en ünlü dergilerinden “Everday Feminizm”in editörü ve kurucusu İranlı feminist aktivist Nasrin Afzali, İran’daki gelişmeleri Mezopotamya Ajansına (MA) değerlendirdi
Vozara Karakolu
Rejim’in kurallarına uymayan birçok kadının “Vozara Karakolu”na götürüldüğünü belirten Afzali, “Kadınların bir kısmı uyarılıyor; ama çoğu genellikle Vozara adlı bir karakola götürülüyorlar. Ben de bir kez başörtüsü nedeniyle tutuklandım ve normal bir polis karakolu gibi olmayan Vozara karakoluna götürüldüm. Bu karakol diğerlerinden farklı ve özel bir yer. Burada içki içenler, ideolojik ve dini suçlular, kadınlı ve erkekli bir arada parti yapanlar ya da evli olmayan sevgililer götürülüyor. Ülkedeki bu uygulamalara bakıldığında Jîna Emînî’nin dövülerek öldürüldüğünü söylemek mümkün” diye belirtti.
Özel karakollar
Kadınların gözaltına alınma sürecine değinen Afzali, sözlerini şöyle sürdürdü: “Polisler ‘kurallara’ uymayan kadınları sokakta gözaltına alıyor. Araçlara bindiriyor ve ardından da bu özel karakola Vozara’ya götürüyorlar. Kadınları suçlu olarak gördükleri için fotoğraflarını çekiyorlar ve bir daha suç işlemeyeceklerine dair onlardan bir form imzalamalarını istiyorlar. Tekrarı olursa, bunun daha ağır sonuçları olacağını onlara bildiriyorlar. Kadınların ailelerinden babaları ya da kocaları onlara uygun kıyafetler getirdikten sonra serbest bırakıyorlar. Ayrıca aileleri de bilerek bu sürece dâhil ederek, kadınlar üstünde baskı oluşturuyorlar.”
Öldürülüp intihar deniliyor
Emînî’nin Kürt olmasının diğerlerinden daha fazla fark edilmesini sağladığını ifade eden Afzali, polis nezaretinde birçok ölüm vakasının vuku bulduğuna dikkati çekti. Afzali, “Örneğin bir kadın da erkek arkadaşıyla birlikte olduğu için Hamedan şehrinde tutuklandı ve ardından polis intihar ettiğini söyledi. Ama biz biliyoruz ki bu mümkün değil. İşkenceyle öldürüldü. Demek istediğim; ahlâk polisi tutuklamaları sırasında ve sonrasında cinayet yaşanıyor ya da intihar vakaları var” şeklinde konuştu.
Başörtüsü tabu
Kadınların ilk kez bu kadar yaygın bir şekilde başörtülerini çıkarttıklarını dile getiren Afzali, eşarpları yakmakla protesto eylemlerinin büyüdüğünü ifade etti. Afzali, “Hatta bazı kadınlar eşarplarını yakmadan önce veya sonrasında dans ettiler ki bu çok sembolik. Çünkü bildiğiniz üzere ikisi de İslâm’a göre yasak ve haram” dedi. Afzali, devamla şunları söyledi: “Başörtüsü gerçek bir tabuydu. Gerçekten hükümet ve insanlar tarafından çok hassas bir şey olarak görülüyordu. Bu yüzden tüm kadınların bu davranışı şok ediciydi. Şimdi kadınlar eylemlerini polisin önünde yapıyor, video çekip gönderiyorlar, bu elbette büyük bir ilerleme. Burada kadınların bu ısrarı ‘ahlak polisini” bile gerçek bir ahlâka evriltebilir.”
İSTANBUL