Jîna Emînî’nin katledilmesi sonrası İran’da basın özgürlüğü daha da geriledi. Gazeteci Şêroo Ûrmiye, tutsak gazetecilerden 33’ünün kadın olduğunu vurgularken, ‘Devlet özgür ve gerçek haberin yayılmasını istemiyor’ dedi
Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) 2023 Basın Özgürlüğü Raporu’na göre; İran, basın özgürlüğünde noktasında 180 ülke arasında 177’inci sırada. Ülkede tam olarak kaç gazetecinin tutsak olduğu bilinmiyor. İran’da yaşayan bazı gazetecilere göre bu sayı 70 ile 100 arasında. Yargı kıskacında olan gazetecilerin sayısının ise bu sayısının kat be kat üstü olduğu belirtiliyor. Mevcut iktidarın politikalarını eleştiren muhalif gazetecilere ise iki seçenek dayatılıyor; ya ülkeyi terk etmek ya da cezaevi.
İrşad devriyeleri tarafından 16 Eylül 2022 tarihinde Jîna Emînî’nin katledilmesi sonrası gazetecilere dönük baskılar arttı. Emînî’nin babasıyla röportaj yapan gazeteci Nazila Maroofian, 4 kez tutuklandı. Maroofian en son Federe Kurdistan Bölgesi’nin Silêmaniyê (Süleymaniye) kentine gitmek zorunda kaldı. Baskılar nedeniyle Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan gazeteci Mehdi Afsharzadeh, Sivas’ta yaşamına son verdi. Geride kalan gazeteciler, ülkede yaşananları takma adlar ile sanal medya hesapları üzerinden paylaşma gayreti içerisinde.
İran’ın bir kentinde yaşayan ve isminin “Şêroo Ûrmiye” olarak kodlanmasını isteyen bir gazeteci ülkedeki son durumu Mezopotamya Ajansı’dan Berivan Kutlu’ya konuştu.
Tutsak gazetecilerden 33‘ü kadın
İran’da gazetecilerin sadece mevcut iktidarın lehine haber yaptığında “özgür” olduklarını ifade eden Ûrmiye, “Halka gerçek bilgi veren gazeteciler tutuklanırken, devlet adına yalan haber yapan kişiler ise serbest. 71-100 arasında gazetecinin tutuklu olduğunu tahmin ediyoruz. Tutuklu gazetecilerden 33’ü kadın. Tutuklu gazetecilerden bir kısmının hüküm giydiğini, diğerlerinin ise yargılamalarının devam ettiğini biliyoruz. Jîna Emînî’nin katledilmesinden sonra gazetecilere yönelik baskılar daha da arttı. Gazetecilerin yaptığı haberler devlet ideolojisiyle uyuşuyorsa, yalan da olsa suç sayılmıyor. Ancak tersi olsa ve doğru da olsa suç olarak kabul ediliyor. Devlet gazetecileri 3 suçla yargılıyor; İran devletinin aleyhine haber yapmak. Yalan haber yapmak. Yabancı devletlere ajanlık yapmak. İran devleti bu 3 iddiayla gazetecileri tutukluyor ve ağır hapis cezaları veriyor” ifadelerini kullandı.
‘Gerçekleri yazan kurumlar kapatılıyor’
Gazetecilerin sadece tutuklanma riskiyle karşı karşıya olmadığına dikkati çeken Ûrmiye, “Ekonomik ve sosyal sorunlar da yaşıyoruz. Bir gazeteci eğer devlete bağlı ya da devlet yanlısı bir kurumda çalışıyorsa ekonomik ve sosyal olarak sorun yaşamıyor. Devletin hemen hemen bütün imkanları onlara veriliyor. Eğer gazeteci muhalif ise işler değişiyor. Hem ekonomik olarak sorun yaşıyorlar hem de tutuklanma riskiyle yüz yüze kalıyorlar. Özel sektördeki basın sayısı bir elin iki parmağını geçmeyecek durumda. Onlar da korka korka gerçekleri haberleştiriyor. Gerçekleri yazan kurumlar kapatılıyor, gazeteciler tutuklanıyor. Bütün medya kurumları ya devlete bağlı ya da devletin gözetimi altında. Devletin çıkarı için bir haber yapıyorsan sana sonsuz özgürlük veriyorlar. Fakat devletin bir hırsızlığını, yolsuzluğunu ya da kusurunu yazıyorsan kendini cezaevi, işsizlik, yurtdışı yasağı, siyasi yasak içinde buluyorsun” ifadelerini kullandı.
‘Devlet özgür ve gerçek haberin yayılmasını istemiyor’
Gazetecilere yönelik “tek tipleştirme” baskısı olduğunu ifade eden Ûrmiye, şunları söyledi: “Özgür seslerin kısıldığı yerler diktatörlüğe gider ve İran’da şu anda bunu yaşıyoruz. Devlet özgür ve gerçek haberin yayılmasını istemiyor. Devletin bu baskısına karşı ne yazık ki gazetecilerin elinden bir şey gelmiyor. Gazetecilere verilen yüksek cezalar, ağır işkenceler bugüne kadar onlara geri adım attırmadı. İslam devleti ilk günden beri gazetecileri tutukluyor, işkence ediyor, işten atıyor. Ama yine de bazı gazeteciler işlerinden vazgeçmiyor, yazmaya devam ediyor.”
İran’da gazetecilerin yaşadığı sorunlara karşı uluslararası basın örgütlerinin sadece açıklama yapmakla yetindiğini kaydeden Ûrmiye, şöyle devam etti: “Uluslararası basın kurumları sadece açıklamalarla İran’daki gazetecilere yönelik şiddeti kınıyor. Başka bir şey yapmıyor. Avrupa devletlerine baskı yaparak, İran devletinin gazetecilere yönelik saldırılarına son vermesi için çalışmalar yapmıyorlar.”
DIŞ HABERLER